YEŞİL-MOR

YEŞİL-MOR
11 Ağustos 2024 23:46
630
A+
A-

Suay Karaman

4 Ağustos Pazar günü CHP Kadın Kollarının 15. Kurultayında genel başkan Özgür Özel konuşma yaptı. Konuşmanın en tuhaf yeri şöyleydi: “Umudum odur ki CHP’nin oklarının en ortasındaki devletçilik okunu, o program kurultayına katacağımız çevreci, sürdürülebilir, doğa dostu, kalkınmaya inanan projeler ve kadın-erkek eşitliğine yönelik olan net tutumumuzla devletçilik okunun yarısını yeşile, yarısını mora boyayacağız.”

Nereden bakarsanız bakın, neresinden tutarsanız tutun son derece bilinçsiz ve bilgisiz sözlerden oluşan altı oktaki devletçilik okuna yönelik bu konuşma, tartışma yarattı. Üstelik yeşil ve mor renklerin, Demokratik Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisinin (DEM) ambleminde olması da, işin başka bir yönüdür. Bu sözlerin söylendiği salonda hiç tepki verilmemesi de CHP’nin getirildiği durumu özetliyor; kısaca biat kültürü almış başını gidiyor. Daha sonra CHP sözcüsü Deniz Yücel açıklama yaparak, parti ambleminde genel başkanın açıkladığı değişikliğin söz konusu olmadığını söyledi.

Çevreci ve doğa dostu tutum göstermek amacı ile kadın-erkek eşitliğine yönelik inancı ifade etmek üzere Altı Ok’un en ortasındaki devletçilik okunun yarısını yeşile, yarısını mora boyayarak, iktidara gelmeyi ve ülkemizin sorunlarının çözüleceğini düşünmek aymazlıktır. Amblem değişikliği ciddi bir iştir; genel merkezdeki bir takım kişilerin fantezileri sonucu değiştirilemez. Anadolu bozkırlarında yeşil kentler inşa eden CHP kurucuları, kadına oy hakkını Avrupa devletlerinden önce tanımış, miras hakkı başta olmak üzere kadına her alanda eşitlik sağlamıştır. Altı Ok, hem doğa sevgisini, hem de kadına saygıyı içeren bir simgedir. CHP’nin Altı Ok’u bir bütündür ve birbirinden ayrılamaz, biri yoksa diğer oklar da yoktur. Cumhuriyet tarihini ile CHP tarihini bilmeyenler ve “Nutuk” okumayanlar sadece göz boyamaktadır. Daha da ötesi gündem değiştirmeye aracılık etmektedirler.

5 Şubat 1937 tarihinde anayasa maddesi yapılan Altı Ok, direniş içinde oluşan, yaşama bağlı ve geleceğe yön veren, eyleme dönük ilkeler bütünüdür. Kurucu iradenin bu ilkelerini anlayamayanlar ya da yanlış yorumlayanlar emperyalizmin hizmetkârı konumundadırlar.

Cumhuriyetçilik ilkesi devlet yönetiminde, Türk ulusunun istencinin egemen olmasıdır. Cumhuriyetçilik, saltanat ve hilafetin yıkılmasının ötesinde, onların temsil ettiği şeyhlik, ağalık gibi ortaçağ ilişkilerinin de son bulmasıdır. Ulusun tüm bireylerini demokratik ve özgürlükçü bir düzende açık ve yönetime etkin olarak katılımcı kılmaktadır.

Ulusçuluk ilkesi, etnik kökene dayanmayan bir yurtseverliktir. Bu ulusçuluk barışçıdır, emperyalizm karşıtıdır; kalkınmayı ve çağdaşlaşmayı kendi insanına dayatır. Atatürk, “Türk ulusu, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş olan Türkiye halkıdır” diyerek, ulusu belirli bir coğrafya üzerinde oturan halkın bütünü olarak kucaklamaktadır.

Halkçılık ilkesi, yönetimde, gelirlerin dağılımında, kalkınmada, devlet olanaklarının kullanılmasında halk yararının gözetilmesini amaçlar ve sosyal devlet ilkesini benimser. Ekonomik ve siyasal kararlara halkın ve halkı temsil eden demokratik kitle örgütlerinin katılımını sağlayacak kurumların oluşturulmasını esas alır. Hiçbir kişiye ya da gruba ayrıcalık tanımadığı gibi, sınıf egemenliğini de kabul etmez.

