TENEKE UYGARLIĞI

TENEKE UYGARLIĞI
5 Ağustos 2022 23:09
650
A+
A-

Ceyhun Balcı

Yazının başlığını rahmetli Raif Ertem’den ödünç aldım. Cumhuriyet’in son sayfasında Rasgele köşesinde yazardı. Avcıydı. Avcılık bahaneydi. Doğa-insan ilişkileri üzerine yazardı daha çok.

Bundan en az çeyrek yüzyıl önce yazmıştı teneke uygarlığını. O yıllarda toplumun alt katmanlarının düşlerini süslemekteydi otomobil sahibi olmak. O kesimin tümü otomobil sahibi olamasa da otomobile kavuşanların sayısı azımsanamaz.

Krizle sarmalandığımız şu günlerde hükümet Türkiye’deki otomobil sahipliği patlamasını övünç konusu yaptı. Haksız sayılmazlar. AKP iktidara geldiğinde bin kişiye düşen otomobil sayısı 69 iken, 2020’de 157’ye tırmandı. Yüzde 128’lik artış otomobil sahipliğini gelişmişlik ölçütü sayanlar içi görkemli görünebilir. AKP iktidarının başında Türkiye yollarında 8.5 milyon motorlu taşıt varken bu sayı 2022’de 26 milyona tırmandı.

Bu arada, bu sayının Avrupa ile karşılaştırıldığında oldukça gerilerde kaldığı da gerçek. Bu alanda Avrupa birinciliği İzlanda’ya ait. Bin kişiye 731 otomobil düşüyor birkaç binlik kuzey ülkesinde onu izleyen Lüksemburg ve İtalya’da bin kişiye sırasıyla 682 ve 660 otomobil düştüğü görülüyor.

Avrupa’nın görece az gelişmiş ülkeleri olan Kosova, Makedonya, Arnavutluk ve Karadağ bile bu bakımdan Türkiye’nin oldukça önünde gözüküyor.

İktidarın övünç kaynağı otomobillenmeye başka açıdan bakılırsa gerçeğe biraz daha yaklaşılabilir. Türkiye’de her 3 kişiden birisinin otomobil sahibi olma olasılığı yoktur. Bu oran, Avrupa’da ortalama % 3 olarak saptanıyor.

Yazının sonuna eklediğim kaynakta otomobil sahibi olma oranıyla gelişmişlik arasında ilişki kurulmuş.

Başka pek çok nesne gibi otomobil çağının sonunun geldiğini düşünenlerdenim.

Tam burada Kolombiya’nın çiçeği burnunda başkanı Gustavo Petro’nun sözünü anımsamakta yarar var :

“Uygarlık alt katmanlar otomobil sahibi olduğunda değil varsıllar otomobilden vazgeçmeye başladığında gerçekleşecek.”

Bir başka kaynakta rastladım. Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz sigorta primlerini de etkilemiş. Otomobillerin kasko sigorta primleri beş basamaklı sayılara tırmanmış. Her ne kadar kasko yaptırmak zorunlu değilse de trafik sigortası için aynı şeyi söylemek olanaksız. Benzer tırmanış orada da gerçekleşirse otomobil sahipliğinin yükü iyice artacaktır.

Diğer yandan, Avrupa’da bin kişiye düşen otomobil sayısında en geride olsak da trafik karmaşası ve otomobil park etmede hatırı sayılır bir karmaşa içinde olduğumuz tartışmasızdır.

Bir başka sorun, karayolu lobisinin Türkiye’de son derece güçlü oluşudur. Bu güç, uzun yıllar boyunca lastik tekerlekli kara taşıtlarıyla yolcu ve  yük taşıma eğilimini öne çıkarttı. Ülkemizdeki motorlu taşıt patlamasını bu yönüyle de akılda tutmakta yarar olduğu kesindir.

Ekonomik büyümeye de önemli katkısı olduğu için hükümetlerin de Türkiye’de motorlu taşıt edinimi konusunda özendirici oldukları görüldü uzun yıllar boyunca. Dövizdeki tırmanış özendiriciliğin önündeki engel olarak karşımıza çıktı son aylarda.

Yükseliş çağı sonlanan otomobil konusunda son sözü Türkiye’nin otomobil üretme tutkusu üzerine söylemiş olalım. Tanımladığımız tabloda otomobil üretmenin akılcılığı sorgulanmalı.

İnsanlığın ve elbette ülkemizin “teneke uygarlığıyla” imtihanı yakından izlenmeli.

Otomobil çokluğu, uzak olmayan gelecekte gelişmişlik değil az gelişmişlik ölçütü olursa  hiç kimse şaşırmamalı.

Bu gelişmeyi çeyrek yüzyıl önce görerek kalem oynatmış olan Raif Ertem’i saygıyla anarak…

Azim ve Karar, 07.08.2022

https://tr.euronews.com/2022/08/05/avrupada-kisi-basina-kac-arac-dusuyor-turkiyede-durum-ne?utm_source=newsletter&utm_medium=tr&utm_content=avrupada-kisi-basina-kac-arac-dusuyor-turkiyede-durum-ne&_ope=eyJndWlkIjoiNTg5ZDAyZTRkMDU2MTQ3ZWVkZGE5OTY0MjI4NmMwMGEifQ%3D%3D

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.