İMALATI HARBİYE’DEN MKE ANKARAGÜCÜ’NE
Ceyhun Balcı
Günümüzde kirlenmiş olan ve giderek de kirleneceği anlaşılan futbol aynı zamanda bir tarihi yaşatır bağrında.
Yıkılmaya yaklaşan Osmanlı’da İttihat ve Terakki iktidarı ülkeyi “milli” kavramıyla tanıştırmıştır. Son 20 yılda canlanan “parasıyla değil mi, alırız, kullanırız, üretmesek de olur” anlayışının ortama alabildiğine egemen olduğu o dönemde “burada üretmeli” ve “milli iktisat” gibi kavramlar konuşulur olmuş.
Ankaragücü’nün amblemine bakıldığında 1910 tarihi çarpar göze. 1910 Ankarasında değil spor kulübü kurmak adamakıllı bir kentten söz etmek olası değildir.
İttihat ve Terakki döneminin “millileşme” çabaları savunma sanayisinde de gösterir kendisini. “İmalatı Harbiye” işbaşı yapar.
Kurumların spora ilgisi ve sporda özendirici olma eğilimi İmalatı Harbiye bünyesinde Turan Sanatkârangücü ve Altınörs İdmanyurdu adlarıyla iki kulübün kurulmasıyla ete kemiğe bürünür.
Osmanlı yıkıma gün sayarken Milli Mücadele’nin başlaması İmalatı Harbiye’nin de Anadolu’nun yolunu tutmasını kaçınılmaz kılar. İşgal İstanbul’unda silah üretmek ve bu silahları düşman eline geçmeden Anadolu’ya aktarmak zor ve zahmetlidir.
Emekçisiyle, sporcusuyla İmalatı Harbiye Ankara’da üretimi sürdürür. Adsız kahramanlardır onlar. Yalnızca silah üretmekle kalmazlar. Cephede de yer alırlar. Gaziler ve şehitler verilir.
Milli Mücadele’nin utkuyla sonuçlanması sporun önündeki engeli kaldırmış olur.
Ankara’daki ilk futbol karşılaşması 1922 yılının 26 Ekim günü Anadolu Sanatkârangücü ile Talimgâhgücü takımları arasında oynanır.
İmalatı Harbiye Cumnhuriyetle birlikte Makine Kimya Endüstrisi’ne evrilince MKE, Ankaragücü’ne dönüşen Sanatkârangücü takımının adındaki yerini alır. Takımın adı 1933’te Ankaragücü olur.
1949’da Türkiye şampiyonu olur Ankaragücü.
Köklü Ankaragücü, inişleriyle çıkışlarıyla Türk futbolunun gözde kulübü olmayı sürdürür.
Ankaragücü tarihinin ilk şanssızlığı Türkiye Kupası’nı kazanma başarısı gösterdiği 1981’de Cuntacı Evren tarafından üst kümeye çıkartılmasıdır. Görünürdeki bu yükseliş gerçekte bir kara lekeye eşdeğerdir. O günün koşullarında kulübe düşürülen bu lekeye değil karşı çıkacak, sözünü edecek birilerinin çıkmamış olması anlayışla karşılanabilir.
Bir diğer şanssızlık Gökçeklerin takımın başına geçme isteğiyle yaşanır. Neyse ki, bu girişim federasyonun aldığı kararla boşa çıkartılmıştır.
Geçtiğimiz günlerde takımın başkanının saha ortasında hakem yumruklaması kulüp tarihine eklenen bir başka karanlık sayfa olmuştur.
MKE Ankaragücü’nün yaşadığı bu şanssızlığı Türk futbol ortamına genelleştirmek hiç de abartı olmaz.
Endüstrileşen futbolun özellikle Türkiye’de yanlış yola sapması ve endüstrileşmeyle çok da ilgisi olmayan şekilde güç gösterisi alanına dönüşmesi, bahisle ve başka para hareketleriyle özdeşleşmesi yalnız bu köklü kulübümüzün değil Türk futbolunun önde gelen sorunudur.
Taraftar grupları adı altında oluşturulan toplulukların şiddete yönelimi ve bu durumun kulüp yönetimlerince önlenmek bir yana özendirilmesi hakeme yumruk olayının tam da merkezinde yer alan önemli bir başka ayrıntıdır.
Ankaragücü başkanı aracılığıyla tarihte yerini alan hakem yumruklama olayı sporda şiddet kapsamının yanı sıra şanlı, şerefli ve gururlu bir tarihe düşürülen leke olmasıyla da anlamlıdır.
Türkiye çoğumuzun özlemle beklediği silkinme ve ayağa kalkma günlerine erişirse temizlenmeye ve düzeltilmeye gereksinim duyan sayısız alana futbolu da eklemeyi unutmamak gerekir.
Azim ve Karar, 19.12.2023