ŞİŞİRİLEN BALONLAR…

ŞİŞİRİLEN BALONLAR…
26 Ekim 2023 01:47
1.504
A+
A-

Zahide Uçar

Bazı insanları ya medya, ya da halk şişirir. Şişirilen kişiler, boğaya benzemeye çalışan kurbağaya benzer ama fizik kanunlarını yok sayarsanız, o kurbağa sonunda patlar. Çünkü o kapasite o kadar büyümeye yeterli değildir.

Cumhuriyet döneminde basın ve televizyonlar hiçbir zaman halkın yüreğiyle bütünleşmedi fakat 20 yıldır düştüğü sefil duruma da hiç düşmedi. Gazeteci olmayan tüccar gaz tenekeleri, kiralık yorumcular, Osman Başıbüyük komutanın tanımıyla, ‘vatansız paranın aparatı’ görevliler… Biz bu tablonun bir benzerini Osmanlının yıkılma sürecinde görüyoruz. Şimdi bir Ali Kemal, bin Ali Kemal oldu. Basın fahişeliği geçer akçe oldu. Bu rezil ortamda daha ilkeli, daha milli görünümlü bazı isimler adeta kutsanarak şişirildi. Bu şişirilen isimlerin garip bağlantıları ortaya döküldükçe insanlar; ‘sende mi?’ demeye başladı. TBB Başkanı iken Metin Feyzioğlu’nu sevenler grubu kuruldu. Feyzioğlu hakkında uyarıcı bir yazı yazdığımda sevenleri saldırdı. Okumak isteyene yazının linki:

https://www.guncelmeydan.com/pano/beyaz-atli-tbb-kanatli-prens-zahide-ucar-t36427.html

Feyzioğlu görevi gereği (!) sevenlerini satınca hepsi ortadan kayboldu. Şimdi de Ümit Kocasakal’ın Adnan Hoca diye bilinen çete liderinin bir müridinin avukatı olduğu ortaya çıktı. Kocasakal CHP’nin liderliğine soyunmuştu.

Bugün bir ismi daha ifşa edeceğim. Kim mi? Çok milli bir hanımefendiyi (!)…

Banu AVAR…

Banu Avar ismini TRT’de hazırladığı Sınırlar Arasında programıyla duyurdu. Hakkını verelim, TRT imkânlarıyla olsa da, kaliteli programlardı. 20 Mayıs 2008 tarihinde TRT’deki işine “dış baskıyla” son verildiğinde milli kesim Avar’a sahip çıktı. Ben de bu kesim arasında idim.  Sonra kendisi ile tanıştık. Ülkemizin düştüğü karanlık süreçte, bir şey yapmak lazım diyerek ‘Milli İrade Bildirisini’ kurduk. Biz birkaç isim aktif olarak bir şeyler yapmak lazım dediğimizde Avar sürekli engelliyordu. Ergenekon ve türevi kumpaslarda sessiz kaldı. Üstelik Sevgi Erenerol gibi isimleri yakınen tanıyordu. Kıbrıs kahramanı rahmetli Muzaffer Tekin esir evinde kansere yakalandı. Hastanede yatıyordu. Avar’a ‘Milli İrade Bildirisi’ temsilcileri olarak rahmetliyi ziyaret edelim dediğimizde, Tekin hakkında yapılan bir iftirayı konu ederek ziyareti engelledi. Oysa o iftiradan mahkemede aklanmıştı. Bizim ülkemiz insanları gariptir. Ergenekon ve türevi davaların mağdurlarının bir kısmı çıktıktan sonra Avar ile pek samimi oldu. Oysa bu kumpasları başından beri kumpas, F-CİA yargısı yorumuyla yazan çok az yazar vardı. Biri de bendim.

Türk halkının bir kısmı, ülkemizin sürüklendiği bu karanlık süreçte Avar’dan kurtarıcı bir lider çıkarmaya çalıştı. Avar’ı tanıdıkça, asla risk almadığını ve alamayacağını gördüm. Üstelik birçok kişinin emek verdiği ‘Milli İrade Bildirisi’ grubunu pasif bir halde tutma gibi bir misyon (görev) edindiğini anladım. Avar en yakın arkadaşlarının bile arkasından konuşuyordu. Böyle bir kişilik yapısına psikologlar tanı koyabilir ama kendinden başka herkesi karalama eğilimi bana Eleanor Roosevelt’in söylediği bir sözü hatırlatır:  “büyük beyinler fikirleri tartışır, orta halliler olayları, küçük beyinler ise insanları tartışır”.

Ya da,” uzayan gölgeler ışık yaklaştıkça küçülür”…. Benim için de öyle oldu.

Benim film Banu Avar, Yalova’da bir söyleşiye geldiği zaman koptu. O zaman Yalova’da oturuyordum.

AKP Genel Başkanının beşli gözdesinden biri olan Cengiz’in Türk Milleti’nin anasına sövdüğü telefon konuşması ortalığa saçılmıştı. Ben Cengiz hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmasını sayfamdan önermiştim. Avar’ın Yalova’da bir söyleşisi vardı ve benim suç duyurusu önerimin üzerine atladı ve ‘biz de suç duyurusunda bulunalım’ dedi. Ben kendisi adına, Yalova Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusu dilekçesi hazırladım. Avar söyleşisine gelen Yalovalılara konuyu anlatarak, dilekçeye imza istedi. Birçok insan Avar’ın imzaladığı suç duyurusu dilekçesinin altına adını ve TC Numarasını yazarak imza verdi. Sonra ne mi oldu? Avar giderken o dilekçeyi önüme atarak, ‘ben bunlarla uğraşamam, sen ilgilen’ dedi. Ben Avar’ın imzaladığı bir dilekçeyi hangi sıfatla Başsavcılığa vereceğim? Ya kendisi verecek, ya da avukatı. Ben avukatı değilim ki… Avar bunu bilmez mi? Bal gibi bilir. Zaten o dilekçe ne oldu diye de sormadı. Olmayacağını o da biliyordu. O dilekçe hala elimde. Avar risk almaz. Sahaya oynadı. O’na inanan insanları kandırdı ve gitti. İşte o birilerinin çok güvendiği Banu Avar budur.

