DOKTOR DÖVMENİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
Ceyhun Balcı
Toplumsal şiddet sıradanlaştı. Hatta, o kadar kanıksandı ki sorun olmaktan değil ama sorun olarak algılanmaktan bile çıktı.
Seçkin bir hekime yönelen şiddet aynı gün sosyal ortamlara düşen bir kadının açıklamalarıyla rastlaşınca gündemde yer buldu kendisine.
Kalp Damar Cerrahisi uzmanı ve akademisyen de olan hekimin uyguladığı bir cerrahi yöntemle tıp yazınına girecek denli önemli bir buluşun altına imza atmış olması olayı daha da ilgi çekici kıldı.
Tayyip Erdoğan’a desteğini “doktor dövebiliyouz, daha ne isteriz” söylemiyle süsleyerek ünlenen kadının sözleri ürperticiydi.
Aylar önceydi. Veryansıntv’de Amasra maden cinayeti sonrasında yayımlanan bir yazıda Cumhurbaşkanı’nın Amasra ziyareti öncesindeki güvenlik önlemlerinden söz edilmişti. Devlet ileri gelenlerinin ayrıcalıklı korunması elbette kabul edilebilir bir durum. Ancak, Cumhurbaşkanı ya da bir başka devlet ileri geleninin çevresinde birkaç yüz kişi olmadan sokağa adım atmaması sorgulanmayı gerektirir.
Ne hekimlerin ne de sağlık çalışanlarının bu denli abartılı korunma istekleri yok ve olamaz da!
Ancak, kamu hizmeti verenlerin korunması ve kollanması söz konusu olduğunda yalnızca güvenlikçi uygulamalara odaklanılırsa hataya düşülmüş olur.
Devletin başındakilerin ağızlarından çıkan sözler de kimi zaman sağlık çalışanları başta olmak üzere kamu çalışanları için bir kurşuna dönüşebilir.
- “Giderlerse gitsinler!”
- “Ben bu doktorlara iğne bile yaptırmam!”
İki örneği paylaşılan söylemler Cumhurbaşkanına aittir. Her ne kadar şu günlerde “giderlerse gitsinler” çıkışının onarımı için kamu spotu yayımı başlamış olsa da olan olmuştur.
Devlet ileri gelenlerinin ve özellikle de Cumhurbaşkanı’nın ağzından çıkan bir çift söz şiddet eğiliminin kabardığı toplumda farklı algılara yol açması kaçınılmazdır. Başka deyişle, hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelen şiddet özendirilmiş ve yüreklendirilmiş olur.
Doktor dövme hakkı üzerine sözleriyle sosyal ortamların yıldızı oluveren kadının ağzından çıkanı kulağı duymuyor ya da ar damarı çatlamış olabilir. Bu çılgın sözlerin yargı katından alacağı (ya da çoğu zaman olduğu gibi almayacağı) karşılık caydırıcılık ya da özendiricilik bağlamında anlamlı olacaktır.
Yinelemek gerekirse!
Hemen her ortamdaki şiddeti önlemede güvenlikçi önlemler kadar kamuoyunu etkileyen kişiliklerin ağızlarından çıkanı kulaklarının duyması gereği göz ardı edilemeyecek denli önemlidir.
Diplomasızlığın kutsandığı, yüceltildiği günümüz Türkiyesinde diploma sahiplerinin aşağılanmasına, itilip kakılmasına şaşırmamak gerekir.
İş dönüp dolaşıp ülkeye egemen olan iklimde düğümleniyor.
Bu düğüm çözülmedikçe bu yazıya konu olan şiddet olaylarını yazmayı ya da konuşmayı sürdüreceğimiz kuşkusuzdur.
Eğitimli, öğretimli ve de nitelikli bireylerin bilgi ve beceri gerektiren işlerden uzaklaşmasının bedelini kimlerin ödeyeceğini düşünmemizi dileyerek…
Azim ve Karar, 04.05.2023