BU DÜNYADAN ARKADAŞIM SÜLEYMAN GENÇ GEÇTİ

BU DÜNYADAN ARKADAŞIM SÜLEYMAN GENÇ GEÇTİ
15 Aralık 2022 12:57
313
A+
A-

Mustafa Kaymakçı

Geçtiğimiz ay, 3 Kasım 2022 günü 1968 kuşağının seçkin eylemcisi, politikacısı ve düşün insanı Süleyman’ı (Genç) sonsuzluğa uğurladık. İzmir de bile toplumsal sorunlarla uğraşan günümüz  kuşağı  Süleyman’ı yeterince bilmeyebilir.

Süleyman, önce İzmir’de 1968 kuşağının bir toplumsal eylemcisi olarak öne çıktı.

O, 1963’de Albay Talat Aydemir’in başlattığı başarısız darbe girişimi ile  kapatılan Kara Harp Okulu’nun öğrencisi idi. Ancak İsmet Paşa (İnönü) onları açıkta bırakmadı ve çeşitli üniversite ve yüksek okullara dağıttı. Süleyman da şimdiki adı Dokuz Eylül Üniversitesi’ne bağlı İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ne dönüştüren İzmir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne girenler arasındaydı.

Süleyman’ın  toplumsal  sorunlara ilgisi öğrenciliğinde başladı. 1960-70 yılları arası Türkiye’de özellikle gençlik kesiminde, bir toplumcu düzen değişikliği  gün ışığına çıkmıştı.

Sırası geçmişken, o yılların siyasi  coğrafyasını özetlemekte yarar var.

Sağcılar şimdi olduğu gibi  geçmişte de Amerikancı idiler.

Toplumcular ise  çok parçalı idi. İki ana  damardan bahis edebiliriz. Birinci kanat, reel sosyalist ülkelerin bakış açısıyla  toplumsal dönüşüm isteğindeydiler. İkinci kanat ise, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tam Bağımsızlık  İdeolojisi” temelinde millici bir bakış açısıyla toplumculuğu savunuyorlardı. Bu kanadın işi zordu. Bir yandan sağ yaklaşımlarla, bir yandan  da “Kemalizm”i küçümseyen ve de reel sosyalist ülkelerin çizgisini savunanlarla  mücadele veriyorlardı. Cumhuriyet Halk Partili ve Sosyal Demokrasi Dernekleri Federasyonu (SDDF)’li  gençler  de bu grubu oluşturuyorlardı.

Süleyman da millici bir bakış açısıyla toplumculuğu savundu. Bu yaklaşım içinde 1963 yılında gençlik hareketlerinin merkezi sayılan Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF)’nda etkin görevde bulundu. Ve TMTF yapısı içinde Yalçın Dağgüden, Aydın Erten, Sabri Ergül, Ali Rıza Bodur, Beyazit Aykut, Mustafa Tuna, Ceyhan Akgün, Mustafa Sezen, İrfan Babacan, Ali Zeybek, YavuzYokaş, Pertev İtah, Aydın Türkaydın, Serdar Değirmenci, Tayfun Özkaya ve Mustafa Kaymakçı gibi  arkadaşlarıyla birlikte Amerikan  Altıncı Filosu’na karşı İzmir’de gerçekleştirilen “Go Home Mitingleri”nin önde gelen  düzenleyicilerden biri oldu. Mitingler İzmir halkının da büyük bir desteğiyle gerçekleştirilmişti. “TamBağımsızlık Şiarı”gereğince  de   21 Ağustos 1968 tarihinde Çekoslovakya’nın Rusya tarafından işgaline  arkadaşları ile  birlikte karşı çıktı ve iki siyah çelengi  İzmir Fuarı’nda Amerika ve Rusya pavyonunun bıraktı. O tarihte TMTF İzmir Başkanlığına vekalet eden Mustafa Kaymakçı ile de Amerikan Emperyalizmini ve Rus işgalini kınayan  basın açıklaması yaptı ve soruşturma geçirdi. Ayrıca İzmir Atalan-Göllüce’de işgalci feodal ağalara karşı  topraksız köylülerinin yanında toprak  mücadelesinde, sömürülen Tütün  ve Zeytinyağı üreticilerinin yanında  yer altı ve toplantıların düzenleyicisi oldu.

Süleyman, halkçı bir düzen için politikada da etkin bir görev alması gerekli olduğunu kavramıştı.

Süleyman, halkçı bir düzen için örgütlü  mücadele edilmesini kavramıştı ve o yıllarda CHP’de  Genel Sekreter seçilen Bülent Ecevit’in yanında  yer aldı. Önce CHP İzmir İl Gençlik Kolu, daha sonra CHP Gençlik Kolları Genel Başkanlığına atandı.

