HALEP ve ŞAM’DA GÖRDÜKLERİM IŞIĞINDA SURİYE İÇ SAVAŞI

HALEP ve ŞAM’DA GÖRDÜKLERİM IŞIĞINDA SURİYE İÇ SAVAŞI
12 Aralık 2024 14:21
40
A+
A-

Mustafa Kaymakçı

2008’in Mayıs ayı başlangıcında üç günlüğüne  bir grup öğretim elemanı ile birlikte Suriye’de bulunmuştum.

Bu kapsamda, öncelikle iç savaş öncesine değin Suriye’nin birçok turistik eserin çekim merkezi olduğunu  ve  insanlığın neler kayıp ettiğini yansıtmak isterim.

Halep Şehri ve Gördüğümüz Başlıca Yerler

Halep, Arapça’da ve diğer  kimi Sami dillerinde süt veren demekmiş. Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli kentleri arasında yer almış.Bursa ve İstanbul’dan sonraki en önemli dokumacılık merkezi Halep olmuş. İpekli dokumaları ve sabunları Halep’in en önemli ihraç malları imiş.

Osmanlı şehirciliğinin klasik bir örneği olan Halep’in özelliklerinden biri de, Kayşani  adındaki taş cinsinin yapılarda kullanılması olmuş. Halep Kalesi, hanlar, hamamlar, çarşılar, camiler (Halep Ulu Camii dahil), medreseler bu taşlardan yapılmış. Halepliler günümüzde bile evlerini taş kaplama şeklinde yapmaya devam etmekteymiş.

Halep’te birçok etnik kökenden topluluk yaşamakta. Halep’in nüfus yapısı esas itibarıyla Arap ve Türkmen’lerden oluşmakta, İç savaş öncesi nüfusun yüzde  40 Türkmen imiş.Bu nedenle gezimiz sırasında Halep’de Türkçenin Arapçanın yanında  egemenliğini gördük ,sanki kendimizi bir Türk kentinde imiş gibi hissetmiştik .

Çok dinli ve çok dilli Halep Suriye’nin en önemli ticaret kentiydi. Ticaretteki hareketliliği ve kozmopolit yaşamı tüm mahallelere ve sokaklara hayat veriyordu. Suriye’nin diğer kentlerine oranla (yüzde 94) okuma yazma oranı en yüksek şehri de olan Halep, sağlık koruma konusunda da diğer Arap ülkelerinden çok farklı, temiz ve bakımlı bir şehirdi.

Sonrada öğrendiğimize göre; Halep Ulu Camii’nin parçalanmış ve antik kentteki diğer Orta Çağ binaları dahil olmak üzere El-Medine Çarşısı’na ait birçok bölümler (Halep Eski Şehir Dünya Mirası) tahrip edilmiş.

Şam Şehri ve Gördüğümüz Başlıca Yerler

Bizim gezimizden sonra başlayan iç savaşta büyük hasar alan şehir, tarihi dokusunu kaybetme ihtimali ile yüz yüzeymiş.

Şam Hamidiye Çarşısı

Şam Hamidiye Çarşısı,kale içindeki eski Şam’ın içinde bulunan Suriye’nin en büyük ve merkezi çarşısı 1780’de Sultan I. Abdulhamid tarafından yaptırılmış, Sultan II. Abdulhamid tarafından da genişletilmiş. Hamidiye Çarşısı en heyecan verici ve canlı alışveriş alanlarından birisi. Çarşının sokakları eski Şam şehrinin içinde dolaşırken, kubbesi altındaki dar ve sınırlı alanda yarattığı hareket dikkate değer.

Şam Süleymaniye Külliyesi  ve Camisi

Şam Süleymaniye Külliyesi, I. Süleyman zamanında Şam’daki yeni imar faaliyetlerini geliştirilmesiyle Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş.

Sonradan bir medrese eklenmiş ve tekke olarak faaliyet göstermiş. Cami pandantiflere dayalı bir kubbeyle örtülü. Önünde üç kemerli ve küçük kubbeyle kapatılmış bir son cemaat yeri ve bunun çevresinde üç yandan sütunlara dayanan önde yedi, yanlarda üçer kemerli, eğimli bir çatı ile örtülü revak bulunmakta.

