TÜRK KADIN DEVRİMİ

Özellikle, dış kaynaklı fonlarla var edilen oluşumların kadın üzerinden kendilerini besleyen güçlerin sözcülüğüne öncelik verdiği de bir başka gerçektir. Bu durumun kadın hareketine güç vermek bir yana zarar vermekte olduğu tartışmasızdır.

TÜRK KADIN DEVRİMİ
8 Mart 2025 00:03
78
A+
A-

Ceyhun Balcı

Cumhuriyetimizin kuruluşundan hemen sonra başlayan devrim kasırgasında çok sayıda köşe taşı vardır.

Her nedense “kadın devrimi”nden çok söz edilmez.

Tüm devrimler önemlidir kuşkusuz.

Ancak, hepsinin içinde “kadın devrimi” ayrıcalıklıdır.

Yüzyıllar boyunca karanlıkta bırakılmış, itilmiş, kakılmış insan yerine konmak şöyle dursun canlıdan bile sayılmamış kadının yüceltilmesi, özgürlüğüne kavuşturulması en önemli devrim sayılmalıdır.

Atatürk, İzmir’de bir sinemada gösterilmekte olan Şarlo filmini izleyecektir. Salonun önünde gittiği her yerde olduğu gibi coşkulu sevgi gösterileriyle karşılanır.

Karşılayanlar arasında çok sayıda kadın da vardır.

Salona girdiğinde içeride tek kadın bulunmadığını görür.

Yanındakilere “burada neden kadın yok?” diye sorar.

“Efendim, onlar için özel gösterimler yapıyoruz” yanıtı verilir.

“Salonun yarısını boşaltın, boşalan yerlere de dışarıdaki kadınları alın” buyruğunu verir.

Salonun tümünü boşalttırmaz.

Amacı kadınlarla erkekleri yan yana getirmektir.

Bir elmanın iki yarısı olan kadın ve erkek yaşamın her alanında yan yana, aynı ortamda olurlarsa eşitlikte ilk adımdır ona göre.

Gazi’nin Karlsbad anılarında yer alan etkileyici bir bölüm vardır.

Kaldığı otelin lokantasında birlikte yemek yiyen, dans eden kadınları ve erkekleri gördükten sonra günün birinde benim ülkemde de bu görüntüler oluşmalı diye düşünür.

İzmir’deki sinema deneyimi, Karlsbad’da kafasına koyduğunu gerçekleştirmek için eşsiz fırsat yaratmıştır. Kadınla erkeği sinema salonunda yan yana getirmenin tam zamanıydı.

Türk toplumunda o güne değin bırakınız yaşama geçirilmesini akla bile getirilemeyecek bu görüntü ancak devrimci bir dehanın ve özgüvenin ürünü olabilirdi.

Cumhuriyetin dört koldan kuşatıldığı, Cumhuriyet sayesinde var olanlarca yıkıma uğratıldığı bugünlerde devrimci önderlikten yoksun olduğumuz kuşkusuzdur.

Kadının aşağılandığı, toplumsal yaşamdan çıkartılmaya çabalandığı daha da kötüsü şiddetin her türüyle karşılaşabildiği yeni Türkiye’de kadın hareketlerinin önemi de artmış oluyor.

Bu noktada, kadın hareketi etiketi taşıyan irili ufaklı çok sayıda oluşuma ilişkin birkaç söz söylemekte yarar var.

Bu oluşumların farklı söylemleri ve eylemleri olduğu görülüyor.

Bir önemli nokta var ki değinilmeden geçilemez.

Başkaları gibi kadın hareketinin köklerinin de bu topraklarda olması, ayaklarının buraya basması gereği tartışılmaz.

Özellikle, dış kaynaklı fonlarla var edilen oluşumların kadın üzerinden kendilerini besleyen güçlerin sözcülüğüne öncelik verdiği de bir başka gerçektir. Bu durumun kadın hareketine güç vermek bir yana zarar vermekte olduğu tartışmasızdır.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutlu kılabilmek için epeyce çaba harcamamız gerekiyor.

Azim ve Karar, 08.03.2025

ETİKETLER: ,