BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE IRKÇI SAYIKLAMALAR

BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE IRKÇI SAYIKLAMALAR
18 Ağustos 2023 13:32
127
A+
A-

Ceyhun Balcı

Yazının başlığındaki beyaz zambaklar ülkesinin yerine Avrupa ya da dünyadaki başka pek çok ülke konsa yanlış olmaz.

Beyaz zambaklar ülkesi ya da bilinen adıyla Finlandiya’nın ırkçı seslere kaynaklık etmesi şaşırtıcıdır.

Tarihi boyunca devlet olamamış, İsveç’le Rusya arasında sıkışıp kalmış, bağımsızlığı 100 yaşını henüz geçmiş Finlandiya tüm bu olumsuzluklara eşi benzeri zor bulunur bir gelişmişlikle karşılık vermiş. Beyaz zambaklar ülkesi yarattığı mucizeye eşdeğer başarıyla dünyanın hemen her köşesinden ilgi görmüş, övgü almış.

Finlandiya tüm bu başarıya ikinci dünya savaşını izleyen soğuk savaş döneminin kutuplaştırdığı ortamda erişti. Soğuk savaş boyunca koruduğu tarafsızlığını doğu blokunun yıkılması sonrasındaki çeyrek yüzyıl boyunca da sürdürdü.

Kişi başına 50 bin dolara ulaşan geliriyle hayranlık uyandıran bir gönenç düzeyi yakaladı.

Her türlü ölçüt olumluyken ve zor zamanlarda tarafsızlığını koruyabilmişken Finlandiya’nın NATO’ya üye olma isteği şaşkınlığa yol açtı.

Sığınmacı sorunu bizimle karşılaştırılamayacak denli yüzeyseldir bu huzurlu ve gönençli kuzey ülkesinin. Avrupa’daki diğer ülkelere göre bile bu böyledir.

NATO üyeliğine eşlik eden kimi sesler Finlandiya’daki değişimi anlamamıza yardımcı olabilir.

Son seçimlerde ırkçı eğilimiyle de sivrilen Finler Partisi iktidar ortağı oldu. Bu süreçte bu partiden bakan olan iki kişinin ırkçılık içeren sosyal medya iletileri kamuoyuna yansıdı. Helsingin Sanomat gazetesi bu türden sosyal medya iletilerini kişisel yazışma olmakla birlikte kamuoyunu yakından ilgilendirmesi nedeniyle açıklamakta sakınca görmedi. Hatta, bunu bir kamu görevi olarak algıladığını ifade etme gereği duydu.

Avrupa’da İspanya, İtalya, Fransa ve Almanya başta olmak üzere çok sayıda ülkede ırkçı-ayrımcı siyasetin güç kazandığı bilinmeyen bir durum değil. Finlandiya gibi bir ülkedeki bu türden yükseliş, üzerinde durmayı gerektiren önemde.

Fin siyasetindeki aşırı sağ kabarma ülkenin NATO üyeliği konusundaki istekliliğini de açıklıyor. Aşırı sağın NATO’culuğu anlaşılabilir hiç kuşkusuz. Aşırı sağın yükselişini gören siyasetin diğer oyuncularının NATO konusundaki sessizliği de bu bağlamda değerlendirilebilir. NATO’cu eğilimin aşırı sağ aracılığıyla güç kazanması aşırı sağda yer almayan Fin partilerini de etkisi altına aldı. Bu eğilimin yarattığı güç kaynağından yarar uman diğer partiler NATO kapısına bağlanma eğilimine ya destek verdi. Ya da destek vermese bile kararlı bir NATO karşıtlığı sergilemekten (oy yitirme kaygısıyla) kaçındı.

Bir an için Türkiye’ye dönelim.

Son seçimlerden önce kurtarıcı ve kurucu partinin kapılarını dincilere, gericilere ve liberallere ardına dek açanların bu sözde güçbirliğinden yarar sağlamak şöyle dursun yitime uğradığı gerçeğini anımsayalım.

Seçime mutlaka kazanma parolasıyla giren kurucu partinin ileri gelenlerinin NATO’ya karşı durmak bir yana, Ukrayna’da Batıyla birlikte olalım dediklerini kulaklarımızla işitmedik mi?

Ukrayna demişken, bu eski Sovyet ülkesinin NATO tutkusunun da neonazi eğilimlerin tırmanmasıyla ve Ukrayna yönetimine etkide bulunmasıyla eş zamanlı oluşunu da unutmayalım.

Bu koşullar altında Finlandiya’nın NATO üyeliğine onay veren TBMM’de karşı oy bir yana karşıt tek söz işitilmedi.

Avrupa’nın başka ülkelerinde olduğu gibi Finlandiya’da da tutkulu NATO’culuk yapmasalar da sessiz kalarak NATO’ya onay verenler iktidarda kalamadılar. Daha çok magazin yanıyla ilgi alanımızda olan Finlandiya’nın alımlı başbakanı Sanna Marin edilgen NATO’culuk tutumuna karşın (etkin NATO’culuk yaptığını söyleyenler abartmış olmazlar) iktidarını koruyamadı. Her ne kadar bizim TBMM’mizde NATO’ya karşı tek ses çıkmamasıyla karşılaştırıldığında Fin parlamentosunda NATO karşıtı 8 NATO karşıtı oy gözükse de Fin geleneği göz önüne alındığında bu sayının da acınacak bir sayısal gerçekliğe denk düştüğü açıktır.

Bugün Ukrayna’da sürmekte olan savaş elbette azımsanmayacak ilgiye odak oluşturmaktadır. Bu ilgiyi sürdürmek koşuluyla Ukrayna siyasetinde ağırlık kazanan Neo Nazi eğilimler anlaşılmadan ne Ukrayna’nın ne de Finlandiya ve başka bir Avrupa ülkesinin NATO tutkusu sağlıklı şekilde değerlendirilemez.

Irkçılığın, ayrımcılığın yükseldiği yerde faşizmin varlığından kuşku duyulamaz. NATO’culuk için aranıp da bulunamayacak bir beslenme ve gelişme ortamı sunar bu saydıklarımız.

Gönencini başkalarıyla paylaşmaktan kaçınarak ırkçılık çizgisine düşenlerin NATO harcamaları üzerinden gelişmesi kaçınılmaz gönenç yitimini aklına bile getirmemesi ilginç bir başka nokta olsa gerektir.

Ülkenin adından bağımsız olarak NATO’culuk eğiliminin hemen her yerde sağcılıkla ve özellikle de neo naziliğe varan aşırılıkla kolkola olduğu açık gerçektir.

Sol maskeli NATO’culuk da güncel gerçek olmakla birlikte NATO’nun temel besiyeri sağ siyasettir.

Almanya örneğinden yola çıkarak bir yanılgıya düşmemekte de yarar var. Bugün Almanya’da iktidarda olan sosyal demokratlar Amerikancılıkta sınır tanımıyorlar. Ayrıca, hiç kimselerin Amerikancılık konusunda Alman yeşiller partisinin eline su dökemeyeceği de güncel gerçektir.

İyice sağcılaşan ve sığlaşan TBMM’den İsveç’in NATO üyeliğine dişe dokunur bir karşı çıkış gerçekçi beklenti olamaz. Türkiye’de de sol görünümlülerin sağcılaştığı, gericileştiği gerçeği anımsandığında gerçek tüm yalınlığıyla gözlerimizin önüne serilmiş olur.

Sonuçta yazının başlığındaki sayıklama nitelemesini ırkçı-ayrımcı korolar olarak değiştirmek hiç de abartılı olmayacaktır.

Azim ve Karar, 19.08.2023

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.