1970 yıllarında ülke sağ-sol kavgası  yaşamaya başlamıştı  ve sağ-sol kavgasının önleme gerekçesiyle 12 Mart 1971’de Türkiye Askeri Muhtıra ile karşılaştı. Muhtıradaki bir takım toplumcu yaklaşımlar, kimi gençlik gruplarını da yanıttı. İlk başlangıçta muhtıraya sahip çıkan görünüm verdiler

Aslında sonradan yazılan anılarda bu karşıtlığın, Türkiye’de giderek güçlenen toplumcu bir düzeni önlemek için Amerikan Emperyalizmi ve onların işbirlikçilerinin   tezgahladığı  ortaya çıkacaktı. Gerçeği, en iyi şekilde darbe şefi Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, “Sosyal uyanış, ekonomik gelişmeyi aştı, önünü kesmek gerekir’ tümcesi ile açıklayacaktı.

Ancak CHP’de Bülent Ecevit’in başını çektiği kesim ve SDDF’li gençler doğru tanıyı koyacaklardı. Bu Türkiye’de sosyal uyanışa karşı yapılan bir hareketti. Darbenin ilk günlerinde SDDF’nin Ankara’da Genel Kurulu yapılıyordu. Darbeye başlangıçta karşı çıkan İsmet Paşa, daha sonra darbeyle getirilen yönetime rıza göstermişti. Bu yaklaşıma karşı çıkan SDDF ve CHP’li gençler, Genel kurulda alınan kararla Süleyman’ın önderliğinde CHP Genel Merkezi’ne geldiler ve partiyi işgal ettiler. SDDF’nin ikinci gün Genel Kurul Başkanlığını üstlenen Kemal Anadol  o günü en iyi bilenlerden biriydi.

Bir süre sonra İsmet Paşa 8 Mayıs 1972 günü genel başkanlıktan çekildi. Bu sonuçta Süleyman ve ekibinin büyük payı olmuştu. CHP içinde darbecilere karşı duran, sıkıyönetimle boğuşan ve örgütten gelen genç ve donanımlı bir kadro  Bülent Ecevit önderliğinde  iktidar olacak, Ecevit’in başbakanlığında CHP-MSP Hükümeti kurulacak  ve Süleyman da milletvekili seçilecekti.

İlerleyen yıllarda CHP’de  iki yaklaşım öne çıkacaktı. Süleyman’ın da sözcülüğünü yaptığı “Sol Kanat”, partinin, sosyal demokrasinin emeğe ve sermayeye dönük iki yüzünden emeğe dönük bir yapıya dönüştürülmesi doğrultusunda uğraş verdi. Sol Kanat, program ve tüzükte sosyal demokrasi yerine “Demokratik Sol” tanımının yapılmasını  önerdi.

Süleyman, Ecevit-Bağımsızlar hükümeti sırasında  da kontrgerillanın üstüne gitti. 6 Ocak 1978 günü evi bombalandı, şans eseri ölümden kurtuldu. Bugüne dek failleri bulunamadı.

Süleyman, 12 Eylül Darbesi’nde Zincirbozan’a gönderildi.

Türkiye’de Amerikan Emperyalizmi ve Onu işbirlikçileri daha sonraki yıllarda da boş durmadılar ve 12 Mart’tan daha güdümlü 12 Eylül 1980 darbesini tezgahladılar. Bütün partileri kapattılar. 12 Eylül’den sonra partileşme aşamasında  da Süleyman, belirleyici rol aldı ve bu nedenle cunta tarafından Zincirbozan’a  sürgüne gönderildi.

Demokratik yaşama geçildiğinde ise bu kez Süleyman  önemli sağlık sorunlarıyla uğraşacak  ve  faal politikadan uzaklaşmak zorunda kalacaktı.

Süleyman, ideolojik  ve düşün yönünükaleme aldığı kitaplarla da yansıttı.

Faal politikadan uzaklaşan Süleyman boş durmayacak  ve sürekli yazacaktı. Eşi Şükran Hülagü Genç’in  desteğiyle “Türkiye’nin Yapısal Analizi, 12 Mart’a Nasıl Gelindi?, Bıçağın Sırtındaki Türkiye ,Kuşatılan Devlet Türkiye ve Anılar” gibi kitapları kaleme aldı.

Süleyman’ın İzmir çukurunda namuslu kalmaya çalışan  her 68 kuşağında özel bir yeri oldu.

O’nunla  unutamadığım anılarımdan biri de şu olmuştu: Ben de 12 Eylül Askeri Darbesi’yle 1982 yılı sonunda üniversiteden uzaklaştırılmıştım. İzmir’de iş  aramış, ancak ailemi İzmir’de bırakmak zorunda kalarak Ankara’da iş bulabilmiştim. Süleyman da tekstil işleri ile uğraşıyordu. Ofisi, bütün toplumcuların uğrak yeri olmuştu. Bana da o günlerde, her yoldaşına yaptığı gibi  maddi ve manevi destekte bulunmuştu.

Işıklar içinde uyu, sevgili yol arkadaşımız Süleyman.

Azim ve Karar, 15 Aralık 2022

ETİKETLER:
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.