KILIÇLAR

KILIÇLAR
9 Eylül 2024 12:53
132
A+
A-

Ceyhun Balcı

Tarih : 10 Eylül 1922!

Yer : İzmir Karşıyaka İplikçizade Köşkü. 

Mustafa Kemal Paşa kalacağı yere coşkulu kalabalığın arasından geçerek gelir. Tutsaklığı sona ermiş İzmirli burada 12 Haziran 1921’de yaşananı unutmamıştır.

https://googleads.g.doubleclick.net/pagead/ads?client=ca-pub-1600910645713416&output=html&h=191&slotname=3986516310&adk=3607324057&adf=3083555119&pi=t.ma~as.3986516310&w=762&abgtt=7&fwrn=4&lmt=1725875322&rafmt=11&format=762×191&url=https%3A%2F%2Fwww.veryansintv.com%2Fyazar%2Fceyhun-balci%2Fkose-yazisi%2Fkiliclar%2F&host=ca-host-pub-2644536267352236&wgl=1&uach=WyJXaW5kb3dzIiwiMC4xLjAiLCJ4ODYiLCIiLCIxMDkuMC41NDE0LjEyMCIsbnVsbCwwLG51bGwsIjY0IixbWyJOb3RfQSBCcmFuZCIsIjk5LjAuMC4wIl0sWyJHb29nbGUgQ2hyb21lIiwiMTA5LjAuNTQxNC4xMjAiXSxbIkNocm9taXVtIiwiMTA5LjAuNTQxNC4xMjAiXV0sMF0.&dt=1725875320676&bpp=4&bdt=1360&idt=1825&shv=r20240904&mjsv=m202409030101&ptt=9&saldr=aa&abxe=1&cookie=ID%3D0ef43105ebab9f44%3AT%3D1712960183%3ART%3D1725875282%3AS%3DALNI_MbKRKV7ZhD1egozJQBnm5WvjzAbyg&eo_id_str=ID%3D765a2327c9a4bff8%3AT%3D1723698043%3ART%3D1725875282%3AS%3DAA-Afjba6S3iCpKw9P_seSPf9Gss&prev_fmts=0x0%2C762x191&nras=1&correlator=3937564541288&frm=20&pv=1&rplot=4&u_tz=180&u_his=1&u_h=768&u_w=1366&u_ah=728&u_aw=1366&u_cd=24&u_sd=1&dmc=4&adx=114&ady=1954&biw=1349&bih=625&scr_x=0&scr_y=500&eid=44759875%2C44759926%2C44759842%2C31086548%2C31086639%2C31086691%2C42532524%2C44795921%2C95338227%2C95341663%2C95342032%2C31086780%2C31086140%2C95340845%2C95340252%2C95340254&oid=2&pvsid=3908110774068367&tmod=1975415&uas=0&nvt=1&ref=https%3A%2F%2Fwww.veryansintv.com%2F&fc=1920&brdim=0%2C0%2C0%2C0%2C1366%2C0%2C1366%2C728%2C1366%2C625&vis=1&rsz=%7C%7CopeEbr%7C&abl=CS&pfx=0&fu=128&bc=31&bz=1&psd=W251bGwsbnVsbCxudWxsLDNd&ifi=3&uci=a!3&btvi=2&fsb=1&dtd=1844 Yunan kralı Konstantin o tarihte köşke Türk bayrağını çiğneyerek girmiştir. Yunanın Anadolu’ya sahip olma düşü gerçekleşmeye yaklaştığı içindir bu soysuz ve sınır tanımaz davranış.

Barut kokusu henüz geçmemişken Mustafa Kemal Paşa Yunan bayrağını yerden kaldırtır. Bayrak bir ulusun en değerli simgesidir. Yunan kralının düştüğü hataya düşmem diyerek girer içeri. Yeni döneme ders vererek başlamıştır. Kılıcını kınına çoktan sokmuştur.

Buna benzer soylu davranışı bir hafta önce cephede, 2 Eylül günü Uşak’ta sergilemiştir. Tutsak aldığı Yunan komutan Trikopis’e rütbesine ve konumuna yakışır şekilde davranarak öç alma peşinde koşmayacağını daha o günden ortaya koymuştur. Üzgün ve şaşkın Yunan komutanın gönlünü aldığı yazılıdır kaynaklarda. Kahvesini Kayseri’de içmeyi düşleyen Trikopis’ten bir fincan kahveyi esirgememiştir.

