KENTİN NAMUSU : SCOOTER ya da BİNGİT*
Ceyhun BALCI
Yazının başlığındaki yabancı sözcük için hoşgörünüzü diliyorum. Kentlerimizi etki altına almada koronayla yarışacak türden bir salgının da adıdır. Bir çift tekerlek, dinelme tahtası ve dümenden oluşan motorlu bir ulaşım aygıtıdır. Ulaşıma yarasa da daha çok eğlence ve gezinti amaçlı kullanıldığı da gerçektir.
İngilizce seyirtme, hızlı gitme anlamına gelen scoot köküne eklemeyle türetilmiştir. En değerli kültürel varlığımız olan üretken Türkçemiz buna da bir karşılık bulabilir. Tıpkı selfie için özçekimi bulduğu gibi. Dilciler çok daha iyisini türeteceklerdir. Ama, yine de aklıma geliveren karşılığı paylaşmış olmak isterim: BİNGİT!
Konumuza dönersek!
Yaklaşık 2 yıldır ülkemizin özellikle büyük kentlerinde kendisini gösteren bu aygıtların yaygın biçimde kullanıldığını görüyoruz. Başlangıçta tek olan kiralayıcı sayısının da her geçen gün arttığını görüyoruz.
Yaşamımıza yeni giren bu aygıtın yaygınlaşmasına koşut olarak çeşitli sorunlara yol açtığı da gerçektir. Kentin trafik sorununa çözüm getireceğini söyleyenlere de rastlanıyor kimi ortamlarda. Buna karşılık daha fazla karmaşaya yol açtığı da izleniyor. Hemen her ortamı kullanıyor bu aygıtları kullananlar. Karayolu, kaldırımlar, bisiklet yolları bu aygıtlar için yapılmış gibi.
Bundan birkaç ay önce bu aygıtların kullanımına ilişkin kuralları da içeren bir genelge yayımladığını anımsıyorum. Kuşkusuz önemli bir adımdı. Ancak, çoğu kural ve genelge gibi bu da boşlukta yitip gitti.
Dünyanın başka ülkelerindeki kentlerde de bu aygıtlara rastlamışlığım var. Örneğin, Helsinki. Hatta, orada bu aygıtların sabit bir yere kelepçelenmesine bile gerek görülmesine şaşırmıştım. Ama, buradaki gibi bir karmaşaya yol açtıklarına da tanıklık etmedim.
Bunun temel nedeni şu olabilir.
Kentler, ülkemiz nüfusunun yoğunlukla kümelendiği yerler. Kentlerimizin bazı bölümlerinde bu kümelenme çok daha abartılı.
Zaten yoğun ve kalabalık olan kent ortamlarımızın bir başka öğeyi daha kaldıracak hali olmadığı ortada.
Bu koşullar altında bu aygıtların sınırsızca, sorumsuzca ve kuralsızca kullanımının önemli sorunlar yaratacağını öngörmüştüm.
İlk acı haber bir bingit kullanıcısının trafik kazası sonucu ölümüyle geldi. Olabilecek en kötü şey yaşanmış oldu.
Bir başkası bingitin üzerine deyim yerindeyse tüneyen 4 kişiyi konu eden haberle geldi. Ölüm, yaralanma yoktu belki ama o olumsuz sonuç kapıdaydı.
Doğrusunu isterseniz benim beklentim bingit sürücüsünün yaşlı, çocuk ya da engelli ve belki de hiçbir özel durumu olmayan yetişkin birisine çarparak yaralanmaya/ölüme yol açması yönündeydi. Bu bakımdan yanılmış gibi görünsem de bu doğrultuda olumsuzlukların yaşanmış olma olasılığı hiç de az değildir. Tek eksikleri habere konu olmamaları olabilir.
Kaldırımda yürürken arkanızdan kurşun hızıyla gelip yanınızdan geçiveren bingitlerin çarpmasından kurtulmanız rastlantıya bağlıdır.
Bu aygıtla ilgili bir diğer sorun başta kaldırımlar olmak üzere kamusal alanlara gelişi güzel bırakılmalarıdır. Zaten işgalcisi çok olan kaldırımlar bir de bu aygıtlar nedeniyle kullanılamaz duruma gelmektedir.
Burada da “Kervan yolda düzülür!” anlayışı geçerlidir anlaşıldığınca. Kamu yönetiminin sessizliği ve edilgenliği göz önüne alındığında bu bile yapılmamaktadır.
Kuralsızlığı kurala dönüştüren bizlerin payı da yadsınamaz bu düzensizliğin ortaya çıkmasında ve yerleşikleşmesinde.
(*) Bingit bir vatandaş olarak önerimdir. Türkçe, diline saygılı ortalama yurttaşın sözcük türetmesine olanak verecek denli üretken bir dildir. Şimdi aklıma geldi. Sürgit neden olmasın?
Azim ve Karar, 01.11.2021