VOLEYBOLU NEDEN ÇOK SEVİYORUZ?

VOLEYBOLU NEDEN ÇOK SEVİYORUZ?
17 Temmuz 2023 13:02
256
A+
A-

Ceyhun Balcı

Pek çok şeyin kötüye gittiği Türkiye’de, iyiye giden işlerin de kısa sürede bozulduğu bir gerçek. Örneğin, futbol. Dünya üçüncülüğü sonrasındaki tepetaklak gidiş şaşırtıcı olduğu kadar üzücü oldu. Faroe Adaları’na yenilen bir futbolun her şeyin önünde olma çabası ve bu çabanın bir şekilde karşılık buluyor olması anlaşılır gibi değil.

Voleybol bu konuda ayrıcalıklı.

Yirmi yıl önceki kadın Avrupa şampiyonasında gelen ikincilikle kendisini gösteren voleybol, sürdürülebilir başarısını bu sabaha karşı VNL (Voleybol Uluslar Ligi) şampiyonluğuyla taçlandırdı.

Bir süredir kullanılmakta olan “Biz voleybol ülkesiyiz!” savsözünün de içi sıkı sıkıya doldurulmuş oldu.

Bizden biri Guidetti’nin yerine kadın voleybol takımının başına getirilen Daniele Santarelli ve takıma devşirilen Küba kökenli Vargas yatay giden başarı çizgisini yukarıya çevirmeye yetti. Voleybol sporu yabancı sınırını da iyi ayarlamasıyla öne çıktı. Ateşlemeye yarayan ama yerlinin önünü kesmeyen yabancı politikası başarının ardındaki bir başka önemli öğe olsa gerektir.

Yazının başlığı olan soruyu yanıtlamaya gelince!

Türkiye, 20 yıldır toplumun en azından yarısını mutsuz kılan, zaman zaman da kahreden bir gidiş içinde oldu.

İktidarın büyüklenmeleri bir yana bırakılırsa Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yılında medreseler yaşamın orta yerindedir artık.

Milli Eğitim Bakanı ümmetin desteğine de güvenerek “kız okulları” diyebilmektedir.

Cumhuriyet ayarlarının bozulmasıyla birlikte döngüselleşen ekonomik krizlerin bir başkası güncel yaşamımızı tutsak almıştır desek abartmış olmayız. Varlıklının varlığını artıran, orta kesimi yoksullaştıran ve diptekileri iyice dibe yapıştıran son krizden bir kez daha gönençten pay almayanların katkısıyla çıkmayı deniyoruz.

İngiliz ve Belçikalı bakanlar, Amerikalı MB başkanı,…

Özetle, iç karartıcı olayların ve gelişmelerin yazıya sığdırılması olanaksız.

Kadın voleybol takımı deyim yerindeyse kurtarılmış bölge gibi. Sporcusuyla, koçuyla, kenar yönetimiyle ve elbette federasyon başkanıyla ülkenin olumsuzlukları bileşik kaplar kuramına inat onları etkilemiyor bile.

Türkiye Cumhuriyeti 100. Yaşında tarihinin en sağ ve en sığ TBMM bileşimiyle baş başa kaldı. TBMM neredeyse açılır açılmaz dinlenceye çıktıysa da olumsuzluklar dinlence yapmıyor.

Kadına ve çağdaş yaşama yönelik sözlü ve fiziksel sataşmalar almış başını giderken kadın voleybolu tarihsel önemde başarılar elde etmeyi sürdürüyor.

Kadın voleybolumuz çeşitli şampiyonalarda kürsüye çıkmış olsa da ilk kez bu sabaha karşı kürsünün en büyük basamağına çıkarak bir ilkin altına imza attı. Bununla da yetinmedi Ata’nın kızları!

Yine, tarihimizde ilk kez dünya sıralamasında dorukta yer aldılar. Ne kadar övünç duysak, onurlansak yeridir.

Başarılarının süreceği kuşkusuzdur. Yeter ki gölge edilmesin!

volley sıralama.jpg

Yüz yaşındaki Cumhuriyetin en değerli ve anlamlı devrimi kadını yüceltmesi ve ona hak ettiği yeri açması olmuştur.

Bugün pek çok işkolunda kadınlar öne çıkmışsa, eşsiz başarıların altına imza atmışlarsa başat neden Cumhuriyet ve Atatürk devrimleridir.

Örneğin, akademideki kadın oranı erkeklerden geri kalmayacak denli yüksektir.

Başka alanlardaki kadınların çokluğunu da eklemeliyiz.

Kadın voleybolcularımızın bu bağlamdaki ayrıcalığı görmezden gelinememeleri, itilip kakılamamaları ve başarılarının ulusal ve küresel ölçekte göze batmasıdır.

Yazının sonunda başlıktaki soru şu şekilde değiştirilebilir!

“Kadın voleybolunu neden çok seviyoruz?”

Çağdaş yaşamı, toplumun yarısını ve ülkenin aydınlık yüzünü görmek istemeyenlerin de gözlerinin içine soktukları için olabilir mi?

Federasyon başkanı Mehmet Akif Üstündağ ve koç Santarelli önderliğinde göğsümüzü kabartan Ata’nın kızlarına kaptanımız Eda aracılığıyla sonsuz teşekkürler…

Azim ve Karar, 17.07.2023

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.