NEDEN BU DURUMDAYIZ?
Zarfta barış yazdığına bakılmasın.
Mazruftaki çaresizlik göz ardı edilmesin!
Ceyhun Balcı
Son açılıma ad bulmakta bile zorlanıyoruz.
Süreç diyen var.
Paradigma diyen de.
Olayın anlaşılmasından çok anlaşılmaması amaçlanıyor gibi.
Bahçeli’nin Öcalan’a TBMM kapılarını açması gaflet, delalet ve hatta hıyanetle etiketlendi.
Evet!
Ama, yetmez!
Her ne kadar bu konu kamuoyunca birkaç aydır bilinir olsa da milletin önüne konacak yemeğin pişirilmesine çok daha önce başlandığı anlaşılıyor.
Belli ki “süreç” belirli bir noktaya getirilmiş.
Son aylarda yapılan, belirli bir noktaya getirilmiş sürecin topluma duyurulmasıdır. Buna ek olarak kamuoyunun yeni duruma alıştırılması da söz konusudur.
Cumhuriyetimiz tüm zamanların en ağır ekonomik krizini yaşıyor.
Ekonomik kriz ülkemizin neredeyse değişmez gündemidir. gerçekte.
Son çeyrek yüzyılda ülke ekonomisinin baş aşağı gittiği tartışmasızdır.
24 Ocak 1980’den sonra ise emperyalizme teslim olmuştur ekonomi.
Son çeyrek yüzyılın farkı ise yağmanın, talanın, bilgisizliğin ve onların hiç eksik olmayan eşlikçisi kötü niyetin yerleşmiş olmasıdır.
Her yıl dışsatım rekorları kıran ekonomimizin her geçen gün kötüye gitmesi irdelenmeye değer olmalıdır.
Niteliksiz üretim önde gelen sorundur.
Teknoloji üretimini savunma sanayisinin dışına taşıyamayan Türk ekonomisi teknoloji üretimi engelli olmuştur dense abartı olmaz.
Her yıl yayımlanan Türkiye’nin en büyük 500 şirketi listesinin ayrıntısında yer alan bir bilgi çok önemli olsa gerektir. Bu dev yapıların kazançlarını büyük ölçüde finansal işlemlerden sağladıkları gerçeği her nedense pek gündeme getirilmemektedir.
Bilgi çağı yükte hafif, pahada ağır üretimi dayatmıştır.
Bu kurala, başka deyişle bilgi ve dolayısı ile de teknoloji üretmeye odaklanamayan toplumların ayakta kalması her geçen gün zorlaşmaktadır.
Ekonomisi güçlü olmayanların tıpkı Türkiye gibi siyasi bağımsızlıklarını yitirmeleri kaçınılmaz olacak.
“Terörsüz Türkiye” söylemiyle çıkılan yolda Türk ekonomisinin içine düştüğü açmazın önemi yadsınabilir mi?
Ekonomik açmaz bir topluma diz çöktürebilir.
Yaşanan önemli ölçüde budur.
Son açılımın şifreleri de bu önemli ayrıntıda aranmalı.
Üç çeyrek yüzyıldır kötü olan ekonomi için bu durum elbette yeni değil.
Bugünkünün öncekilerden farkı ülkemizde iktidar koltuklarını dolduranların “ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak” ilkesine tutkulu bağlılıkları olabilir mi?
Son açılımı Erdoğan’ın bulunduğu konumu koruma ve sonsuzlaştırma isteğine bağlayanlar var.
Doğru olsa da eksiktir bu saptama!
Emperyalizmin Suriye’de yaşananlarla güç kazandığı ve BOP projesinde ilerleme sağladığı kuşkusuzdur.
Sırada İran ve Türkiye’nin olduğu gerçeği gözden kaçırılırsa büyük hata yapılmış olur.
Güçlü bir ülke için güçlü ekonomi olmazsa olmaz koşul.
Zarfta barış yazdığına bakılmasın.
Mazruftaki çaresizlik göz ardı edilmesin!
Azim ve Karar, 09.01.2025