TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİNE MORA KATLİAMI GERÇEKLİĞİNDEN BAKMAK
Mustafa Kaymakçı
Geçmişi anımsamak ve bilmek, onun tekrar yaşanmaması için gereklidir. Bir başka deyişle bu tespit, geçmişin acı gerçeklerini kaşımak değildir, gerçeğin ve geleceğin öngörülmesi açısından yaşamsal öneme sahiptir.
Bu değerlendirmeyi Türk-Yunan İlişkileri için de yapmak zorunluluğu var.
Çünkü günümüzde Yunanistan medyası tarihi çarpıtıyor ve yayılmacı bir politikayı sürdürmek istiyor. Bu kapsamda Türk Kurtuluş Savaşı’nın 100. yılı, “Küçük Asya Felaketi “olarak yansıtılıyor ve Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti soykırım yapmakla suçlanıyor. Sözgelişi, Türkiye ve Türklüğü kötüleyen “Sevgili İzmir” adlı filimde, 9 Eylül 1922 tarihinde işgalci Yunan ordusunun kalıntıları ile işbirlikçi Yunanların İzmir’i terk etmek zorunda kalması, Yunan ordularının yaptıkları her türlü mezalimi örtmenin suçu, Türklere aktarılmak istenmiş.
Oysa Tarih, Yunanların Türklere karşı yaptıkları katliamlara tanık olmuştur. Bunlardan biri, Mora Katliamı’dır.
Mora Katliamı Ne?
Mora Türkleri, Yunan bağımsızlığı sürecinde eşine az rastlanır katliamlara uğradı. 1821 isyanı çok kısa bir sürede acımasız bir din temelli Türk ve Yunan savaşı durumuna geldi.
1821 isyanı başlamadan önce Mora’da Türkler, Yunanlılar ve Yahudiler iç içe yaşıyordu. Birlikte üretiyor ve birbirlerinden alışveriş yapıyorlardı. Hiçbir Müslüman Türk, Yunan komşusunun kendisini öldürmek için kapısına dayanacağını tahmin etmemişti. Bununla birlikte Batının emperyal güçleri, Osmanlı Devleti’nin topraklarından pay elde etmek için Yunan isyanına destek verdiler.
Ancak bu amaç için, Avrupa’nın sahip olduğu uygarlığın kültürel ve laik köklerinin Antik Yunanistan’dan kaynaklandığı tezi ileri sürüldü ve kabul gördü. Başta Britanya olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinde ve Amerika’da komiteler para topladı ve isyana gönüllü gruplar gönderilerek katkıda bulundu.
Yunan isyanı ile ilk aşamada Mora’daki Tripoliçe şehri, 5 ay boyunca 50–60 bin Rum tarafından aralıksız kuşatıldı. Rum isyancılar Tripoliçe’de 201 yıl önce 23 Eylül 1821 günü tarihin en büyük katliamlardan birini gerçekleştirdi. Tanık olanların kanını donduran saldırılarda, şehirde bulunan 40 bine yakın Türk’ün hemen tamamı 3 gün içinde vahşice öldürüldü.
İsyan başladığında Mora Yarımadasında 90 binin üzerinde Müslüman nüfus yaşadığı tahmin ediliyordu. Bağımsızlık ilan edilince bu nüfustan eser kalmadı. Sağ kurtulanlar ise kuşaklar boyu yaşadıkları evlerini, topraklarını, anılarını, atalarının mezarlarını kısacası vatanlarını geride bırakıp Mora’dan göç etmek zorunda kaldı.
Görgü tanıklarının aktardıklarına göre; kıyımdan sadece Türkler değil, bölgedeki Yahudiler de paylarını aldılar.
1821 İsyanı döneminde Türklere karşı gerçekleştirilen kıyım, Batı emperyal ülkelerinin kamuoyuna çarpıtılarak yansıtıldı. Yunanistan dışına gönderilen raporlar, savaşa katılmamış ve Atina’da yaşayan aydın romantikler tarafından hazırlandığı için, Yunanlıların ideallerine uygun ölçülerde kaleme alınmıştı. Bu raporlarda asıl gerçeğin tam aksine, Türklerin kıyım yaptığı yazılıyordu. Avrupa kamuoyu, Türkleri kınarken, barbarlık edenin ve katliamı başlatanın Rumlar olduğunu bilmiyorlardı.
