OSMANİYE’DE SAVCI VAR

OSMANİYE’DE SAVCI VAR
15 Nisan 2021 00:36
1.306
A+
A-

Türkiye birkaç gündür bu olayı konuşuyor. Osmaniye savcısı hasta olarak gittiği hastanede istediği yapılmayınca savcı olmayı yeğliyor. Yetmiyor gözüne kestirdiği doktoru ters kelepçeyle karakola göndermek istiyor. Ereğine ulaşamıyor ve hakkında HSK tarafından soruşturma açılıyor.

“Ankara’da/Berlin’de savcılar var!” sözü hak mutlaka yerini bulur, bir yerlerde yanlış yapılırsa bir yerlerde düzeltilir inancının yansımasıydı. “Osmaniye’de savcı var!” ise adalet dağıtmakla ödevli kimsenin zorbalığa heveslenmesinin simgesi olarak yer bulacak kendisine tarihte.

Bilenler bilir. Bilmeyenler için anımsatmış olayım. Ben bir hekimim. Bu olayda saldırıya uğrayan da bir hekim.

Ancak, ben farklı bir şey yapacağım!

Osmaniye savcısının yetki aşımıyla sergilediği saldırganlığa başka yanıyla bakmakta yarar var!

Türkiye’de öteden beri var olan üstünlükçülük ve ayrıcalıkçılık günümüzde tavana vurdu!

Halkın içinden geldik, halkı en iyi biz anlarız diyenler saraylarda, uçaklarda, modelini söylemeye dilimizin dönmediği çağ ötesi motorlu taşıtlarda günlerini gün etmede ustalaştılar.

Durum böyle olunca, bürokrasi başta olmak üzere yargıya varıncaya değin bir dizi kamu ortamında da ayrıcalıkçılık ilgi görür oldu. Yetmedi. Yerleşikleşti.

Özellikle, yargı kurumu bu konuda uzak ara önde gitmeye başladı.

Geçmişte ayıplanan, bu kadar da olmaz denilen sayısız davranış ve ayrıcalık sıradanlaştı.

Çok da uzak geçmişte kalmamış olan AYM başkanlığı da yapmış olan iki önceki Cumhurbaşkanı aracıyla kırmızı ışıkta beklemeyi ve hastanede sıraya girmeyi içselleştirirken günümüzde hak ve adalet dağıtmakla görevli Osmaniye savcısı “hukuk” kavramını yerle bir edercesine kabalık sergileyebildi.

Yakın zamanda yargı mensuplarını neredeyse trafik cezasından bağışık tutmaya varan yasal düzenlemeler bu toplumun gözünün içine baka baka yaşama geçirilebildi. Vicdan ve insaf önü alınamaz bir tutkuya kurban edilebildi.

Osmaniye savcısının başta sağlık çalışanları olmak üzere toplumun vicdanını derinden yaralayan kabul edilemez çıkışı işte bu iklimde yaşam buldu.

İklimin önemi göz ardı edilecek olursa bu ve benzeri olaylar kişisel hatalar olarak görülür ve unutulur gider.

Osmaniye savcısının şanssızlığı yaptığı çıkışın kamuoyunca öğrenilmiş olmasıdır. Kamuoyunun öğrenmeye fırsat bulamadığı bu ve benzeri olayların saymakla bitmeyecek kadar çok olduğu akıldan çıkartılmamalıdır. Bir savcının başvurduğu sağlık kurumunda karşılaştığı kuralı sindiremeyişi ve bununla da yetinmeyip işi kaba güçle çözmeye kalkışması kendi tercihi olduğu kadar, içinde bulunduğu iklimin yarattığı rahatlıkla ilgilidir.

Nitekim, olaydan sonra Osmaniye Başsavcısı’nın yayımladığı kamuoyu duyurusu az önce sıraladığımız gerçekleri doğrular nitelikte içeriğe sahiptir.

Olaydan sonraki ifade aşamasında hem hekime hem de hekimle birlikte çalışan sekretere yönelik yıldırıcı yaklaşım da ayrıcalıkçılık duygusunun vardığı noktayı göstermesi bakımından dikkate değerdir.

Olaya tekil değil de çoğul açıdan bakmakta yarar var.

Türkiye “tek adam” rejimiyle girdiği yolda koşar adım ilerlerken hemen her ortamda tek adamlık heveslilerinin çoğalmasına şaşırmamak gerekir.

Bu kez sıra Osmaniye savcısındaydı.

Sahneye çıktı ve rolünü oynadı!

HSK soruşturmasının sonucu ne olur?

Çok umutlu olamıyorum.

Kamuoyu tepkisini sönümlemeyi amaçlayan yıldırım soruşturma kararının izinin sürülmeyeceği bilindiği için ağırdan alınıp zamana yedirilecektir.

Azim ve Karar, 13.04.2021

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.