AMİRALLERE AKLAMA, GENERALE ÖLÜM

<strong>AMİRALLERE AKLAMA, GENERALE ÖLÜM</strong>
23 Aralık 2022 09:50
1.053
A+
A-

Ceyhun Balcı

Her geçen karanlığa gömülen Türkiye’de ışık saçan gelişmelerin ömrü kelebeğinki kadar bile olamıyor. Bu kez de kural bozulmadı.

Montrö ve sarıklı amiral üzerine görüşlerini kamuoyu ile paylaşan amiralleri FETÖ’ye taş çıkartırcasına yargı önüne çıkartan, bununla da kalmayıp bu tiyatroyu aylarca sürdürenler AKLAMA deyince kararan içimiz biraz olsun aydınlığa kavuştu.

Yargı konusundaki karamsarlığın da günden güne derinleştiği şu günlerde acaba öyle değil mi demeye kalmadı.

Amiraller aklanırken, general öldürüldü.

Adı ölümüyle öğrenilen Vural Akar’ın başına gelenlerin hemen her biri irkiltici ve ürpertici!

İddianameyi hazırlayanından delilleri sağlayanına dek 28 Şubat davasına eklenmiş sayısız sözde hukukçu ya kaçak ya da kamu görevinden çıkartılmış durumda. Tutuklu ve hükümlü olanlar da eksik değil.

Suçluların ve terör örgütü üyelerinin düzenlediği, tamam erdirdiği yargı süreci bir suçsuzun ölümüyle sonlandı. Her ne kadar tarihe böyle geçecek olsa da kişinin ölümü böylelikle zamanından önceye çekilmiş oldu.

Bu durumda olup cezaevinde çile çekenlerin sayısı 10’a düşmüş.

Oranın çilesini çeken bilir kuşkusuz.

Ama, bu insanların yaşadıklarının bir an önce sona erdirilmesi için yaşlarının ve sağlık durumlarının sıkça gündeme getirildiğine tanıklık ediyoruz. Bunda bir yanlışlık olmasa da eksiklik var.

Suçsuzluklarının yeterince vurgulanmaması, suçumuz suç ama bu suçun cezasını çekecek durumda değiliz algısına yol açıyor.

Tüm olayları aynı sepetin içine koyarak karalama ya da tersine aklama yapma alışkanlığı yerleşikleşmiş durumda.

Oysa, bir olayın, bir tarihsel gelişmenin olumluluğuna ya da olumsuzluğuna yol açtığı sonuçlara göre karar vermek gerekmez mi?

Bu hesapça, Portekiz’deki faşist Salazar dönemine son veren Karanfil Devrimi de askerlerin eylemi olduğu gerekçesiyle  karalar sepetine konsa doğru olur mu?

28 Şubat da böyle değerlendirilerek karalanıyor. O dönemden yaşamda kalan az sayıda insana “günah keçisi” etiketi yapıştırılıyor.

Aradan çeyrek yüzyıl geçince içerik ve amaç bellek engeline takılıyor.

Sahi neydi bu 28 Şubat? Bu can alıcı soruyu ara ki bulasın!

Darbe etiketi yapıştırılmış olsa da gerçeğin farklı olduğu unutkanlık bir yana bırakıldığında devletin kayıtlarında ve belgelerinde tüm açıklığıyla yer alıyor.

Şimdi irdeleyelim!

Aşağıda sıralanan ve sivil-asker devletin tüm bileşenlerince üzerinde uzlaşılmış olan 28 Şubat kararları uygulansaydı nasıl bir Türkiye’de yaşıyor olurduk?

Güncelden yola çıkarak birkaç örnek sıralayalım!

  • Devletimizin varlığının ve birliğinin önde gelen dayanağı olan LAİKLİK ilkesi bu denli silikleştirilemezdi.
  • Eğitim-öğretim tarikat kıskacında can çekişmezdi.
  • Eğitim-öğretim dinselleştirilemezdi.
  • Devletin din kurumu diyanet devlete ve varlığına karşıt bir kuruma dönüşmezdi.
  • Evlatlarımız çocuk yaşta evlendirme kisvesi ardında tecavüze uğramazdı.
  • Ordu ve yargı dış destekli emperyal projenin piyonuna dönüştürülemezdi.
  • Mezhepsel, dinsel ve etnik ayrışmada yol alınamazdı.
  • Toplumsal silahlanma tehlikeli boyutlara erişemezdi.
  • Kurban ibadetinin yan ürünü deri tarikatların cansuyu olmazdı.
  • Türkiye, Suriye’nin kundaklanmasına yer almazdı.
  • Ülkemiz ne oldukları belirsiz “sığınmacı” kılıklıların işgaline uğramazdı…
  • En önemlisi 15 Temmuz darbe girişimi yaşanmazdı!

Azim ve Karar, 24.12.2022

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.