Şam Evleri

Eski şehrin dört bir yanına dağılmış, hala birçok örneği olan Şam evlerinin  temel amacı; sakinleri için bir dünya cenneti  yaratmak imiş.

 Şam’da gördüğümüz zengin bir evin girişi, dış sesleri maskeleyen ve yazın havayı serinleten fıskiyeli bir merkezi avluya açılıyor. Avlu çevresinde, duvarlara, kemerlere ve pencere çerçevelerine tırmanan yeşil sarmaşıklar gözlemleniyor. Bir evin, sahibinin durumuna bağlı olarak bir, iki hatta üç avlusu olabiliyor.

Hemen hemen hiçbir Şam evinin banyosu olmazmış; sakinleri bol miktarda bulunan yerel hamamları  gidermiş.

Ev büyükse, zemin kattaki odalar (selamlık), genellikle erkek olan kalıcı misafirleri ağırlamak içinmiş.

Her Şam Evi’nin bir bahçesi var.Bahçesi olmayan hiçbir Şam evi tamamlanmış sayılmıyormuş. Şam bahçeleri, Kuran’daki cennet tasvirlerinden ilham almış.

Suriye İç Savaşı ve Nedenleri Üzerine

Suriye’den güzel anılarla ve özel tatlar alarak dönmüştüm.Altı  yıl sonra çıkan iç isyanın yanında dışarıdan saldırılarla ülkenin harap durumuna dönüşmesi ve parçalanmasına  üzülmemek elde değil.Bu açıdan Suriye’nin bu duruma gelmesinin nedenlerini neden-sonuç ilişkileri temelinde irdelemem gerekiyordu.

Suriye İç Savaşı

Suriye İç Savaşı;Suriye ordusu ve iç isyancılar arasında başlayan, sonrasında Irak ve Şam İslam Devleti, El Nusra ve  kimi Kürt, Türkmen, Dürzi ve Süryani gibi grupların katıldığı, son dönemde ise Rusya, İran, Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye ve İsrail gibi dış güçlerin de düzenli olarak dâhil olduğu çatışmalar. Gösteriler 15 Mart 2011’de başlamış ve Nisan 2011 tarihinde ülke çapında yayılmış.

Suriye İç Savaşı’nın Nedenleri

İç Etmenler

İç etmenler arasında,

•             Suriye Baas Partisi’nin , Suriye’yi bir tek parti rejimi olarak yönetmesi,

•             Ülkede ifade hürriyeti, toplanma ve örgütlenme hürriyetinin sıkı şekilde denetim  altında tutulması. Yönetimin muhaliflere uyguladığı  seyahat yasakları, insan hakları savunucularını ve diğer muhaliflerini baskı altında tutması ve sınırsız hapis cezasına mahkûm etmesi ve  işkenceye maruz bırakması ve öldürmesi,

•             Bütün medya organlarının Baas Partisinin  denetimi altında bulunması ve muhalif gazetecilerin tutuklanması ve yargılanması,

•             Esad ailesinin, Suriye toplumunun tahminen  yüzde 12’lik bir kısmını oluşturan Nusayri azınlığa mensup olmasına karşın, ülkenin dörtte üçünü oluşturan Sünni çoğunluk üzerinde bir baskı uygulaması,

•             Ülkede,çok sayıda etnisite olması nedeniyle uluslaşma sürecinde yeterince başarılı olunamaması, kadınlar ve etnik azınlıkların kamu sektöründe ayrımcılığa maruz kalması,

•             Sosyo-ekonomik  açıdan  gelir dağılımında aşırı eşitsizliğin olması, bu kapsamda, çoğunlukla dindar Sünnilerin ikamet ettiği  bölgelerin fakirliği, devletin ekonomik politikalarının  çoğunlukla hükûmetle yakın ilişkilere sahip küçük bir azınlığına fayda sağlaması gibi etmenler sayılabilir.

Dış Etmenler

Suriye İç Savaşı’nında dış etmenlerinin payına görmek ve   algılamak için öncelikle Büyük Ortadoğu Projesi(BOP)’ni dikkate almak gerekiyor.BOP,başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere Batının emperyal ülkelerinin kendi çıkarları doğrultusunda  Ortadoğu,Güney Kafkasya ve Orta Asya’daki çeşitli ülkelerini  şekillendirmek, denetim altına almak ya da parçalanması projesi olarak tanımlanabilir.