Herkesi şununla konuştu, bununla çalıştı diye karalayan Avar’ın 32. Gün Programında Mehmet Ali Birand ile çalıştığını öğreniyoruz. Hani, Karen FOGG’un “Türk Tarihinin hakkından nasıl geleceğiz şekerim?” dediği Birand ile… Emperyalist ülke temsilcilerinin söylediği; “Türkiye, yönetimi Türklere bırakılamayacak kadar değerli bir ülkedir” sözüne sahip çıkan M. Ali Birand ile… TRT’yi dolandırdığı için hapis cezası alan Birand ile…

Hakkını teslim edelim. Eren Erdem’i siyasete kazandıran da Avar diyebiliriz… Birçok milli ismin arkasından konuşan Avar, Eren Erdem’i Türk Milletinin tanımasına vesile olmuştur. Avar sayesinde Ulusal Kanalda programlar yaptı. Kılıçdaroğlu böyle bir ismi kendilerine kazandırdığı için Avar’a teşekkür etmeli değil mi (!)?

Eren Erdem Taksim’de “evsizlere ev” eylemine katılmıştı. Birlikte hareket ettiği kuruluşları yazayım, kişi hakkında kararı siz verin;

“Emek ve Adalet, Kalplere Sevinç Bırakanlar İnsiyatifi, Mazlum-Der, İHH, Şefkat-Der, Özgür Açılım Platformu, Mavera Gençlik Hareketi…(!)”

***       ***

Biz ‘Milli İrade Bildirisi’ üzerinden devam edelim;

Grupta Avar ile Ömür Kurt kapıştı. İkisi de birbirine çok ağır sözler söyledi (bu sözler şimdilik bende kalsın). Ömür Kurt gruptan ayrıldı; hatta bana, “siz de ayrılın” dedi. Kavga büyüdü. Ortamı görünce ben gruptan ayrılmaya karar verdim. Avar’ın Bursa’da söyleşisi vardı. Ben o ara Bursa’da bir kursa gidiyordum. Söyleşiye gittim. Söyleşiyi organize edenler Banu Avar, ben, Cem Yağcıoğlu ve Sedat Şenermen’i yemeğe götürdüler. Orada ben kendisine gruptan ayrılacağımı açıkça söyledim. Yemekteki kişiler de şahittir. Sayfamdan da Mili İrade Bildirisi Grubundan görüş ayrılığı nedeniyle ayrıldığımı duyurdum. Cem Yağcıoğlu ve ben ayrılınca Avar Çağdaş Bayraktar’ın isim vermeden “safralar gitti”  diye yazdığı bir yazısını Milli İrade Bildirisi sayfasında yayınlattı. Cevap vermeye değer bulmadığımız için muhatap olmadık ama bizden sonra ortada ‘Milli İrade Bildirisi’ diye bir oluşum kalmadı. Ve biz o zaman şu soruyu birbirimize sorduk: “Bunlar milli kesimi kontrol altında tutup, enerjilerini soğutmak için mi var?” Bu sorunun net cevabı yok ama soru işareti de ortada duruyor.  

Geçen yıl bir resim ile irkildim. Banu Avar ve eşi, Ömür Kurt, Kurt’un kız arkadaşı sarmaş dolaş, birbirlerine iltifat cümleleriyle paylaşım yapmışlar. Paylaşımı görünce altına bir yorum yazdım. Yorumda; “sizi kutluyorum. Hatta ikiyüzlülüğünüzü ayakta alkışlıyorum. Birbirinize demediğinizi bırakmadınız. İnsanları birbirine düşürüp Milli İrade Bildirisi grubunu dağıttınız.”  Tabii ki yorum silindi. Beni engellediler.

Posta kutuma bir fotoğraf düştü. Aytunç Altındal ve Banu Avar bir masada oturuyorlar. Çok samimi oldukları belli. Bu Banu Avar kumral. İkisinin de gençlik yılları… İlginç ilişkiler…

Birkaç gün öce bazı gruplarda Banu Avar’ın Cem Gürdeniz ile program yapacağı, programa bekleriz paylaşımını gördüm. Bir yorum yazdım. Yorumda; “birbirinize çok yakışmışsınız. Güleyim mi, ağlayayım mı bilemedim” yazdım. Tabii ki gene engellendim.

Ülkemizde ve çevremizde onca sorun varken konu bu mu diyebilirsiniz. Tam da konu budur. Bu karmaşık sürece yorum yapanları tanıyarak dinleyin! Bir ismin arkasına takılmadan önce iyi araştırın. Bir soru işaretiniz olsun. Kimseye kayıtsız bir şekilde güvenip zamanınızı ve enerjinizi kullandırmayın.

Cem Gürdeniz ne alaka diyebilirsiniz. Merak eden 2019 yılında emekli Kurmay Albay Ümit Yalım ile yaptığım röportajı bu linkten okuyabilir.

Sağlıkla kalın. Hep uyanık kalın.

Azim ve Karar, 25 Ekim 2023

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.