YEREL SEÇİMLERDE BEKA SORUNU OLARAK BEYİN GÖÇÜNÜ DÜŞÜNMEK!

YEREL SEÇİMLERDE BEKA SORUNU OLARAK BEYİN GÖÇÜNÜ DÜŞÜNMEK!
25 Şubat 2024 14:52
146
A+
A-

Mustafa Kaymakçı

31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak yerel seçimde belediye başkanlarımızı seçeceğiz.Elbette önemli. Ancak yeterince dile getirilmeyen bir konuyu da seçim çalışmaları sırasında düşünmemiz gerektiği kanısındayım. Bu konunun da “beyin göçü” olduğunu düşünüyorum.  Çünkü Türkiye’de etkileri her gün daha fazla hissedilen ekonomik kriz ve artan baskılar nedeniyle ülkeyi terk etmek isteyen genç ve eğitimli kişilerin sayısı giderek artıyor, bir başka deyişle beyin göçü veriyoruz

Beyin göçünde toplumda en öne çıkan mesleklerin başında ise hekimlik geliyor. Türk Tabipler Birliği’nin 2 Ocak 2023’te yaptığı açıklamaya göre İyi Hal Belgesi talep eden ve belge verilen hekim sayısı 2685 olmuş.

Oysa, ülkelerin en önemli sermayelerinden birisi, belki de birincisi, ulusal entelektüel sermayesi. Toplumların entelektüel sermayesi, diğer sermayelerden daha değerli.  Çünkü, nitelikli insan gücü toplumların refah ve dengeli kalkınmasını sağlar.

Entelektüel insan sermayesin yurt dışına gitmesi, bir ülkede gelişmenin yavaşlamasına ya da başkalarının yönetime girmesini gündeme getirir. Beyin göçünü alan ülkelerin gelişmesine de ivme kazandırır. Beyin göçünü alan ülkelerde katma değeri yüksek mal ve hizmet (ileri teknoloji) ihracatı artar, bunu üretemeyen üçüncü dünya ülkeleri de alıcı olduğundan dış ödemeleri sürekli açık verir ve borç sarmalına girerler.

Beyin Göçü ve Akışı

Beyin göçü, iç ve dış beyin göçü olarak ikiye ayrılabilir. Ancak özellikle üzerinde durulmamız gereken konu,dış beyin göçü.

Bunların başlıcaları: Sanal Beyin Göçü, Gizli Beyin Göçü, Kalıcı ya da Kesin Beyin Göçü ve Beyin Değişimidir.

Beyin Göçünün Nedenleri

Beyin göçü nedenleri arasında; ekonomik nedenler, siyasal, sosyal ve kültürel nedenler, eğitim sistemi çarpıklıkları ile bilim ve teknoloji politikaları yanlışlıkları sayılabilir. Ancak en önemlisi, göç veren ülkelerin ekonomik açıdan yetersizliğidir. Bunlar şöyle sınıflandırabilir:

Ekonomik Nedenler

Ekonomik nedenler arasında düşük ücret, ücretler arasındaki dengesizlik, ekonomik istikrarsızlık, vergilerin yüksek olması, mezuniyet sonrası işsizlik ya da öğrenime uygun iş alanlarının yeterli olmaması, gelecek endişesinin yaygın olması ve dolaylı olarak yüksek teknoloji ürünlerinin ithalinde vergilendirmenin yeterli olmaması ve gibi etmenler sayılabilir.

Beyin göçünü son yıllarda tetikleyen önemli konulardan birisi, küreselleş(tir)me adıyla uygulanan neoliberal politikalar. Neoliberal politikalarbeyin göçü bağlamında iki önemli konuyu gündeme taşımıştır. Bunlardan birisi, özelleştirme ile ortaya çıkmış bulunmaktadır. Geçmişte Araştırma-Geliştirme(ARGE) birimi olan KİT’ler özelleştirmeyle birlikte yok edilmiştir. Buralarda çalışan nitelikli işgücü dağılmış, kimileri yurt dışına göç etmişlerdir. İkincisi, planlama kavramının ortadan kaldırılmasıyla gündeme gelmiştir. Ülkenin kaynakları gelişi güzel dağıtılmış, yeni iş kaynaklarının yaratılması yetersiz kalmıştır. Diğer önemli bir konu,  Türkiye’de gelişi güzel yeni yüksek okullar açılmasıdır. Bu durum, yüksek öğrenim yapmış işsizler oranını artırmış, bunların bir kesimi de beyin göçünü ister durumuna sokulmuştur. 

