ÖZÜR
Yaklaşık bir yıldır koronavirüs ile birlikte yaşıyoruz. Salgına karşı yeterli önlemler alınamadığı gibi, insanlarımızın da duyarsızlığı sonucunda hasta sayısının her geçen gün arttığı görülmektedir. Ancak buna karşın resmi verilere göre ölüm sayıları da azalmaktadır.
Yurttaşlara her fırsatta ‘temizlik, maske, mesafe’ diyenlerin, kalabalıklardan uzak durun diyenlerin, kendileri bu kurala uymayınca eleştiriler başladı. 21 Şubat Pazar günü Fatih Camisinde katıldıkları İslam âlimi adı verilen birinin cenaze töreninde, mesafeye dikkat edilmeksizin bir araya gelen yoğun kalabalık, salgınla ilgili kuşkuları öne çıkardı.
Salgın bitmiş gibi Fatih Camisinde Sağlık Bakanı ile AKP genel başkanı başta olmak üzere devlet yöneticileri ve siyasilerin bir arada olduğu fotoğraflar, salgında yaşamını yitirenlerin yakınlarının isyan etmesine yol açtı.
Vatandaşlarda büyük öfke uyandıran bu görüntüler üzerine Sağlık Bakanı şu açıklamayı yaptı: “Ben cenazede o tarz mesafenin ortadan kalkabileceği bir görüntünün olabileceğini öngörmedim. Öngörmem gerekiyor muydu? Evet, gerekiyordu. Bu benim kusurum. Vatandaşımızdan bu anlamda özür diliyorum.”
Özür dilemek uygar bir davranıştır ama böyle basit bir olayda bile öngörüsü olamayanların özür dilemesi yetmez, o koltuklardan hemen ayrılmaları gerekir. Demokratik kitle örgütlerinin, apartman yönetimlerinin bile genel kurulları salgın nedeniyle yapılamazken, AKP’nin il kongrelerini yapmak nasıl bir mantık ürünüdür? Sağlık Bakanı ve bilim kurulunun bu konuda görüşleri yok mudur, söyleyecek sözleri yok mudur?
AKP’nin il kongrelerini yaptığı özellikle Karadeniz bölgesindeki illerde salgın hızla artmaktadır. İl kongrelerinin “lebaleb” görüntülerine bakınca, sanki salgın bitmiş gibi bir hava yaratılmaktadır. 65 yaş üstü ve 20 yaş altı yurttaşlar günün 3 saatini dışarıda, 21 saatini evde geçiriyor. Gece saat 21’den sonra ve hafta sonu sokağa çıkma yasakları devam ediyor. Anlamsız bir şekilde hafta sonu içki satışı da yasaktır. Restoranlar, kafeler, pastaneler olmak üzere toplu görüşmelere açık alanlar kapalıdır. Tüm okullar kapalıdır ve çevrimiçi eğitim yapılmaktadır. Her türlü toplantı ve basın açıklaması yapılması yasaktır. Aileler cenazelerine bile katılamamaktadır.
Bunlardan başka sokakta açık havada yürüyen iki kişiye fiziksel mesafe hesabı sorulabiliyor, telefon ile konuşurken maskeni aşağı indirirsen ceza yazılabiliyor. Toplum eve tıkılırken, AVM’ler açıktır, AKP kongreleri her türlü kuralsızlık içinde yapılabilmektedir. Yine kuralsızlık içinde cümbür cemaat bazı özel cenazelere katılmak serbesttir. Salgınla mücadele için kuralı da, yasağı da koyanlar kendileri o kurallara, yasaklara uymuyorlar.
AKP Hatay İl Gençlik Kolları kongresinde davullu, zurnalı, temaslı şekilde dans eden partililerin görüntüleri duyarsızlıkta sınır tanınmadığını göstermektedir. Bunun üzerine özür metni yayınlanmıştır ama ne fayda? Vatandaşlarımız salgın nedeniyle hayatını yitirirken, birçok insan işinden olurken, bu görüntüler toplumun moralini çökertmekte, umutlarını yitirmektedir. Sorumlular, sorumluluklarının farkında değillerdir.
Birçok köy, mahalle ve ilçeler karantinaya alınmışken bu salgın sürecinde bazı ayrıcalıklı kişilere her şey serbestken, bizlere her şey yasaklanmıştır. Ortada devlet ciddiyeti kalmamıştır, kabile devleti olma yolunda ilerliyoruz. Aşı olayında bile yeterli doz aşıyı getirtemeyenlerin, ücretsiz olarak ithal edilen bir milyon doz aşının, Devlet Malzeme Ofisi’ne her dozu 12 dolardan fatura edilmesi karşısında gerekli yanıtı veremeyenlerin, bulundukları makamlardan ayrılmaları gerekmektedir. Özür ile devlet yönetilemez, tıpkı aldatılarak yönetilemediği gibi…
Azim ve Karar, 1 Mart 2021.