İFTAR SOFRASI
Ceyhun Balcı
Görseldeki sofra düşündürdü beni.
Çağrıştırdı da!
Dileyen dilediğiyle iftar sofrasında bir araya gelir. Hatta, bu sofraların toplumsal yaşamımızda önemli yeri olduğu, çoğunlukla da olumlu yönde etkiye sahip olduğu da kuşkusuzdur.
Ancak, devletin doruğundaki kimsenin yüksek yargı organlarının doruğundakilerle böylesi bir görüntü vermesi ister istemez akla başka şeyler getirir. Eğip bükmeden söyleyeyim.
Akla gelen başka şeyler yargının baştan aşağı buyruk altında oluşudur.
Tek kişilik rejimde kuvvetler ayrılığının eskide kaldığı açıktır. Bu görselin bilinçaltımıza işlediği ayrıntı KUVVETLER BİRLİĞİ’dir. Ulusal Egemenlik bayramının ertesinde dinselleşmenin ışık hızıyla ilerlediği ülkemizde dinsel bir ortamın bu amaçla kullanılmakta oluşu ayrıca üzerinde düşünmeyi gerektiren durumdur.
Bu görselin çağrıştırdığına gelince!
Yaklaşık 10 yıl önceye, Ergenekon kurgusunun sınır tanımazca yol aldığı günlere uzanalım!
Ergenekon iddianamesi kabul edilmişti.
Davanın yargıcı, savcısı, polisi yine bir iftar sofrasında bir araya gelmişti. Kendilerince başarılarını kutlamaktaydılar.
İftar sofrası doğru yerde olumluluğa hizmet ederken, kötüye kullanıldığı yerde olumsuzluğa hizmete eder.
On yıl önce, on yıl sonra!
Az sayıdaki fark yerde, zamanda, görsele konu olan kişilerde.
Yargıyı buyruk altına alma, yargıyı kötü amaçlara alet etme, yargıyı baskı aracına dönüştürme.
Sorun tam da burada…
Azim ve Karar, 27.04.2022