Proje, 2004 yılında G8 zirvesi için Orta Doğu ve Batı arasındaki fırsatların değiştirilmesi amacıyla ABD yönetiminin hazırlık çalışmaları ile başlatılmış, George W. Bush’un ikinci defa ABD Başkanı seçilmesinin ardından,uygulanmaya konulmuştu. Kimi kaynaklar projenin hazırlanmasının nedeni olarak, ABD’de yapılan 11 Eylül saldırıları gösterilmekte olduğunu belirtmekle birlikte bunun bir göz boyama olduğu sonradan açık bir şekilde ortaya çıkacaktır. Ancak kimi ülkeler komik bir şekilde BOP’un aynı zamanda bir özgürlük götürme mücadelesi olduğunu söylemişlerdi. İlk uygulama bilindiği üzere Irak’ın işgaliyle gerçekleşecek ve demokrasi götüreceğiz diye milyonlarca insanın ölümüne ve Irak’ın tarihi hazinelerini yağmalanmasına neden olacaktır.

Bu kapsamda,Suriye iç savaşının  başlıca dış etmeni,  “BOP’yle  İsrail’in güvenliğini sağlamak istenmesidir. İsrail’in eski Başbakanı Ehud Olmert’in şu sözlerini anımsamak gerekiyor: “Suriye’yi iç savaşa soktuk. Çünkü Esad, bizimle olma teklifimizi reddetti. Bunun üzerine Suriye’deki tüm terör örgütleri Esad’a karşı kuruldu.”demedi  mi?

Bunlara koşut olarak dış etmenler arasında şunlar söylenebilir:

•             Ortadoğu bölgesinde haritaları değiştirmek ve İsrail topraklarını büyütmeyi amaçlamak,

•             ABD’nin  Suriye’de, Fırat’ın doğusundaki coğrafyada PKK/PYD/YPG’den oluşan garnizon devleti kurmak istenmesi. Türkiye için beka sorunu olan bu devlet, gelecekte, Suriye”nin güneydoğusundaki sulak toprakları işgal eden İsrail’e komşu yapılması istenmekte.  Garnizon devlet, ABD ve İsrail’in çıkarlarıyla Büyük Kürdistan hayallerine hizmet edecek ve İsrail’i koruyan jandarma gücü olacaktır.

•             BOP’la birlikte Suriye dahil Ortadoğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika’yı dönüştürmeyi, bu alanları küresel pazarlara açmak,

•             Suriye’nin başta petrol olmak üzere zengin yeraltı kaynaklarına  ve de Dicle ve Fırat’ın sularıyla bereketli topraklara sahip  olunmak istenmesi,

  • Suriye’yi parçalayarak Türkiye,İran ve diğer Arap ülkelerine göz dağı vermek

Suriye’nin Çöküş’ünden Çıkarılacak  Dersler

  • Bağımsız ve demokrasi ile taçlandırılmış bir topluluk olmak için ulus olabilmek gerekiyor. Uluslaşma aşamasını geride bırakamamış hiçbir toplum,  bağımsız ve demokrat olamıyor.
  • Bağımsız ve demokrat olmak,  ulusal egemenlik, demokratikleşme, laiklik ve de akıl ve bilim eşliğinde  gerçekleşebiliyor.
  • Uluslaşma yerine, din ve mezhep bağı, aşiret, cemaat kültürü, din mezhep temelli çeşitli örgütlerle  bağımsız ve demokrat olmak  olası değil.
  • Emperyalizmin;böl, parçala ve yönet  yöntemi, temelde değişmiyor. Emperyalizm,gerekiyorsa yakın geçmişe göre terörist olarak kabul etiği toplulukları kendi denetimlerindeki kanallara çıkartıyor.Dünün kara dediği örgütlere, bugün ak deniyor.
  •  Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü aracılığı ile gerçekleştirilen ve  üçüncü dünya ülkelerinin ürettiği katma değerin denetlenmesi ve el konulmasından başka bir şey olmayan, neoliberal politikalara karşı, kamuculuk temelinde devletçiliği öne çıkarmak gerekiyor.”diye düşünüyorum.

Azim ve Karar, 12.12.2024