NASIL TOPRAK REFORMU YAPILMALI?
Mustafa Kaymakçı
Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da “Nasıl Toprak Reformu Yapılmalı?” sorusunun cevabını ararken, öncelikle iki konunun irdelenmesine gereksinme olduğu söylenebilir.
Birincisi; Türkiye özelinde feodaliteye ait köyleri kuşatan tarım topraklarının kapitalist dev tarım işletmelerine ve /ya da şirket tarımcılığa dönüştürülmesiyle tarımsal üretim ve verimi artırmak olası mı?
Bunun cevabı belli oldu;üçüncü dünya ülkelerinde olduğu üzere Türkiye’de de kişi başına tarımsal üretim artmadı,tarım ürünlerinde açık bir şekilde ithalatçı bir ülke duruma gelindi.
En az birinci soru kadar önemli ikinci bir soru da şu; köylülüğün tasfiyesi ile açıkta kalacak doğu ve Güneydoğu’da köylülere , kentlerde iş var mı?
Her iki sorunun da cevabı açık. Olumsuz bir gidişat.
Toprak Reformu ya da Toprak Edinme Hakkı Nedir?
Küresel kapitalizmin bir çıktısı olan şirket tarımcılığına karşı temel ve öncelikli çözüm, köylülerin toprak edinme hakkının, bir başka deyişle çiftçilik yapmak isteyen topraksız ya da az topraklı çiftçilerin toprak reformu aracılığı ile yeterince topraklandırılmasıdır.
Toprak reformu mutlaka radikal olmayabilir. Gelişmekte olan ülkelerde kırsal kesimde toplumcu muhalefetin önlenmesi için de kullanılabilir. Bu nedenle toprak reformundan elde edilen sonuç, toplumsal sınıfların güçlerine ve sınıf mücadelesinin gelişme seyrine göre değişir.
Toprak reformu belirtildiği üzere bir araçtır ve onun kapitalist ya da toplumcu bir düzenin parçası mı olacağı sorusu, bu aracı kimin denetlediğine bağlı olacaktır. Temel sorun, üretim araçlarının mülkiyeti (bireysel ya da kolektif) ve zenginliğin dağılımı sürecinin (özel sermaye ya da toplumsal sermaye birikimi ve üretici güçlerin gelişmesi gibi) nasıl olacağıdır.
Bu kapsamda toprak reformu örgütlenmesinde, “Ne nasıl üretilecek, ürünler kime ve ne zaman satılacak” konusundaki kararlar, kapitalist hükümet kurumları tarafından verilirse, elde edilecek kazancın çoğunluğu egemen tarımsal sanayi kesimine gidecektir. Egemen sınıflar tarafından istenen toprak reformu paradigması budur.
Toprak reformu, değişik etmenlere (toprağın kalitesi, ürün çeşidi, pazarın yapısı gibi) bağlı olarak, aile temelinden kolektif mülkiyete dek uzanan farklı yapılar altında örgütlenebilir.
Örneğin; mülkiyet aile temelinde olabilir, tarımsal girdiler ve çıktıların değerlendirilmesi kooperatifler aracılığıyla gerçekleştirilebilir, mülkiyet ortak olabilir ve üretim kolektif biçimde yapılabilir; ya da üretim toprağın bir parçasında bireysel, bir başka parçasında kolektif biçimde yürütülebilir; ya da tüm mülkiyet olabilir ve aileler toprağın bir parçasında kendi gereksinimleri için üretim yapabilirler. Çalışan sınıflar için iyi bir toprak reformu, daha eşitlikçi bir gelir dağılımının aracı haline dönüşebildiği takdirde başarılı olacaktır.
Nasıl bir toprak Reformu?
Toprak reformunun öncelikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu’dan başlatılması gerekiyor.
Toprak reformunun finansmanı için;
• Finansmanını zengin köylülerin, ancak özelikle toprak ağalarının toprak miktarı ile artan oranda vergilendirerek sağlamak,
• Diğer bölgelerde de vergi tedbirleri ile büyük toprakların satışını teşvik etmek,
• Topraksız ve küçük üreticilerin kolayca toprak alabilmeleri için kredi sağlamak ve,
• Bunun için de bir “Toprak Kurumu” kurmak gerekecektir.
Burada üstünde durulması gereken nokta, güçlü bir halk desteğinin sağlanması doğrultusunda çalışma yapılması gereği söz konusu olmasıdır.
Türkiye’de önerilen toprak reformu, değişik etmenlere (toprağın kalitesi, ürün çeşidi, pazarın yapısı gibi) bağlı olarak, aile temelinden kolektif mülkiyete dek uzanan farklı yapılar altında örgütlenebilir.
Toprak reformu belirtildiği üzere bir araç ve onun kapitalist ya da toplumcu bir düzenin parçası mı olacağı sorusu, bu aracı kimin denetlediğine bağlı.
Çalışan sınıflar için iyi bir toprak reformu, daha eşitlikçi bir gelir dağılımının aracı haline dönüşebildiği takdirde başarılı olacaktır.
Toprak Reformu temelinde kooperatif örgütlenme ile köylülerin sanayici olmaları sağlanmalı
Toprak reformunu elbette toprak dağılımı aşamasında bırakılmamalı.
Tarımsal nüfusu istihdam ettikleri için toplumsal yanı olan bu işletmelerin, tarımsal kooperatiflerde örgütlenmesi de zorunlu
Tarımsal kooperatifler aracılığıyla çiftçilerin sanayici olmaları sağlanmalı. Katma değerin, bu şekilde çiftçinin eline geçebileceği unutulmamalı.
Bu amaca uygun olarak kooperatiflere; Tarımsal üretim için girdi (yakıt,elektrik ,gübre ,ilaç.ortak makine parkları, kaba ve yoğun yem üretimi gibi) ve ara malları sağlanmalıdır.
Ancak bu yetmez. Ürünlerin işlenmesinde sanayici olmaları ve de pazarlaması gibi konularda de egemen rol oynamaları için gerekli desteklemeler yapılmalı.
Çiftçilerin tarımsal amaçlı kooperatifler altında örgütlenmeleri durumunda, pazara çıktıklarında örgütlenmiş aracı ve sanayici karşısında pazarlık ve rekabet güçleri şanslarının olduğu gerçeği, göz önüne alınmalı.
Yazımı sonlandırırken bir soru sormak isterim. Günümüzde “Toprak Reformu” Türkiye gündeminde yok. Kimileri, siyaset örgütlerinin ağalar aracılığı ile topraksız ve az topraklı köylülerin oylarına talip olduklarını söylüyorlar. Sizin cevabınızı bilmek isterim.
Azim ve Karar, 25.09.2024