Devletçilik ilkesi, ulusal ekonomiyi kurarak, bu ekonomiyi toplum yararına yönlendiren ve karma ekonomiyi benimseyen bir sosyal devlet anlayışıdır. Devlet, özel girişimcilerin ilgilenmediği, başarısız olduğu, ya da kamu yararı gördüğü alanlarda yatırım ve işletmecilik yaparak, ekonomiye yön verecek ve kıt kaynakların akılcı kullanımının planlamasını sağlamaya çalışacaktır.

Laiklik ilkesi, dini fikirlerle dünya işlerinin birbirinden ayrılmasıdır; toplum ve devlet yaşamının akıla ve bilime dayandırılmasıdır. Toplumun binlerce yıl önce konmuş, o günün sorunlarına çözüm getiren kurallara göre yönetilme zorunluluğunun kaldırılmasıdır. Din adına yapılan baskı ve zorbalığın devre dışı bırakılmasıdır. Laiklik, aydınlanma ve çağdaşlaşma için gerekli ilkedir.

Devrimcilik ilkesi, eskimiş kurumları yıkıp, çağın gereklerine uygun yeni kurumlar oluşturmak ve değişime, yeniliklere sürekli olarak açık kalmaktır. Devrimcilik, bilinçli olarak yeniliğe doğru gitmektir. Diğer ilkelerin hepsi, devrimci anlayışla yorumlanmalı ve uygulanmalıdır.

CHP sözcülerinin ileri sürdüğü gibi Devletçilik okunun, çevrecilikle ve cinsiyet eşitliği ile doğrudan bir bağlantısı yoktur. Emperyalizmin kucağında oyuncağa çevrilen Atatürk’ün kurduğu parti, yıllardır Atatürk ve cumhuriyet düşmanları tarafından işgal edilerek, AKP’ye koltuk değneği yapılmıştır. Devletçilik oku, yeşile  boyanarak, çevre dostu; mora boyanarak kadın-erkek eşitliğine duyarlı hale getirilecek ve buna değişim adı verilecek; buna kargalar bile güler.

Bugün ülkemizin çok büyük ve önemli sorunları bulunurken, dikkatleri devletçilik okunun rengine çevirtenlere sormak gerekir: Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli için ne yaptınız? Bu çağdışı eğitim sistemiyle ülkemizde dinci eğitim iyice yaygınlaştırılacaktır. Diyanet Akademisine onay verirken, CHP’nin kuruluş ilkelerini düşünmediniz mi? Kaçak sığınmacı sorunu ile ne zaman ilgileneceksiniz? Mavi vatan için “masal” denilmesi hakkında sessizliğinizi koruyacak mısınız? Hamas adlı dinci örgütün başının öldürülmesi üzerine yas ilan edenlerle ilgili ne tepki verdiniz? Yas uygulamasını eleştirenleri “cibilliyetsizlikle” suçlayan AKP genel başkanı ile yumuşama görüşmelerine devam edecek misiniz? Instagram’ın kapatılmasını eleştirenlere “ev zencisi” diyen AKP genel başkanı ile aynı ceketi giyerek mi değişim yapacaksınız? Hayvan katliamı yasası yargıya taşındığı gibi, diğer tüm olumsuzluklar için de yargı süreci başlatılmalı ve büyük demokratik eylemler yapılmalıdır.

Değişim, CHP’nin kuruluş ayarlarına dönmesiyle sağlanabilir. Altı Ok, bütünlük içinde, birlikte ileriye doğru yol almayı hedefler. Altı Ok,  ilerlemenin, çağdaşlaşmanın ve bağımsızlığın simgesidir. Emperyalist güçler ile partisi ne olursa olsun yerli işbirlikçilere ve gericilere batan Altı Ok, ülkemizin aydınlık geleceğidir.

Özgürlüğünüzü, Özel olarak yaşayabilirsiniz ancak toplumun umutlarını ve gelecek hayallerini söndüremezsiniz. Eşsiz liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 yılındaki söylemi önemliydi; “Ben öyle bir parti oluşumu düşünüyorum ki, bu parti milletin bütün sınıflarının refah ve mutluluğunu sağlayan bir programa sahip olsun.”  İşte CHP’nin Altı Ok’unda bu özellikler bulunmaktadır.

Azim ve Karar, 12 Ağustos 2024