ATATÜRK’ÜN ANKARA’YA GELİŞİ
Suay Karaman
Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkınca 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Antlaşması imzalandı. Mondros Antlaşması’nın imzalanması ile başlayan işgal hareketleri, Türk insanını kendini korumaya ve vatanını kurtarmaya yönlendirdi. Anadolu yanıp, yıkılırken, 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunanlılar tarafından İzmir’in işgal edilmesi büyük öfke uyandırdı. Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919 tarihinde Anadolu’ya geçişi ile başlayan direniş hareketi, Amasya Bildirisi, Erzurum ve Sivas Kongreleriyle doruk noktasına ulaştı.
Milli Mücadele’nin başladığı günlerde Ankara, Anadolu’nun ortasında çorak ve bakımsız küçük bir şehir görünümündeydi. Evlerin kalenin etrafında kurulması ve dış dünyaya tek bir demiryolu ile bağlı olması şehre büyük bir güvenlik sağlamaktaydı. Ankara’nın merkezi konumu, stratejik yollar üzerinde bulunması, işgal altında bulunan yerlere olan mesafesi ve özellikle 20. Kolordu’nun şehirde bulunması Mustafa Kemal Paşa’ya göre uygun şartları kendinde toplayan bir noktaydı. Mustafa Kemal Paşa daha Ankara’ya gelmeden Ankara’yı, Ankara halkı ise Mustafa Kemal Paşa’yı benimsemişti. Kendi deyimiyle; “hedefe ve tehlikeye elden geldiğince yakın” olabilirdi. Kurtuluş meşalesinin Anadolu’nun kalbinde, Ankara’da tutuşturulması için karar verilmişti.
Heyet-i Temsiliye, Sivas’tan yola çıktı ve Hacıbektaş üzerinden 27 Aralık 1919 tarihinde Ankara’ya geldi. Ankaralıların “Kızılca Gün” dediği bu tarihi günde, Ankara’nın köylerinden, kasabalarından akıp gelen binlerce atlı ve yaya Ankara halkı ile Seymenler, Büyük Önder’i Dikmen sırtlarında karşıladı. Şaşıran ve duygulanan Ulu Önder’in “Merhaba Efeler! Niye zahmet ettiniz, neden geldiniz?” sorusuna Ulu Önder’in etrafında çember olan Seymenler hep bir ağızdan “Uğrunda ölmeye, millet yolunda kanımızı akıtmaya geldik Paşam! And olsun!” diye cevap verdiler. Bunun üzerine gözleri yaşaran Mustafa Kemal “Varolun Yiğitler!” diyerek şükranlarını bildirdi. Binlerce kişi “yaşa” sesleriyle, alkışlarıyla ortalığı çınlatıyor, davullar, zurnalar çalınıyordu. Kara bulutların dolaştığı ve umutların tükendiği Anadolu, Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde kenetlenerek, ilk kez zafer için büyük umutlarla dolmuştu.
27 Aralık 1919 tarihinden sonra meydana gelen gelişmeler Ankara’nın Milli Mücadele’nin merkezi seçilmesindeki isabeti ortaya koymuştur. Artık Ankara, bir harekâtın bedeni ve büyük bir fikrin sembolüdür.
Mustafa Kemal Paşa, milletin tarihi gidişini değiştirebilecek üstün nitelikleri sayesinde, 300 yıldır dünyayı sömüren ve yöneten emperyalizmi ilk kez yenerek, Ulusal Kurtuluş Savaşı’ndan başarıyla çıkmış, ülkeyi askeri ve siyasi zaferlerle uçurumun kenarından kurtarmıştır. Giriştiği mücadelenin başından sonuna kadar Türk milletinin yüksek özelliklerine güvenmiş, kazanılan her türlü zaferin milletin eseri olduğunu söylemiştir. Her türlü olanaksızlığa karşın inandığı fikri, “Ya istiklal, ya ölüm” parolasıyla Milli Mücadeleye çevirmiş, arkasından yepyeni kimlikte çağdaş bir millet ve devlet yaratmıştır. Bir ulusun baştan yaratıldığı, devrimlerle geçen zor ama umutlu ve mutlu yıllar çağdaşlaşma yolunda büyük atılımların oluşmasını sağlamıştır. Atatürk, milletine olan inancı, güveni ve haklı kıvancının karşılığında “mutluyum, çünkü başardım” sözü ile tarihe geçmiştir.
Bugün geldiğimiz ortamı eşsiz önderimiz Mustafa Kemal Atatürk 20 Ekim 1927 tarihinde, cumhuriyeti Türk Gençliğine emanet ederken anlatmıştı: “Bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, aymazlık, sapkınlık ve üstelik hainlik içinde bulunabilirler. Dahası, yönetim başında bulunan böyleleri, kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan dış düşmanların siyasal amaçlarıyla birleştirebilirler.”
Emperyalizmi tanımadan bu topraklarda yaşamak mümkün değildir. Bugün, cumhuriyetimizin ilanından 99 yıl sonra, ülkemizde genel durum ve görünüm çok parlak değildir. Ancak içinde Atatürk sevgisi taşıyanlar ile Atatürk’ün gençleri için umutsuzluğa yer yoktur. Atatürk’ün ilkelerini özümseyerek, bilinçli ve kararlı bir şekilde tüm yurtseverlerin örgütlenerek yapacağı haklı ve demokratik bir mücadele ile umuda ve aydınlığa doğru yeniden yol alınacaktır. Eşsiz kahraman, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, tarihimizde ve kalbimizde sonsuza kadar yaşayacaktır: Vatan size minnettardır..
Azim ve Karar, 27 Aralık 2022.