TİTO

<strong>TİTO</strong>
13 Nisan 2023 15:38
264
A+
A-

Ceyhun Balcı

Seçimlere geri sayarken açıklanan milletvekili aday listeleri iyileşmek bilmeyen yaramızı bir kez daha kanattı. FETÖ’cü, azgın dinci, etnikçi, bölücü, liberal ve de ülke düşmanına eşdeğer her ne kadar öğe varsa kendisine yer buldu listelerde. Geçmişte parmakla saydığımız olumlu kişileri bu kez mumla arasak da bulamadık. Bir tek Kemalistlere, Cumhuriyetçilere yer bulunamadı dense abartı olmaz.

İlkesizlik ve tutarsızlık Türk siyasetinin değişmez özelliği olup çıktı.

Bu da yetmedi!

Kimliğe dayalı siyaset anlayışı gündelik dilin bir parçasına dönüştü.

Bu sorunlu anlayış sayesinde TİP Başkanı Erkan Baş’ın Boşnak kökenli ve Almanya doğumlu olduğunu öğrendik. Jusoviç soyadını da!

Ne var bunda dememek gerek!

Bu bilgileri veren ve adını anmanın hiç gerekli olmadığı siyasetçimiz bu özelliklerin bir kişiyi aşağılamaya yeteceğini düşünebildi. Yetinmedi. Aşağılamasını güvence altına almak için “Tito artığı” sıfatını da ekledi.

Bu arada, siyasetçimiz ülkemizde yaşayanların hatırı sayılır çoğunluğunun göçmen olduğunu da unuttu. Suyun öte yakasından gelenlerin engin hoşgörüsü bu aşağılamayı sorun etmeyecektir kuşkusuz. Ama, yine de böylesi bir etiketlemenin başta o etiketlemeyi yapan olmak üzere pek çok kişinin sicili için sorun olacağını eklemiş olalım.

Tito artığı olmak utanç gerekçesi olmaktan çok övünç gerekçesi de olabilir.

Kafa kesicilerin ya da partidaşını öldürenlerin cirit attığı ortamın ürkütücü ikliminden uzaklaşıp Tito’yu irdeleyelim. İrdeleyelim ki, Tito artığı olmanın anlamını kavrayabilelim.

Josip Bros Tito!

Tito, Hırvat baba ve Sloven annenin 15 çocuğunun yedincisidir. Dünyaya gözlerini yoksul köylü ailesinde açmıştır.

Genç Tito yaşama metal işçiliğiyle atılır. Sendikacılıkta sivrilir.

Birinci Dünya Savaşı’na karşıtlığıyla bilindi. Buna karşın savaştı. Ağır yaralandı. Rus ordusuna tutsak düşünce bu kez Bolşevikler safında savaştı. Yugoslavya’ya dönünce komünist parti kurucuları arasına katıldı.

Asıl sivrilmesi İkinci paylaşım savaşında oldu. Alman faşizminin ülkeden kovulmasında başat rol oynadı. Savaştan sonra pek çok yer paylaşılırken Yugoslavya’yı birleştirdi.

Yansızlığın ateşten gömlek olduğu “soğuk savaş” döneminde yansız kaldığı gibi ülkesi Yugoslavya’yı Bağlantısız devinimin önde gelen öğesine dönüştürdü.

En büyük eseri Yugoslavya, o yaşadığı sürece birlik ve dirlik içinde oldu.

Soğuk savaşın sonlanmasıyla birlikte geçilen tek kutuplu dünya döneminde Yugoslavya gibi iri ve diri ülkelere gerek yoktu. Ardılları kalıtına sahip çık(a)madı.

Kan gölüne dönen Yugoslavya’da onyıllarca birlikte yaşayan toplumlar birbirlerini kırdılar. İstenen de buydu. Böl-Yönet kartı açılmıştı.

Kısacası Tito var olduğu sürece Yugoslavya bağımsız kaldı. Herhangi bir güç odağına yamanma seçeneğinden uzak durabildi.

Şimdi Tito’ya dil uzatan siyasimize dönelim!

Ustası saydığı siyasi oluşum DP, iktidara gelir gelmez “Bağımsızlık benim karakterimdir!” diyen kurucunun ülkesi Türkiye’yi NATO’ya yamadı. Hem de askerini Kore’de 23 sent karşılığında kullandırarak, kırdırarak.

Sakallı Celâl’in sözünü anımsarsak : “Bu ülkede bilgililer ilgisiz, ilgililer de bilgisizdir!”

Siyasetçimiz kendisine karşıt gördüğü, hiç olmazsa saygı duymadığı bir başka siyasetçiyi aşağılamaya çalışırken ilgili bilgisizlerden biri olduğunu kendi sözleriyle doğrulamıştır.

Kurtuluş Savaşı’nı yürüten, tam bağımsız bir ülke kuran TBMM’de “NATO’ya Hayır!” diyemeyenlerin Tito’yu ve onun üzerinden karşıtlarını sorumsuzca suçlamaya girişmeleri düşündürücü ve ürperticidir.

Siyaset kurumunun bugünkü yapısıyla ve içeriğiyle Türkiye’ye zerrece yararlı olamayacağı bu çarpıcı örnekle bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Bu arada son bir not!

Milliyetçilik söz konusu olduğunda mangalda kül bırakmayan siyasetçimiz bilmem farkında mıdır?

Balkanlarda pek çok toplum yüzyıllar boyunca birlikte yaşamıştır. Eski Yugoslavya topraklarında konuşulmakta olan Sırpça Türkçe’nin en çok verinti yaptığı dildir.

Derin bilgisizliğe eklenen sınır tanımazlık şaşırtıcı ve korkutucudur…

Not : Yukarıdaki satırların yazarı bundan 10 yıl kadar önce yolunu Sırbistan’a düşürme fırsatı bulduğunda Nikola Tesla ve Yugoslavya Tarihi Müzesi’ni olmazsa olmaz ziyaret noktaları olarak belirledi. İyi ki de öyle yaptı. Oralarda çok şey öğrendi. Öğrendikleri bu yazıya maya oldu.

Azim ve Karar, 13.04.2023

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.