DÖVİZ KURU ?
Ceyhun Balcı
Birkaç aydır süren ve son günlerde erişmedik doruk bırakmayan döviz kuru sıçraması iktidarıyla muhalefetiyle yanlış değerlendirildi. Yanlış algılandı diyemem. Bunca iktisatçının bulunduğu her iki tarafın gerçekleri göz ardı ettiğini söylemek daha doğru bir saptama olacaktır.
İktidar önemsemez görünse de kırılmadık rekor kalmayınca döviz kurunu zorunlu olarak gündemine aldı.
Buna karşılık muhalefet kolayı seçerek iktidarı döviz kuru üzerinden baskı altına aldı.
Döviz kurunun tırmanışı sonuçtu. Olan olmuştu.
Yanlış ve akıldışı ekonomik model son 40 yılda pek çok kez olduğu gibi bir kez daha duvara çarpmıştı.
Cumhuriyet’i kuranların oluşturduğu “ithal ikame” (dışarıdan alınanların üretilmesi) ekonomi modeli yerini dışsatım rekorlarına bıraksa da dışalıma dayalı dışsatım Türkiye’nin döviz açlığı sorununa umar ol(a)madı.
Bu yanlışa eklenen tarım-hayvancılık çöküntüsü, savurganlık ve kabaran enerji harcamaları yıkımı kaçınılmaz kıldı.
Türkiye’nin geleneksel üçlüsü Turizm-İnşaat-Tekstil sorunu çözmede elbette yetersiz kaldı.
Türkiye’nin her bir kiloluk dışsatımının 1.3 USD getiri sağlaması devede kulak bir etkiye eşdeğerdi. Dünyada bir kiloluk dışsatımı 75 bin doları bulan ülkeler varken bu dışsatımın günü kurtarmaktan öte etkisi olamazdı.
Durum bu kadar açıkken hem muhalefet hem de 20 yıldır yönetimde olan iktidar gerçeklere sırt çevirmeyi yeğledi.
İktidar borcu borçla kapatma kolaylığına kapılarak deyim yerindeyse bugünlere çağrı çıkarttı.
Muhalefet de krizin altında yatan gerçek nedene vurgu yapmak yerine döviz kurunun arkasına saklanmayı seçti. Tam da bu nedenle dün akşamdan bu yana çakılan döviz kuru karşısında projektör görmüş tavşana döndüler. Ağızlarını bıçak açmaz oldu.
Bir şekilde denetim altına alınan döviz kuruna bakılırsa ekonomi düzelmiş sayılabilir mi?
Ya da döviz kurunun hızlı tırmanışı salt dış güçlere bağlanabilir mi?
Ekonomi döviz kuru nedeniyle mi kötü?
Yoksa, döviz kurunun roket hızıyla yükselişi ekonomik olumsuzlukların gereği mi?
Uzunca süredir faiz karşıtlığıyla özdeşleşen Cumhurbaşkanı’nın dün akşam birdenbire faiz kesesinin ağzını açtığına tanıklık edildi. Elbette faiz vereceğiz demedi. Ama, yapılan düzenleme dört dörtlük faiz artırımı anlamına gelmekteydi. Bir başka ayrıntı, Cumhurbaşkanının Türk ekonomisini 40 yıldır krizden krize sokan serbest piyasa umacısını güzellemeyi göz ardı etmemesiydi.
Muhalefetin bu durum karşısında “ben daha fazla ve daha elverişli borç bulurum” demekten başka sözü var mı?
Türkiye’de umutsuzluk bulutlarını toplayan önemli bir nedendir biri birini her gün en ağır dille suçlayan iktidar-muhalefet ikilisinin farksızlığı.
Azim ve Karar, 21.12.2021