TERÖRSÜZ TÜRKİYE Mİ?

Yapılan açıklama da ne siyaset kurumlarımızca ne de medyamızca okunmuş gibi görünmüyor. Açık kaynaklardan kolaylıkla erişilebilecek bu açıklama özenle okunduğunda “varlığından vazgeçmekte” olan PKK’nin bir şeyler almadan bunu yapmayacağını anlamak hiç de güç değil.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE Mİ?
11 Mayıs 2025 22:03
37
A+
A-

Ceyhun Balcı

Geçtiğimiz günlerde beklenen açıklama yapıldı. Bu işe öncülük eden iktidar kanadının gönlünde yatan “kayıtsız-koşulsuz” olmasıydı bu açıklamanın.

Açıklamada da vurgulandığı gibi başka açıklamalar yapılacak. Başka deyişle insan içine çıkacak durumu kalmayacağından kaygılanan iktidar bir sonraki açıklamayı ilgiyle bekleyecek.

Ancak!

Yapılan açıklama da ne siyaset kurumlarımızca ne de medyamızca okunmuş gibi görünmüyor. Açık kaynaklardan kolaylıkla erişilebilecek bu açıklama özenle okunduğunda “varlığından vazgeçmekte” olan PKK’nin bir şeyler almadan bunu yapmayacağını anlamak hiç de güç değil.

Açıklamaya göz atalım!

PKK 12. kongresi “medya savunma alanları” olarak adlandırılan Kürdistan bölgesi topraklarında yapılmış.

Önder Apo’nun çağrısıyla yapılan kongrede önemli kararlar alındığı vurgulanıyor.

“Eş” nitelemesini pek seven bu örgütün açıklamasından iki ayrı konumda iki kongre yapıldığı anlaşılıyor. Daha çok Suriye kuzeyinde yapıldığı bilinse de belli ki Irak kuzeyindeki de buna eşlik etmiş.

Önder Apo’nun saygıyla selâmlanması unutulmamış. Türkiye’de düne kadar asılmalı, kesilmeli, yok edilmeli çığlıkları atanların da bu nitelemeyi yaptığını anımsadığımızda söyleyecek söz kalmıyor.

Türkiye’de hiç akla gelmedik yapıların ve kimselerin bile saygıyla uğurladığı Sırrı Süreyya Önder unutulmamış. Haksız sayılmazlar. Son gelişmelerin önde gelen mimarıydı. Yine, örgüte göre 12 yıldır önder Apo’ya yoldaşlık etmiş olması saygı görmesi için yetip de artacak bir gerekçe olmalı.

Sırrı Süreyya Önder’in çabalarının sonuca ulaştırılması için elbirliğiyle çalışmanın gerekliliği özellikle vurgulanmış.

Son bölümde işi biraz daha ileriye götürerek kendi kayıplarına “şehit” nitelemesinde bulunmakla taçlandırmışlar tüm olan biteni. 

Önder Apo dedikleri günün kahramanının Türkiye’ye getirilişini bugün gibi anımsıyorum. Kendisiyle ilgili yargılamada hatasını kabul ettiği gibi, ilerleyen zamanda üzerime düşeni yapmaya hazırım diyerek ellerini yukarı kaldırmıştı.

O günden bugünlere gelinmiş olması Türkiye açısından iç parçalayıcıdır.

Bugünün iktidarı göreve geldiğinde terör neredeyse sıfır noktasındaydı. Çatışma ve terör örgütü saldırısı yok gibiydi. O yıllarda Öcalan’ın ele geçirilmiş olması ve süt dökmüş kedi gibi davranması örgütün moral motivasyonunu tüketmişti.

Daha birkaç yıl önce teröristlerin ayakkabı numaralarını bilmekle övünen iktidar ne oldu da terörsüz Türkiye uzlaşmasında karar kıldı.

Birincisi, iktidar görevde olduğu sürece bölgede atması gereken adımları atmadı. Bölgeyi feodalizm kıskacından kurtarmak şöyle dursun feodalizmi Türkiye geneline yayan bir yönetim anlayışı sergiledi.

İkinci olarak, bir ülkenin bağımsız karar alma dayanağı olan ekonomi baş aşağı gitti. Meteliğe kurşun atan bir devletin onyıllardır süren etnik bölücülük baskısına direnç göstermesi yüksek olasılık sayılmazdı.

Su uyur, düşman uyumaz deyişine uyan şekilde emperyalizm de uyumadı. Ekonomisi batmış ülkenin mutlaka iktidarda kalmak isteyen iktidarı emperyalizmin kullanışlı aygıtına dönüştü.

Bugün yaşadığımız acıklı tablonun özeti budur.

Böylesi bir tablo karşısında kaygılanmamızı gerektiren diğer önemli başlık iktidara yürümek için her türlü elverişli koşulu yakalayan kurucu partinin Türkiye için ölümcül anlam taşıyan bu sürece hevesli yaklaşımıdır.

Her şeyden önce, kurucu parti bu kurguya hiç ikilemsiz karşı durmalıydı. Eşyanın doğasına uygun olan buydu.

Diyelim ki kurucu parti bu görevi ıskaladı. Kendince DEM parti tabanının oylarını almak amacıyla yararcı yaklaşımı yeğledi.

Kurucu parti kadrolarının böyle bir oy akışı olamayacağını görmüyor oluşları da ayrıca şaşırtıcıdır.

Bu kurgudan bölgemizin BOP’a uygun şekilde tasarlanması, emperyalizm yararına düzenleme yapılması, terörün güç kazanması çıkacaktır.

Hiç kimsenin kuşkusu olmasın!

Tüm bunlara ek olarak Cumhurbaşkanının iktidara tutunması sağlanmış olacaktır. Böylesi bir sonuca yol açacak kurgunun içinde olmak hiçbir bağlamda muhalefete kazanç sağlamayacağına göre kurucu partinin bu hevesten bir an önce vazgeçmesi olmazsa olmaz gerekliliktir.

Azim ve Karar, 11.05.2025