YALNIZLIK VE UTANÇ
Ceyhun Balcı
Adı tam olarak konmasa da, hak ettiği ilgiyi görmemiş olsa da Türkiye anayasaya aykırı bir cumhurbaşkanlığı seçimi yaşadı.
Sırada yerel seçimler var!
Adaylık başvurularının alınması kuralları bile adamına ve partisine göre esnetiliyor.
Etnik bölücü parti adayının başvurusu süresi aşılmasına karşın kabul edilirken, karşıt görüleninki kural dışı sayılabiliyor.
Her fırsatta “yoksa sen PKK’li misin?” suçlamasına konu edilen hoyrat söylemler söz konusu partinin başvurusunun işe yarayacağı öngörüldüğünde göz ardı ediliyor.
Geçen seçimdeki anayasa dışılık Cumhurbaşkanı’nın anayasada açıklıkla yazılmış olmasına ve tartışmaya yer olmamasına karşın üçüncü kez adaylığıyla ilgiliydi. Tek kişilik iktidarın ülkeyi içine düşürdüğü duruma karşın bu önemli ayrıntının göz ardı edilmesinin önemi bugünlerde daha iyi anlaşılmış olmalıdır.
Ne ki “atı alan Üsküdar’ı geçti”.
Erdoğan’ın anayasaya aykırı cumhurbaşkanı adaylığı seçim öncesinde tekil bir sesten başkası işitilmemişti.
Cübbesine ilik açtırmayı yadsıyan az sayıdaki yargıçtan birisiydi o tekil sesin sahibi!
Yargıç Ahmet Çakmak.
Böylesi bir aykırılığa, sonuç alamamış olsa da hak ettiği ders verilmeliydi kuşkusuz.
Ahmet Çakmak türlü gerekçelerle soruşturulduktan sonra HSK’ce yargıçlıktan çıkartılarak olası aykırı çıkışlara da gözdağı verilmiş oldu.
Seçim öncesinin anket sarhoşluğu, bu önemli ayrıntının görmezden gelinmesine “dersini sandıkta verelim” büyüklenmesinin etkisi büyüktü.
Anayasadışılığa değinmek yalnızca yargıç Ahmet Çakmak’ın görevi miydi?
Adalet için yollara düşenler, her söz alışlarında hak, hukuk,adalet üçlemesini dillerinden düşürmeyenler neredeydi ve bu açık durum karşısındaki sessizlikleri nasıl açıklanmalıydı?
Anket narkozundan seçimleri izleyerek uyanmış oldukları varsayılanların yerel seçim öncesindeki sessizlikleri bir kez daha derin uykuya daldıklarını düşündürür niteliktedir.
Hatay milletvekili Can Atalay’ın başına gelenler, anayasal düzenin hiçe sayılmış olması hiç kuşkusuz en üst perdeden tepkiyi fazlasıyla haklı kılıyor.
Anayasadışılığa karşı tek başına savaş veren, bu uğurda yargıçlıktan çıkartılan, bununla da yetinilmeyip en temel hakkı olan savunma hakkı bile engellenen Ahmet Çakmak’ın suçu ne ola ki?
Tarihin utanç sayfasına bunca sessizlik ve tepkisizlik nasıl açıklanmalı?
Yargıç Ahmet Çakmak’ın yalnızlığı kendisi için çok değerli. Buna karşılık kalabalıkların sessizliği bir o kadar düşündürücü hatta utanç verici!
Cumhurbaşkanlığı seçimini bu kural dışılıktan kurtarmanın yolu o seçime katılmamaktan geçiyordu. Anketlere bel bağlamak bu fırsatın kullanılmasına engel oldu.
Seçim sonrasında hız kazanan anayasadışılıklarla savaşmanın yolu TBMM’yi boşaltmak olabilirdi.
“Durun daha 2 yıl dolmadı. Vekilliğin nimetlerinden yararlanmadan nereye?” sözü birilerinin kulaklarında yankılandığı sürece bu fırsat da kaçırılacak demektir.
Azim ve Karar, 26.02.2024