MUZUN ÖYKÜSÜ
Ceyhun Balcı
Gıda ederlerinin neredeyse günlük değiştiği bugünlerde bir şey dikkat çekici geldi bana.
“Yerli muz”
Un, yağ, şeker ve aklınıza gelebilecek pek çok besinin ederi katlanırken yerli muz deyim yerindeyse olduğu yere çakıldı. Çok yerde 10 TL’nin altında ederle edinmeniz olası. Buna karşılık dışalım muzun 20 lirayı aştığını anımsatmış olayım.
Kimi marketlerde yerli muzun 8 liraya satıldığını gözlerimle gördüm.
Tropik meyve olarak bilinen muz üretiminde Türkiye’nin de, hiç olmazsa kendine yetme kapsamında var olduğunu görmek olumlu bir durum gibi görünebilir.
Elma, armut ve benzeri birçok meyvenin yerli muzdan pahalı olduğu günümüzde muz bağlamında bir “bolluk” olduğundan söz edilebilir.
Araştırma gereği duydum.
Bu yazı çıkmış oldu ortaya.
Tablodan anlaşılacağı gibi muz üretim alanı son 5 yılda 2 kat artarken, üretilen muzun niceliğindeki artış 3.5 kat olmuş. Her ne kadar Türkiye’nin muz üretimine uygun iklime sahip bölgeleri bulunsa da, son 5 yıldaki muz üretimi örtü altı (sera) muz yetiştiriciliğine yönelmiş. Her ne kadar iklimimiz uygun olsa da riskler de eksik değil. Don olasılığı en uygun yerler için bile hemen her zaman söz konusu.
Elbette desteklenmiş ve özendirilmiş son 5 yılda muz yetiştiriciliği.
Kaynaklarda belirtildiğine göre muz yetiştiriciliğinin insan gücü gereksinimi ve dolayısı ile de maliyeti son derece düşükmüş. Muza yönelişin önemli etkenlerinden birisi olsa gerek bu durum.
Bu haliyle muz yetiştiriciliğinin çekim merkezine dönüştüğü söylenebilir. Bu noktada planlamanın önemi anımsanmalıdır. Son yıllarda tarım ve hayvancılığı unutan, hatta çökerten yönetsel iklimde “planlama” demek “pilavlama” demeye denk düşecek bir dilektir. Bu yöneliş şimdiki hızla sürerse ülkemiz patates ve soğan üreticilerinin sıkça başına gelen durum muz yetiştiricilerinin kapısını da çalabilir.
Pek çok tarım ve hayvancılık ürününde hızla dışa bağımlı duruma gelen Türkiye’nin muz konusundaki sıçraması ilgi çekicidir. Çok daha temel gereksinim konumundaki tarım ve hayvancılık ürününde destekleme ve özendirmeden uzak duran tarım yetkililerinin muza yaklaşımı ilginç olduğu kadar doğruluğu tartışmalı bir seçim olsa gerektir. Geçenlerde basında yer alan bir haberde Türkiye’nin tahıl dışalımının Çin’i bile geçtiği bilgisine rastlamıştım. Muzsuz da yaşanır ama tahılın olmadığı ya da kıt olduğu ortamda olmayı çoğu insan haklı olarak düşünmek bile istemez.
Muz örneği destek ve özendirme olduğunda tarımın ve hayvancılığın ayağa kaldırılabileceğini düşündürmesi bakımından önemlidir. Ancak, sektördeki pek çok ürünün muz kadar insan kaynağından bağımsız yetiştirilemeyeceği gerçeği de akıldan çıkartılmamalıdır.
Muza ilişkin bir olumsuzluktan söz etmemek olmaz. Muz çok su tüketen bir ürün. Ülkemizde muz tarımı açık alanda yapılmadığına ve tropik ülkelere göre birim alan düşen yağış çok olmadığına göre sulama insan eliyle yapılmaktadır. Su kaynakları çok da varsıl olmayan Türkiye’nin su dostu olmayan muz üretimini gözden geçirmesi kaçınılmazdır.
Muz eksik olsun denebilir sonuç olarak. Muza verilen destek ve özendirmeyi görünce insanın darısı tahılın ve diğer temel besinlerin başına diyesi geliyor.
Besin ederlerinin roket gibi fırladığı bugünlerde muzun bu durumdan bağışık olması da bir başka ilginç durum olsa gerek.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/serada-muz-uretimi-5-yilda-35-kat-artti/617685
Azim ve Karar, 19.12.2021