BU SEFER SUÇ ORTAĞI OLMAYIN!
-Mondros Mütarekesi üzerine, İngilizler İstanbul’a ayak basınca, Türkiye’de amansız bir “insan avı” başlatıldı. İngiliz polisi, bazı yerli hafiyeler, muhbirleri el ele verdiler. Birçok kimse sorgusuz sualsiz yakalandı. Bunların çoğu “Bekirağa Bölüğü” denen uğursuz cezaevine tıkıldı. Bir süre sonra tutuklananların bir bölümü İngilizler tarafından Malta Adası’na sürüldü. 1919–1920 yıllarında tutuklamalar, sürgüne yollamalar devam etti. Toplam 147 Türk, Malta’ya gönderildi. Sürülenlerin birçoğu Türkiye’nin ileri gelenleriydi. İçlerinde sadrazamlık, meclis başkanlığı, şeyhülislamlık, nazırlık, mebusluk yapmış devlet adamları vardı. Genelkurmay başkanı, harbiye nazırı, ordu kumandanları gibi büyük paşalar da sürgünler arasındaydı. Tanınmış profesörler, yazarlar, düşünürler, gazeteciler, valiler aynı sürgün kampında çile doldurdular. Kısacası, asker- sivil, Türkiye’nin kalburüstü kişileri sürüldü. Bu seçkin kadro, kendi milletinin Kurtuluş Savaşı’nı uzaktan seyretmek zorunda bırakıldı. Mustafa Kemal Paşa, Kâzım Karabekir Paşa, İsmet Bey (İnönü) gibi Kurtuluş Savaşı’nın önderleri de kara listeye alındı, yakalanıp sürülmek istendi ama yakalanmadılar. (Bilal N. Şimşir) https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/Malta_S%C3%BCrg%C3%BCnleri
Dün İngiliz, bugün Amerika… Dün Damat Ferit, Vahdettin… Bugün sarayı karşılığında bütün Osmanlı topraklarını veren hain Vahdettin’den kahraman çıkarmaya çalışan fikri varisler… Malta sürgünlerine gönderilenler nasıl benzemezlerden toplandı ise, Ergenekon ve türevi kumpas mağdurları da benzer olmayanlardı. Dün Mahkeme Başkanı Nemrut Mustafa Paşa, bugün Savcı Öz ve türevleri..
Dün Nemrut Mustafa Paşa mahkemelerinin İngilizlere yaranmak için Malta’ya sürgüne gönderdiği Diyarbakır Valisi Reşit Bey’in intiharı, bugün Savcı Özlerin ABD’ye yaranmak için linç ettirdikleri Yarbay Ali Tatar’ların onur intiharları…
***
DÜN;
10 Nisan 1919’da Boğazlıyan Kaymakamı Milli Şehit Kemal Bey İngiliz ve Fransız askerlerinin gözetiminde idam edildi. İstanbul işgal edilmiş, Mahkeme Başkanı Hayret Bey Kemal Bey’in suçsuz olduğuna karar verir. Kararı beğenmeyenler tıpkı bugün olduğu gibi Hayret Bey’in yerine Nemrut Mustafa Paşa’yı geçirir. Nemrut Mustafa Paşa yalancı şahitlerin(bugünün PKK’lı gizli tanıkları) tanıklığı, Vahdettin’in onayı, Damat Ferit Paşa’nın müdahalesi ile Kemal Bey’in idam kararını verir. 35 yaşında idam edilen Kemal Bey’in son sözleri: “Beni, ecnebilere yaranmak için asıyorlar. Buna adalet diyorlarsa, kahrolsun böyle adalet! Çocuklarımı milletimin uğrunda yetim bırakıyorum. Allah, vatan ve millete zeval vermesin, amin.”
Kemal Bey’in cenazesi ertesi gün onbinlerce kişinin katıldığı bir merasimle Kuşdili mezarlığına defnedildi. Darağacından, düşman elinden alamazsan, ancak cenazesinde ağlayarak vicdanını rahatlatırsın. Tıpkı bizlerin Kuddisi Okkır, Ali Tatar, Abdülkerim Kırcı, Kozinoğlu ve diğerlerine ağladığımız gibi…
Ankara Meclisi Kemal Bey’i 14 Ekim 1922’de “milli şehit” ilan etti. Kemal Bey’in geride bıraktığı eşi ve iki kızına vatani hizmet aylığı bağlandı.
***
Bugün;
Yasal haklarını kullanarak, TSK’de resmi araç ile tekkeye giden cübbeli general ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile ilgili yapılan açıklama nedeniyle 104 amiral hakkında soruşturma başlatıldı. 10 amiral hakkında gözaltı kararı çıktı. Gözaltılar Ergenekon ve türevi kumpaslarda olduğu gibi gene sabahın köründe yapıldı. İmajları alınmadan bilgisayarlar toplandı. Kaçma ihtimali olmayan amiraller yedi gündür gözaltında. Gözaltında tutulan amirallerden Ali Sadi Ünal kanser hastasıdır.