Bugünlerde kılıç gösterileri gündemimizde!

Harp okulu bitirme töreninde her yıl olduğu gibi orduya katılan teğmenler kılıçlarını çatarak “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diye haykırmışlardır. Kılıç çatmayı tamamlayan bu sözler birilerinin içerlemesine yetip de artmıştır. Geç de olsa tepki vermişler ve gereği yapılacak diyerek gözdağı vermekten geri durmamışlardır.

Oysa, kılıç gösterisi gündemimize birkaç yıl önce girmişti. Teğmenlerin kılıç gösterisi ne denli simgesel ve gelenekselse bu sözünü ettiğimiz o denli yersiz ve gereksizdi. Kılıç kuşanan ve iktidara hizmette sınır tanımayan Diyanet İşleri Başkanı Ayasofya minberinde fotoğraf vermişti. Kendince bir meydan okumaydı yaptığı. 

O kılıç gösterisinden rahatsızlık şöyle dursun “ben niye orada değildim?” diye söylenmekteydi aralarında sözde muhalefetin de olduğu bir dizi oluşum ve kişi.

Ortaçağda kalmış olması gereken bir uygulama canlandırılmıştı.

Doğal olarak ortaçağ kafalılar kıvanç duymuştu bu ilkellik gösterisinden.

Geçmişte fetihlerle sonuçlanan savaşlardan sonra ele geçirilen kentin en büyük dinsel yapısı fatihin dinsel yapısına dönüştürülerek perçinlenirdi egemenlik gösterisi. Burada hutbe okutulurken elbette yeni efendinin adına para bastırılarak tamamlanırdı törensellik.

Böylesi bir ortaçağ aygıtına başvurulmuş olması arka bahçeyi coştursa da gerçekte umarsızlık ve güçsüzlük belirtisiydi. O günlerde ve sonrasında dile getiren olduğunu anımsamıyorum. Ama, Türkiye Cumhuriyeti’nin köklerinden uzaklaşma kararlılığı olarak da görülebilecek bu görüntü karşısında Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışanların kahkahalarla gülmüş olduğunu kestirmek güç değil.

Atatürk’ün bundan 100 yıl önce kaçındığı davranışın bugün yeniden gündemde olmasını nasıl yorumlamalı? 

Ülkesini koruyamayan, insanlarının gönencini sağlamak bir yana halkının gündelik yaşamını her geçen gün zora sokan bir iktidarımız var. 

Ekonomik bağımsızlık çoktan yitirildiği için borçla yaşamayı alışkanlık haline getirmiş bir devlet yapılanmamızın ve bununla uyumlu borca batmış bir milletimizin varlığı acı gerçeğimiz.

Ege kıyılarımıza neredeyse yüzme uzaklığındaki ada, adacık ve kayalıkların Yunanistan tarafından uluslararası antlaşmalara aykırı şekilde sahiplenilmesi, yerleşilmesi ve silahlandırılması karşısında değil eyleme geçmek kılını kıpırdatmayan iktidarımızın varlığı bu 9 Eylül’ün düşündürücü gerçeğidir.

Faizi düşük tutmak nastır diyenlerin bugün ülke ekonomisini sözüm ona ayakta tutma adına gelen sıcak paradan yüksek faizi esirgememesi de bir başka acı verici gelişmedir. 

Yüzyıl önce bayrak çiğnemekten kaçınan, tutsağına canlıya yaraşır şekilde davranan kurtarıcı ve kurucu anlayış günümüzde yerini içi boş Osmanlıcılığa bıraktı.

İbadethanede kılıç kuşanma görgüsüzlüğü sergileyenlerin orduya katılan teğmenlerin kılıç çatmasına ve Mustafa Kemal bağlılığına tepki duyması acıklı olduğu kadar gülünçtür. 

Işıktan ve esenlikten korkanların davranışıdır sergiledikleri.

Sona yaklaştıklarının da güçlü belirtisi…

Azim ve Karar, 09.09.2024.