TİMSAH GÖZYAŞLARI

Ceyhun Balcı

Avını yerken psikolojik nedenlerle değil fizyolojik nedenlerle gözyaşı döken timsah gibi insanoğlu da!

Bir yanda HAMAS-İsrail hesaplaşması diğer yanda gözyaşı dökmeye çalışan (daha doğrusu gözyaşı döktüğünü dünyaya göstermeye çalışan) insanlar, ülkeler, kurumlar.

Bizde de bunlardan bolca var.

Hafta ortasında Filistin’de ölenler için yokluklarında cenaze namazı kılındı camilerde. Geçen haftaki Cuma vaazının da ana konusuydu Filistin.

Yakındaki camide verilen vaaz kulağıma çalındı.

“Filistin’de şehit düşen soydaşlarımız…” Dinciliğin kalesine dönüştürülen camilerimizde milliyetten alınan güç gibi geldi bana bu sesleniş. Dil sürçmesi olmaktan çok bilinçle seçilmişti.

Dindeşimiz dediğinde sağlanacak desteğe karşı soydaşımızdan güç almak.

Çok önemli olmayan bir ayrıntı gibi görünse de, dinden ya da soydan öte bir durumla karşı karşıya değil miyiz?

HAMAS’ın ele geçirdiği insanları et yığınına benzer bir bakışla utkusunun aracı yapıp sergilemesi de İsrail’in hiç olmayacak bir şey yapıp hastane vurması da yeterince tepki göstermeyi gerektirmiyor mu?

Cihatçılık bilinçaltına bir kez yerleştiğinde soyun da dinin de karanlık kafaların sıradan aygıtlarına dönüşmesi kaçınılmazlaşıyor. Bugünlerde bu ve benzeri örnekler sayamayacağımız kadar çok.

İnsan gözyaşları da bir bakıma timsahınkiyle buluşmuş oluyor bu paydada.

HAMAS dediğimiz sözde Filistin direnişçisi yapı kendisini var edenleri ve ortama sürenleri yanıltmayan bir eylemlilik sergileyerek kürede ve bölgede güç yitiren emperyalizme koz verdi. Emperyalizm ve onun bölgemizdeki uçbeyi İsrail de bu eşsiz kozu zaman yitirmeden kullanıma soktu.

Kuşkusuz öfkeliyiz.

Kuşkusuz üzgünüz.

Ama, tüm bunlar bir gerçeği göz ardı etmemize gerekçe olamaz.

İsrail’in var oluşundan bu yana bölgemizde kendisini gösteren vicdansızlık, insafsızlık ve ahlâksızlık ilk kez Gazze’de hastane bombalamasıyla kendisini göstermedi. Hep vardı. Bir, çocuk, bir anne ya da bir savunmasız yaşlı evinde ya da sokakta öldürüldüğünde kabul edilebilirlik mi söz konusu oluyor?

Ortadoğuda yüz yıldır yaşanmakta olan emperyal güdülü acı, gözyaşı ve kan dökümü göz ardı edile edile bugünlere gelindi. İsrail’i top tüfek kullanmaya gerek kalmadan masabaşında alınacak birkaç kararla yola getirme gücüne ve olanağına sahip Müslüman dünyasının elini tutan kimdi?

Bir yanda emperyalizmle el ele, kol kola olacaksın!

Diğer yanda Filistin için gözyaşı dökeceksin!

Böyle çelişki olmaz.

Bir yanda insan hakları kılıflı etnikçilik, bölücülük ve emperyal seviciliği!

Diğer yanda Filistin’e sevgi, acıma ve destek?

Üzülerek de olsa gerçeği yazmak, paylaşmak durumundayız.

Ortadoğuda ya da bir başka dünya köşesinde acıya, gözyaşına ve kan dökülmesine neden olan olumsuzlukla baş etmenin olmazsa olmaz koşulu emperyalizm penceresinden bakmaktır. Ancak, o pencereden bakıldığında gerçek tün açıklığıyla gözler önüne serilir.

Ortadoğunun bir numaralı varsıllığı olan karbon yakıt kaynakları üzerine çöken vahşi batılı gerçeği göz ardı edilerek çözüme yaklaşılamaz.

Buradaki bir sorun için binlerce mil öteden gelen uçak gemilerinin varlığı sorgulanmadan barışa erişilemez.

Son olaylardan sonra dinci dürtülerin de etkisiyle “Mehmetçik Gazze’ye” sayıklamaları işitiliyor Türkiye’de. Bu kendini bilmezlere “tam da burada durun” demek gerekiyor. Arapçılık heveslerinizi Mehmetçik’in kanıyla doyuramazsınız. Emevi Camisi’nde namaz kılma hevesinizin ülkeyi düşürdüğü durum ortada.

Hem Mehmetçik Gazze’ye diyenlerin hem de Emevi Camisi heveslilerinin akıl yoksunu oldukları kuşkusuz. Öyle olmasaydı geçenlerde SİHA’mızı düşüren ABD F16’sı üzerine biraz olsun düşünürlerdi.

Türkiye mutlaka bir şey yapacaksa işe Suriye’yle barışarak başlayabilir. Cumhuriyetin kurucu kadrolarının yaptığı gibi emperyalizmle değil bölge ülkeleriyle işbirliği çok değerli başlangıç olacaktır.

Yersiz ve gereksiz konuşmak yerine İsrail’e çalışan Kürecik ve İncirlik üslerini kapatmak da günün anlam ve önemine uygun davranışlar olacaktır.

Timsah gözyaşları olsa olsa olsa vicdan yıkamaya yarar.

Ne Filistin’de ne de bir başka yerde acıyı ve kanı dindirmez…

Azim ve Karar, 22.10.2023