İKLİM KRİZİNDE PAYI OLAN ENDÜSTRİYEL TARIMA SEÇENEKLER NE?
Mustafa Kaymakçı
Geçen yazımda endüstriyel tarımın iklim krizindeki payı konusunu irdelemiştim. Bu yazımda öncelikle endüstriyel tarım işletmeler ile aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli köylü işletmelerininkarşılaştırmasını yapacağım. Daha sonra özelikle Türkiye ölçeğinde endüstriyel tarıma karşı seçeneklerden; aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli köylü işletmelerinin desteklenmesi ve örgütlenmesi,tarımsal ar-ge ve eğitimin düzenlenmesi,toprak edinme hakkı ya da toprak reformu konularına değineceğim.
Endüstriyel tarım ve köylü işletmeleri ne kadar üretiyor?
Endüstriyel gıda zinciri, dünyada işlenen tarım arazilerinin yüzde 75’nden,tarımsal suyun yüzde 80’inden fazlasını ve fosil yakıtların yüzde 90’ını kullanıyor. Bununla birlikte gıdaların ancak yüzde 30’undan azını üretiyor.
Köylü işletmeleri ise ,işlenen tarım arazilerinin yüzde 25’inden azını kullanmasına karşılık dünya nüfusunun yüzde 70’ini besliyor. Köylü işletmelerinin suyu ve fosil yakıtlarının çok azını tüketmesi yanında dünyayı endüstriyel tarım işletmelerine göre çok daha yüksek düzeyde besleme gücüne sahip oldukları görülüyor.
Bütün bu gerçeklere karşın kapitalizm, tarımda da yapısal özelliği nedeniyle çevre ülkelerinde de; köylülüğü mülksüzleştirme sürecine sokarak işletmelerin dev kapitalist işletmelere dönüştürülmesi doğrultusunda girişimlere hız verdi. Bu yolla kırsal nüfusun azaltılması da gündeme geldi. Ancak uygulanmakta olan politikalar, başta Afrika’nın birçok ülkesinde açlıktan ölümleri yaratan yıkımlara neden oldu.
Kapitalizm, Türkiye gibi ülkelerde de köylülüğü tasfiye ediyor ve gıda krizini ortaya çıkarmış bulunuyor.Ülkemizde 2020 itibarıyla 34 milyon dönüm tarım alanının üretimden,bir başka anlatımlaTrakya, Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ kadar toplam tarım alanının yitirildiği ve 650 bin çiftçinin sistemden çıktığı, 10 milyon dönüm alanınıntarıma döndüremeyecek noktaya geldiği ve de çiftçi borcunun 130 küsur milyar TL’ye yükseldiği bildiriliyor.
Türkiye ölçeğinde Endüstriyel Tarıma Seçenekler Ne?
Aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli köylü işletmelerinin desteklenmesi ve örgütlenmesi
Dev işletmelerde yapılan endüstriyel tarımda ortaya çıkan olumsuzluklara karşı en uygun model, genellikle aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli çiftçi/köylü modelidir. Bu işletmelerde toplam etmen verimliliğin, büyük işletmelerden daha yüksek olduğu bilinmekte.
Türkiye’de de aile işgücü temelinde küçük ve orta ölçekli işletmeler, tarımsal işletmelerin hala büyük bir çoğunluğunu oluşturuyorlar. Bu kapsamda tarımsal nüfusu istihdam ettikleri için toplumsal yanı olan bu işletmelerin, katma değerin kendilerinde kalabilmesi için kooperatiflerde örgütlenmek zorunluğu var . Köylü işletmelerinde, belli bir ölçüde var olan ölçek sorunu ise kamu yatırım işletmelerinin ve desteklemelerin onlara yönlendirilmesi ve kooperatif örgütlenme ile aşılabilmekte. Örneğin kamu sulama hizmetleri, tarımsal desteklemeler, kooperatif makine parkları, süt toplama hizmetleri, girdilerin ucuza temin edilmesi ve çıktıların değerlendirilmesi gibi.