Diğer yandan Mora’da Türklere karşı Yunanlarca işlenen cinayetleri ve katliamları konu alan yabancı kaynaklar, Amerika, Fransa, Almanya ve İngiltere kütüphanelerinden daha sonraki yıllarda birer birer yok edilmeye başlandı.
Mora Katliamı için Yabancı Yazar ve Tarihçiler Ne Demişlerdi?
Yok edilmeye çalışılan eserlerden birisi, yazar McCarthy’nin, “Ölüm ve Sürgün” adlı kitabıdır.
McCarthy kitabında, ayaklanmanın milliyetçi sloganını Balyabadra Piskoposu Germanos’un ağzından dökülen; “Hıristiyanlara huzur! Konsoloslara saygı! Türklere ölüm!” söylemi olduğunu yazıyordu.
Bir diğeri, Tarihçi David Howarth tarafından kaleme alınmıştı. Howarth, 1821 ihtilalini yerinde izlemiş, Britanyalı, İtalyan, Fransız, Alman subay ve gazetecilerin ülkelerine döndükten sonra yazdıkları kitap, makale ve günlükleri tek tek inceleyerek Mora’da Türklere yapılan kıyımı, ibret verici bir şekilde yansıtmıştı.
İskoçyalı Albay Thomas Gordon da Tripoliçe’de gördüğü dehşetli ve utanç verici bu olayların, sonsuza değin bilinmesini istedi: “İki gün içinde, on binlerce Türkün yaşadığı şehirde tek canlı kalmamıştı. Bunların çoğu, kafası, kolları ve bacakları kesilerek öldürülmüşlerdi” diyordu.
Yunanlar daha sonra kendilerini emperyal devletler himayesinde koç başı gibi kullandırarak Batı Anadolu’yu işgal ettiler ve yüzbinlerce Türkün ölümüne neden oldular. Anadolu’yu yakarak kaçtılar. Arkasından Kıbrıs’ta tam bir soykırım uyguladılar. Günümüzde de Batı Trakya Türkleri ile Rodos ve İstanköy Türklerine karşı bir kültürel soykırım uyguluyorlar.
Kısaca, günümüzü ve geleceğimizi anlamak açısından Yunanistan’ın Türklere Karşı Uyguladığı Mora Katliamını Unutmayalım.
Bu kapsamda Yunan halkına çağrımız şudur:“ Türkiye ve Türkler ile Ege ve Akdeniz’de barış içinde bir arada yaşamayı deneyiniz. Atatürk ve Venizelos Dostluk Dönemini (*), büyük kıtlık ve iç savaşta size kollarını açan Türk halkını hatırlayın. Kurtuluş Gemisini (**) hatırlayın. Büyük güçler mücadelesinde piyon olmayın (***), sömürgeleşmeye hayır deyiniz. Batı Trakya Türkleri (****) ile Rodos ve İstanköy Türklerinin Türk kültürel kimliğini (*****) kabul ediniz.”
Meraklısı İçin Notlar:
(*) ZaferÇakmak.Venizelos’un Atatürk’ü Nobel Barış Ödülü’ne Aday Göstermesi. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/670789
(**) İkinci Dünya Savaşı’nda Atina sokaklarında açlıktan ölenler, kamyonlarla toplu mezarlara taşınıyordu. Yunanistan, savaş süresince 70.000 kişiyi, kurban verecekti. Türkiye, Kurtuluş Gemisi ile 2000 tonluk gıda yardımını göndermişti. Vapur, Pire limanına vardığında Türkçe ve Yunanca sevinç çığlıklarıyla karşılanmıştı. http://kizilaytarih.org/dosya014.html
(***) Emperyal güçlerin desteklediği Megali-İdea Hayali’nin Çöküşü: Nilüfer Erdem, 2021Anadolu Bozgunu ya da Küçük Asya Felaketi. (Ed.)Kaymakçı, M., C. Özgün, N. Erdem (İç.;) Yunan Algısında Türk İmgesi (Kökenleri ve Dostluk İçin Kültürel Çıkış Yolları) Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Yayınları, Eğitim Basımevi, Konya
(****) http://www.bttdd.org.tr/sorunlarimiz/bati-trakya-turklerinin-sorunlari.html
(*****) Kaymakçı,M.,2017. “Rodos ve İstanköy Türklüğü Ansiklopedisi”, Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Yayınları. Karşıyaka-İzmir
Azim ve Karar, 14.09.2022