NEDEN ve NASIL TOPRAK REFORMU YAPILMALI?

Mustafa Kaymakçı
Türkiye’de, uzunca bir süreden beri ayrılıkçı terör hareketinin ortaya çıkardığı ve adına kısaca “Kürtçülük Sorunu” denebilecek konu tartışılıyor. Ancak sorunu bir bütünsellik açısından ele alan irdelemeler yeterince yok. Sorun, daha çok üst yapısal sorunlar adı verilen konular kapsamında ele alınıyor, ancak Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da sorunun temelini oluşturan toprak mülkiyetinin dağılımı ya da topraksız köylüler sorunu olduğu dile getirilmiyor, adeta saklanmaya devam ediliyor.
Neden Toprak Reformu yapılmalı?
Kürtçülük sorununa iç dinamikler açısından bakıldığında ise en önemli boyutu sınıfsaldır. Burada toprak sorunu öne çıkmaktadır. İşin ağırlıklı, ancak çözüme kavuşturulması gereken yanı da budur.
Kürtçülük sorununun var olduğu Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da toprak mülkiyeti, aşiret örgütlenmesi altında toprak ağalarının denetimindedir. Ağalara ait topraklarda yoksul Kürt köylüsü, yarı aç, yarı tok varlığını sürdürmeye çalışır.
Kimi zamanlar topraklar ile satılır ya da pazarlanır. Seçimlerde oylar kitlesel olarak atılır ve beyler meclise gider. Milletvekilleri, belediye başkanları, genellikle ya toprak ağaları ya da yakınlarıdır. Sanayici ve ticaret erbapları da benzer sınıfsal yapıdadır.
Kürt köylülerinin kimileri de toprağa bağlı olmaksızın hayvancılık yaparlar. Ancak bunların bir kesimi, güvenlik nedeniyle hayvancılığı bırakmak zorunda kalmıştır.
Kentlere gelen yığınlar, sanayi ve hizmet sektörünün yeterince gelişememesi nedeniyle işsizdir. Bölgede eğitim ve sağlık hizmetleri de talebi karşılamaktan uzaktır.
Diğer yandan sömürüye açık “Mevsimlik Tarım İşçileri”nin sorunun da topraksızlık ya da çok a topraklılıktan kaynaklandığı unutulmamalıdır.
Bu durumda çözüm, bölgedeki feodal yapıyı tasfiye edecek olan ve temelinde “Toprak Reformu”’nu kapsayan “Bölgesel Kalkınma Planı”ndan geçmektedir. Toprak Reformu’nun ilk aşaması, elbette topraksız ya da az topraklı köylülerin yeter genişlikte topraklandırılmasıdır. Aslında T.C.Anayasası’nın 44. maddesi bunu zorunlu kılmaktadır.
Ancak, Toprak Devrimi salt toprak dağıtımını içermemelidir. Aksi durumda dağıtılan topraklar yeniden güçlülerin eline geçecektir. Bunu engellemek için Toprak Reformu’nun, tarım işletmelerinin kooperatif örgütlenmesiyle ele alınması şarttır. Burada girdilerin temininden başlayarak çıktıların pazarlanmasına değin kooperatifler temel alınmalıdır.
Türkiye örnek bir model olduğu takdirde Kuzey Irak ve Suriye’nin kuzeyinde feodal yapı da tasfiye sürecine girecektir.
Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da “Neden Toprak Reformu Yapılmalı?” sorusunun cevabını ararken, öncelikle iki konunun da irdelenmesine gereksinme olduğu söylenebilir.
Birincisi; Türkiye özelinde feodaliteye ait köyleri kuşatan tarım topraklarının kapitalist dev tarım işletmelerine ve /ya da şirket tarımcılığa dönüştürülmesiyle tarımsal üretim ve verimi artırmak olası mı?
Bunun cevabı belli oldu; üçüncü dünya ülkelerinde olduğu üzere Türkiye’de de kişi başına tarımsal üretim artmadı, tarım ürünlerinde açık bir şekilde ithalatçı bir ülke duruma gelindi.
En az birinci soru kadar önemli ikinci bir soru da şu; köylülüğün tasfiyesi ile açıkta kalacak doğu ve Güneydoğu’da köylülere, kentlerde iş var mı?
Her iki sorunun da cevabı açık. Olumsuz bir gidişat.
Nasıl bir toprak Reformu?
Toprak Reformu’nun öncelikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu’dan başlatılması gerekiyor.
Toprak Reformu’nun finansmanı için;
• Finansmanını zengin köylülerin, ancak özelikle toprak ağalarının toprak miktarı ile artan oranda vergilendirerek sağlamak,
• Diğer bölgelerde de vergi tedbirleri ile büyük toprakların satışını teşvik etmek,
• Topraksız ve küçük üreticilerin kolayca toprak alabilmeleri için kredi sağlamak ve,
• Bunun için de bir “Toprak Kurumu” kurmak gerekecektir.
Burada üstünde durulması gereken nokta, güçlü bir halk desteğinin sağlanması doğrultusunda çalışma yapılması gereği söz konusu olmasıdır.
Türkiye’de önerdiğimiz Toprak Reformu, değişik etmenlere (toprağın kalitesi, ürün çeşidi, pazarın yapısı gibi) bağlı olarak, aile temelinden kolektif mülkiyete dek uzanan farklı yapılar altında örgütlenebilir.
Çalışan sınıflar için iyi bir toprak reformu, daha eşitlikçi bir gelir dağılımının aracı haline dönüşebildiği takdirde başarılı olacaktır.
Toprak Reformu temelinde kooperatif örgütlenme ile köylülerin sanayici olmaları sağlanmalı
Toprak reformunu elbette toprak dağılımı aşamasında bırakılmamalı.
Tarımsal nüfusu istihdam ettikleri için toplumsal yanı olan bu işletmelerin, tarımsal kooperatiflerde örgütlenmesi de zorunlu
Tarımsal kooperatifler aracılığıyla çiftçilerin sanayici olmaları sağlanmalı. Katma değerin, bu şekilde çiftçinin eline geçebileceği unutulmamalı.
Bu amaca uygun olarak kooperatiflere; Tarımsal üretim için girdi (yakıt, elektrik, gübre, ilaç, ortak makine parkları, kaba ve yoğun yem üretimi gibi) ve ara malları sağlanmalıdır.
Ancak bu yetmez. Ürünlerin işlenmesinde sanayici olmaları ve de pazarlaması gibi konularda de egemen rol oynamaları için gerekli desteklemeler yapılmalı.
Çiftçilerin tarımsal amaçlı kooperatifler altında örgütlenmeleri durumunda, pazara çıktıklarında örgütlenmiş aracı ve sanayici karşısında pazarlık ve rekabet güçleri şanslarının olduğu gerçeği, göz önüne alınmalı.
Yazımı sonlandırırken bir soru sormak isterim.
Günümüzde “TOPRAK REFORMU”, Türkiye gündeminde neden yok?
Kimileri, siyaset örgütlerinin ağalar aracılığı ile topraksız ve az topraklı köylülerin oylarına talip olduklarını söylüyorlar.
Sizin yanıtınızı da bilmek isterim.
Azim ve Karar, 13.02.2025