“VARSA BELEDİYELERDE FISK VE FASIK NEDEN YARATILMAZ DEVR-İ SABIK?”

“VARSA BELEDİYELERDE FISK VE FASIK NEDEN YARATILMAZ DEVR-İ SABIK?”
13 Haziran 2024 01:27
153
A+
A-

 Reha Ören

Skype E-Posta ile paylaş Yazdır

Hadi Abdurrahim Karakoç’a  nazirede bulunarak söze başlayalım.

“Varsa belediyelerde fısk ve fasık

Neden yaratılmaz Devr-i sabık?”

Böylesi sorulara nasıl cevap vermişti cennet mekân: “Ben bilmem büyüklerim bilir”!

Belediye başkanı: “Şehr-emini” demek.

Uzun lafın kısası, şehrin namusu bile ondan sorulur” demek.

Doğumdan ölüme kadar belediyelerle iç içeyiz.

Demokrasi diye yutturulan, oligark tiyatronun bir sahnesinden ibaret yerel seçimler de bitti.

O parti kazandı, bu parti kaybetti. Memleket sarıya boyanmıştı, şimdi kırmızıya döndü! Zafer bizim. Bu düzen değişecek…

“Emmimin oğlu, falanca belediyenin meclisine seçildi. Ehh gari işimiz iş bizim”

“Ne şanslı adamım avradın hısmı muhtar azası oldu yahu”

“Biz eşrafık ırahmetli dedem zamanında muhtardı. Ne belleyon sen?”

Gözünü sevdiğimin yurdum insanı!

Yerel seçimler bitti…

Bitmesine bitti ya dedikoduların ardı arkası kesilmedi. Hadi isim vermeyelim. Diyelim ki A partisinden yeniden aday gösterilmeyen bir aday, başka partiye geçti ve seçimlerde yerel tarihin çöplüğüne gitti.

A partisinden seçilen aday mazbatasını aldı ve belediye başkanlığı koltuğuna oturdu.

Hesabı kitabı inceletti. Yolsuzluk ayyuka çıkmış.

Kendinden önce, mensubu olduğu partinin belediye başkanı olan zat-ı muhterem belediyenin spor takımını bile satmış…

Bu sefer B partisinden örnek verelim. B partisinin adayı, partisi tarafından göya, terfi ettirilerek Büyükşehir adayı yapılmış. Ancak aday seçimi kaybedince hem ilçe, hem de büyükşehir belediye başkanlığından olmuş.

Yerine A partisinin adayı seçilmiş ve o da kemal-i afiyetle koltuğuna kurulmuş!

Teftiş, meftiş, müfettiş lafları etmiş.

Bakmış ki kendinden önce başkan belediyenin arsalarını bile satmış!

Satmasına satmış da…

Her iki belediyede de satış işlemleri ne muhasebe kayıtlarına ne de mali evraklara yansımamış…

Sonuçta her iki başkanın da nasıl olmuşsa olmuş, avazları kesilmiş dilleri lal olmuş!

Ey okur, bunlara fısk ve fasık örneği vermek bile gereksiz.

Anlaşılan o ki belediyelerde parti değişse de fısk ve fasık değişmiyor.

Biri gidiyor, diğeri geliyor.

Devran dönüyor Devr-i sabık bir türlü yaratılmıyor.

Peki, neden Devr-i sabık yaratılıp hesap sorulmuyor.

Çünkü; belediyelerde ahir zamanda Çarh-ı devran böyle dönüyor!

Sonunda A partisinin hırsızı iyi, B partisinin hırsızı kötü hırsız oluyor.

Kimse hırsızı sorgulamıyor.

Hırsızlık suçtur demiyor, diyemiyor.

Yapanın yaptığı yanına kar kalıyor.

Halk dediğin güruh da meydanlarda ahlak, namus nutukları dinliyor.

“Irahmetli dedem de bu partiliydi” demekle yetinmeyip “Hep onlar mı çalacak biraz da bizimkiler nasiplensin” diyerek kendince övünüyor.

Okura not: Bilmeyenler için: Râvide adâlet sıfatını yok eden ve onun cerhine sebebiyet veren kusurlardan biri olan fısk, râvinin dinen büyük günah sayılan suçları işlemesi veya küçük günahları ısrarla yapmasıdır. Böyle bir kimseye fâsık denir.

Azim ve Karar, 13 Haziran 2024.