Tarımsal Kooperatifler, üretim için girdi ve ara malları sağlama ile ürünlerin işlenmesive pazarlaması yanında kolektif üretim yapan kooperatifler şeklinde de olabilir. Tarımsal kooperatifler aracılığıyla çiftçilerin sanayici olmaları sağlanmalı. Katma değer bu şekilde çiftçi eline geçebilir. Çiftçilerin tarımsal amaçlı kooperatifler altında örgütlenmeleri durumunda, pazara çıktıklarında örgütlenmiş aracı ve sanayici karşısında pazarlık ve rekabet güçleri şansları vardır. Diğer yandan Kooperatiflerin, tüketici örgütleriyle işbirliği içinde kendi pazarlama birimlerini kurmaları da amaçlanmalıdır.
Tarımsal Ar-Ge ve Eğitimin Düzenlenmesi
Tarımsal Ar-Ge etkinlikleri ve eğitim, genellikle endüstriyel tarım ve büyük tarımsal işletmelerin gereksinimlerine göre şekillendirilmiştir. Bu durum, özellikle Türkiye gibi çevre ülkelerinde de girdiler temelinde dışa bağımlılığı besleyen önemli bir etmen olmuştur. Diğer yandan Ar-Ge planlanmasında, üretici örgütlerinin ve meslek odalarının katkısı da yoktur. Bütün bu olumsuzluklar dikkate alınarak, küçük ve orta ölçekli işletmeler için düşük endüstriyel girdiye dayalı agroekolojik tarım, organik tarım ve permakültür tarımın gereksinimlerine uygun Ar-Ge etkinlikleri ve eğitim hizmetleri düzenlenmelidir.
Toprak Edinme Hakkı Ya Da Toprak Reformu
Kapitalizmin dünya kuşatmasına karşı temel ve öncelikli çözüm; köylülerin toprak edinme hakkının, bir başka deyişle çiftçilik yapmak isteyen topraksız ya da az topraklı çiftçilerin toprak reformu aracılığı ile yeterince topraklandırılmasıdır. Toprak reformu mutlaka radikal olmayabilir. Gelişmekte olan ülkelerde kırsal kesimde toplumcu muhalefetin önlenmesi için de kullanılabilir. Bu nedenle toprak reformundan elde edilen sonuç, toplumsal sınıfların güçlerine ve sınıf mücadelesinin gelişme seyrine göre değişir.
Türkiye’de de, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi başta olmak üzere çiftçilik yapmak isteyen topraksız ya da az topraklı çiftçilerin toprak reformu aracılığı ile yeterince topraklandırılması zorunludur.Örneğin, Diyarbakır’da toprakların yüzde 41’inden fazlası, ailelerin yüzde 3’ünün denetiminde ve Şanlıurfa’da da 10 milyon dekara yakın arazinin yüzde 30’una yakını ailelerin yüzde 1.5’ine ait olduğu görülüyor(*). Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde toprak reformunun yapılması, mevsimlik işçi dramını önleyecek ve de bir ölçüde ayrılıkçı terör hareketinin insan kaynağını da kesecektir.
(*) Önemli bir not:Bölgede olası bir toprak reformuna karşı,ağa denetimdeki tarım alanlarının bir kesimi dev tarımsal işetmelere ve /ya da aile içinde mülkiyet bölüşümüne dönüştürülmeye başlanmış.Bir başka dönüşüm ise ağaların kooperatif kurmasıyla gözlemleniyor.Ağa, kooperatif başkanı olmuş. Böylelikle dünyanın hiçbir bölgesinde gözlemlenmeyen bir kooperatifleşme modeli ortaya çıkmış. Şimdilerde bölgenin yoksul köylüleri, “Aga-Koop” adı verilen kooperatifin kağıt üstünde eşit(!)ortakları.
Azim ve Karar, 13 Ekim 2021