TÜRK MİLLETİ DİYEMEMEK

Ceyhun Balcı
Diploma katliamına hukuk katliamı olanca varlığıyla ve hızıyla eşlik ediyor.
Bir yandan Türk milleti soluksuz bırakılırken diğer yandan da Türk Milleti diyememe hastalığı giderek süregenleşiyor.
Bunca olumsuzluğa birlik, dirlik ve bütünlük tehditleri eklenmiş durumda.
Dinselleşen ve bununla yetinmeyip mezhepleşen ortamda açılım heveslilerinin güç kazandığı koşullarda etnikçiliğin yükselmesine şaşıramayız.
Etnikçi parti ileri gelenleri “koşulsuz silah bırakmadan” söz etseler de bu masala inanmak saflığa denk düşer. Yeni açılımın yol açacağı yıkıcı sonuçların halka nasıl yedirileceği başat sorun. Efgan Ala’nın bu sürecin her aşamasının toplumla paylaşılmasını uygun bulmayan sözleri dikkat çekicidir.
Bu noktada, iktidarını uzatmaya odaklanan iktidarın Türk Milleti’nden söz etmekten kaçınması yeni ortak adayı DEM’i incitmemeyi amaçlaması bakımından son derece doğal.
“Olmak ya da olmamak” koşullarında ana muhalefet olmanın öncesinde kurucu parti olan CHP’nin Türk milleti söyleminden kaçınıyor görünmesi bir o kadar dikkate değerdir.
İYİ Parti ve Zafer Partisi olmasa Türk milleti söylemine hasret kalacağımız kuşkusuz.
Cumhuriyet değerleriyle barışık TKP ve SCP’nin hakkı da teslim edilmeli.
Kurucu partinin bu önemli konudaki duyarsızlığına değinmek gerekirse kabaca % 10 olarak tanımlanan etnikçi parti oylarına kayıtsız kalamama gibi bir beklentiden söz edilebilir.
Boş olduğu kadar gerçekçilikten uzak bir beklentidir.
Bebek katilinin TBMM’ye çağrılmasıyla diriltilen yeni açılımda kuryeliği ve postacılığı da üstlenen DEM parti safını çoktan belirlemiştir.
Neden mi?
DEM’e ve dolayısı ile terör örgütüne, emperyale istediğini verebilecek olan bugünkü iktidardır. Durum bu denli açık ve ortadayken DEM’in muhalefete yakın durması, çoğunluk seçmeninin de iktidar yerine muhalefeti yeğlemesi ancak düşte görülebilecek bir boş beklentidir.
DEM’den beklenti ne olursa olsun kurucu parti CHP’den beklenen Türk Milleti söylemine dört elle sarılmasıdır.
Bu, her şeyden önce eşyanın doğası gereğidir.
Bunun da ötesinde kurucu partinin, kurucusuna ve Türk Milleti’ne borcudur Türk Milleti demekten kaçınmamak.
Türk Milleti siyasi beklenti konusu olamaz.
Azim ve Karar, 11.04.2025