Bu demektir ki, Ergenekon ve türevi kumpaslar sadece FETÖ ve CİA değil, AKP ortak yapımıdır. Amirallere yapılan düşman hukuku yaklaşımı AKP’yi bir defa daha açığa düşürdü. Yöntem aynı, basın ayağı aynı, siyasi söylem aynı….
ABD Montrö Boğazlar Sözleşmesini bir şekilde delmek istiyor. Karadeniz’e savaş gemilerini sokup, Rusya’yı güneyden, Türkiye’yi Kuzeyden çevirecek. Montrö Sözleşmesinin korunması Türkiye için hayati durumdur. Emekli amiraller Montrö Boğazlar Sözleşmesinin ABD’nin baskısı ile kaldırılma ihtimalini yüksek bulmuş olmalılar ki, susmak yerine vatandaşlık görevlerini yaparak milleti uyarmak istemişler ama satışa gelmişler. Ne acıdır ki, silah arkadaşlarını satışa getiren kişi gene içlerinden. Fetö’cü, iftiracı bir gazeteci ve AKP’li bir bakana gönderilmiş. Yani, kumpasın yolu gene AKP’ye çıkıyor. Ordu üzerinde yapmayı planladıkları bir operasyon için Amirallerin açıklamasını kullanmayı düşünüyor olabilirler. Deniz Kuvvetleri Karadeniz’de en kuvvetli olduğu dönem F-CİA, AKP’nin ortak operasyonuyla tarumar edildi. Bu durumu Ruslar;
“Türk Ordusu Karadeniz’in sahibi gibiydi. Şimdi esamesi bile okunmuyor” diye açıklama yaptı. Ne kadar acı değil mi?
Gene Orduya operasyon isteniyor olmalı. Karadeniz’e çıkmak isteyen ABD’nin operasyon isteği… ABD’nin mal varlığı tehdidi ülkemizin bir numaralı güvenlik tehdidi haline geldi. ABD-Rusya-malvarlığı arasına sıkışmış bir Türkiye… Bu rezilliği bu ülkeye yakıştırıyor musun Ey Türk Milleti… Vatan namustur! Senin namus anlayışına ne oldu?
Mütareke basını ve Ali Kemaller güncellendi. Yağmadan pay kapma yarışına girenler, Soros’tan çöplenenler gazeteci kılığında ülkeyi pazarlıyor. Amiralleri kudurmuş it gibi linç ediyorlar.
Amiraller AKP ve yandaşları tarafından neden linç ediliyor?
Montrö ve Boğazlar Sözleşmesini Kanal İstanbul üzerinden boşa çıkartma planları varsa… Bu plan hayata geçirildiğinde bir direnişle kar-şı-laş-ma-mak için! Amiraller üzerinden millete gözdağı veriyorlar. Korku salıyorlar. Gözaltı kararları ve siyasi linçin asıl hedefi Türk Milletidir. İtiraz edersen bu amirallerden bin beter olursun diyorlar. Amiraller linç edilirken, asıl parmak bizlere sallanıyor. Ankara Cumhuriyet Baş Savcısı, Ege Adalarını Yunanistan’a peşkeş çekerek ülkemizi Batı’dan bölen sorumlulara dava açamıyor. Emekli Albay Ümit Yalım bu işgal durumu için şöyle bir açıklıyor:
“Anılan liderlerin, TCK 302 ve 309’da tanımlanan suçlar ile birlikte TCK 316’da tanımlanan, “Suç İşlemek İçin Anlaşma” suçunu işledikleri açıkça görülmektedir. TCK 309’da tanımlanan suçun da darbe suçu olduğunu hatırlatalım. Bizzat darbe suçu işleyenlerin, Türkiye’nin egemenlik haklarına sahip çıkan 104 Amirali darbecilikle suçlaması akla ziyan bir durumdur.”
Asıl suçluların suçsuzları yargılattığı karanlık bir tünele girdi ülkemiz.. O tünelde bir mum bile yakmaya cesaret edemeyen korkaklar sürüsü, pasif suç ortaklığı yapıyor…
Ordu üzerinden ABD+İngiltere ve İsrail’in Türk Milleti’ne operasyon üzerine operasyon yapmasına daha ne kadar seyirci kalacağız? Bu örtülü işgali daha ne kadar görmezden geleceğiz_
“İki tür zalim vardır, biri zulüm yapar, diğeri zulme rıza gösterir. Hz. Ali”
Zalimlerden olmaya devam edecek miyiz?
Azim ve Karar, 12.04.2021