OSMANLI TUTKUSU
Ceyhun Balcı
İktidarımızın Osmanlı tutkusu bilinmez değil. Hemen her ortamda dışa vurulan ve hatta dayatılan bir tutku bu.
26 Ağustos Anadolu kapılarını Türklere açan gün. Ama, aynı zamanda yaklaşık 900 yıl sonra o kapıların Türklere kapanmasının önüne geçildiği gündür. Daha yakın tarihte olması, yok olmaya son vermesi bakımından çok daha önemlidir. Mustafa Kemal Paşa’nın Büyük Taarruz’u başlatmak için bu günü özellikle seçtiği de söylenir.
İktidarımızın buna karşın 26 Ağustos’u Alpaslan üzerinden yüceltmesini, bilinçaltına yerleşmiş olan Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığıyla açıklayabiliriz.
Bugün, Çeşme’de bir etkinliğe tanık olduk.
Çeşme 16 Eylül Meydanı’nı süsleyen heykelden söz etmek kaçınılmaz.
Çeşme’yi Yunan işgalinden kurtaran Türk askerine enginar çiçeği sunan genç kız betimlenir bu yapıtta.
Tam da bu heykelin yanı başında bugün öğle saatlerinde mehter takımı bulunduğunu gördük. Çeşme’de mehter takımı olmadığı için başka bir yerden taşınmış olmalılar.
İlk görüşümüzde “Ceddin deden, neslin baban” demekteydiler. Çoğunluğu yabancılardan oluşan küçük bir izleyici grubu vardı. Özellikle, yabancılar için ilgi çekici olduğu kuşkusuzdu gösterinin.
Yaklaşık 1 saat sonra aynı yerden geçtiğimizde mehter dinletisinin sürdüğünü gördük. Bu denli uzun süre orada bulunmaları gerçekten ilgi çekici geldi bize.
Çaldıkları ezgiye kulak kabarttık.
“Zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman…” ezgisiyle ilgi odağı olmayı sürdürmekteydiler. Bir saat önce orada bulunmayan bir ikram aracı da dikkatimizden kaçmadı. Tavuklu pilav ve lokma servisi ilgiyi artırma amaçlıydı besbelli.
“Zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman” sözleriyle bilinen sözde türkünün Türkçe sözlü olsa da dört dörtlük yapay olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı? Türk askerini bizi hiç ilgilendirmeyen Kore’deki çatışmada kişi başına 23 sente pazarlayan mandacılar için sırada ülkeyi pazarlamak vardı. O pazarlamanın söze ve müziğe bürünmüş haliydi sözde türkü.
Amerikan üretimi pis kokulu ama ücretsiz un ve yağın, petrol ürünü naylonun tüketilmesi amaçlı kurgu bir ezgi olduğu kuşkusuzdur. Yakın tarihimizin utanç sayfalarından birisini oluşturmuştur.
Mehter takımını Çeşme 16 Eylül Meydanı’na getiren anlayışın Cumhuriyet’e savaş açan, onu yıkmak için gün sayan gücün simgesi olduğunu belirtmeye bilmem gerek var mı?
Amaç, Alpaslan’ın 26 Ağustos’unu Mustafa Kemal Paşa’nın 26 Ağustos’u önüne koymaksa bir saçmalık var. Selçuklu başarısını mehter takımıyla kutlamak olsa olsa Osmanlıcı iktidarımızın kültürel yoksulluğunu gösterir. Eldeki tek değer mehterdir belli ki.
Yoksulluğun böylesi öfkelenmeyi değil acımayı gerektirir. Zavallı İslâmcılarımız, zavallı (sözde) Osmanlıcılarımız!
Yoksunluğunuzu Çeşme’de görmek ilginçti.
Birkaç söz de mehter takımının seçtiği ezgi(ler) için gelsin.
Her fırsatta sahte yerli ve millicilik yapan iktidarın simgesi mehter takımının burada da baltayı taşa vurduğunu gördük. Yerli ve millici iktidarımız ezgi seçimiyle Amerikancı yüzünü yansıtmaktaydı oysa.
Meydandan uzaklaşırken mehter takımının oyun havalarına geçiş yaptığını işittik. Bu havaları işitenlerin kendilerini alamayıp oynamaya başladıklarını kestirmek hiç de güç değil.
İzmir’in Çeşme ilçesinde ilgi odağı olmanın yolunu buldukları için kendilerini kutlayarak…
Azim ve Karar, 27.08.2022.