Siyasal, Sosyal ve Kültürel Nedenler

Beyin göçünün ekonomik nedenlerinden sonra önemli konuları arasında; siyasal istikrarsızlığın varlığı, siyasal ve sosyal inanç farklılıkların iş yaşamında boy atması ve onu etkilemesi, daha iyi kariyer beklentisi, gençlere fırsat verilmemesi, bilimsel gelenek ve kültür azlığı ile kendi kültürüne yabancılaşma gibi konuları saymak olası.

Eğitim Sistemi Çarpıklıkları

Beyin göçünde, eğitimde fırsat eşitliğinin yokluğu, kalıcı bir eğitim politikasının olmayışı ve eğitime ayrılan kaynakların azlığı gibi eğitim sistemi çarpıklıkları verilebilir.

Bilim ve Teknoloji Politikaları Yanlışlıkları

Bilim ve teknoloji politikaları yanlışlıkları kapsamında, bilim ve teknoloji üretimine yeterince değer vermeme, ARGE yetersizliği, yerli teknoloji üretimi yerine yabancı teknolojinin tercih edilmesi ve bağımsız bir bilim teknoloji politikasının olmayışı ve bu konuda tam bir teslimiyetçilik gibi etmenler de beyin göçünü hızlandırmış durumda.

Beyin Göçünün Olumsuzlukları

Beyin göçüTürkiye’debirçok olumsuzlukları gündeme getirmiştir:

•             Beyin göçüyle Türkiye’nin en önemli gücü olan entelektüel sermayesi, dolaysıyla maddi ve manevi kaynakları bedelsiz gelişmiş ülkelere aktarılmakta. Çünkü nitelikli işgücü sonuçta, o ülkelerin ürettiği mal ve hizmetleri yetişmiştir. Bu dolaylı bir kaynak aktarmadır.

•             Beyin göçüyle, Türkiye’nin çalışabilecek nitelikli ve genç beyin potansiyeli yitirilmekte.

•             Beyin göçü ile Türkiye,kalıcı ya da geçici kiralanan nitelikli iş güçlerinin o ülkelerde ürettikleri bilgi, teknoloji ve yenilikleri, çok daha pahalıya gelişmiş ülkelerden satın almaktadır. Bunun yanı sıra, Türkiye’de kamu kurumlarında çalıştırılan yabancı uzman ya da danışmanlar  veyerli, yerli yabancı ortaklı ya da yabancı firmalarda çalışan yabancı teknik elemanlara ödenen ücretlerle de kaynak aktarımı sürdürülmekte.

Sonuç olarak beyin göçü, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelere yaptığı karşılıksız bir bağışı ya da fakirin zengini beslemesi. Daha açık bir ifadeyle beyin göçü, uluslararası sömürünün bir parçası. Daha kötüsü, eğer zengin ülkelere giden nitelikli işgücümüz, insansal ve ulusal duyarlılıkları yeterli düzeyli bir ortam yaratılmaması durumunda , ülkelerine dönmeyeceklerdir.

Ne Yapmalı?

Sorunun yanıtı, basit ancak yaşama geçilmesi kolay değildir. Ancak şimdiden şu söylenebilir; Küresel şirketlerin egemenliğinde sürdürülen neoliberal politikalar yerine öncelikle insanımızın gereksinmesini ön planda tutan ve toplumsal sınıflar arasından daha eşitlikçi olabilecek ulusal ekonomi programlarını emek temelli uygulamak, emperyalizmi ilk aşamada sınırlamak ve daha sonra tasfiye etmek. Başka çare yok.

Azim ve Karar, 25.02.2024