TERÖR VE TERÖRİST PROPAGANDASI
Recep Akdur
Terör, Latincedeki terror sözcüğünün Fransızcaya oradan da Türkçeye geçmiş bir sözcük/kavramdır. Kısaca; korkutmak yıldırmak anlamına geliyor. Türk Dil Kurumu Sözlüğünde; ‘yıldırma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma, korkutma, tedhiş” olarak tanımlanıyor. Siyasal terminolojide,genel olarak, bir kişinin/ örgütün propagandasını terör yolu ile yapması anlamında kullanılıyor. Böylece bir yandan adı, amacı ve düşüncelerini halka duyururken öte yandan da halkın bu örgüte / düşüncelerine/iktidarına karşı koyma direncini kırarak, teslim olmasını amaçlıyor. Propagandasında terörü kullanan kişi ve örgütlere de terörist veya terör örgütü deniyor.
Propaganda ve propagandist sözcüklerinin kökeni de Latince. Tıpkı terör kavramında olduğu gibi önce Fransızcaya oradan da Türkçeye geçmiş.Kısaca önceden planlanmış bir mesajlar bütünü diye tanımlanır. Siyasal terminolojide, çok sayıda insanın/kitlelerin düşünce ve davranışlarını kendi/ örgütü düşüncesi/ amacı yönünde etkilemek amacıyla yapılan planlı etkinlikler bütününü anlatmak için kullanılır. Propagandist ise, benimsesin ya da benimsemesin/inansın ya da inanamasın, kendine verilen bilgileri yayan, tanıtan öven kişidir. Propaganda, propagandist ve etkililiği deyince “tarihteki en başarılı kişi olarak Joseph Goebbels” akla gelir. Yürüttüğü propaganda etkinlikleri ile, kısa bir süre de olsa,özelde Hitler’in genelde Nazi Almanya’sının işlediği tarihin en ağır insanlık suçlarını bile meşru gösterme, gizleme yönünde başarılı olmuştur.Günümüzde Goebbels’e öykünenler hiç de az değil. Ancak günümüzün Goebbels’i olabilmek için mutlak itaat eden bir millet ile tamamı ama tamamı yandaş bir medya olması gerekiyor. Ne şans ki hem muhalefetimiz var hem de az da olsa yandaş olmayan medyamız var.
Amacı, günümüzdeki moda deyimi ile “algı yönetimi yapmak”, “toplumsal kanaat ya da düşünce oluşturmak” olan propagandistin, sözleri kanıta dayanmak zorunda değil. Çoğunlukla toplumda var olan ancak hiçbiri kanıt niteliğinde olmayan/kabul edilmeyen inanç ve kanaatlerin yanında her türlü yalanı kullanır. Bu nedenle de propagandanın kuralı, etiği ve propagandistin de dilinin kemiği yoktur. Bu özelliklerinden ötürü; propagandist ile belli bir düzen, anlayış ve ussallık içinde tartışmak olanaklı değildir.
Türkiye’de terörist oldukları mahkeme kararları ile teyit edilen üç örgüt PKK, FETÖ ve HİZBULLAH’tır. AKP ve Hükümetlerinin bu üç örgütle olan ilişkilerini bilmeyen kalmadı. Her üç örgütle de doğrudan iş birliği içinde olduğu çok açık. FETÖ ile kuruluşundan, bölüşüm çatışmaları yaşadığı 17-25 Aralık 2013’e kadar tam bir iş birliği içindeydi. Kapalı kapılar arkasında sürdürdüğü PKK ile işbirliğini Açılım Programı ile“her türlü milliyetçiliği ayağımızın altına aldık” diyerek açık hale getirdi. Türk Bayrağına /devletine düşmanlığını gizlemeyen HİZBULLAH ile iş birliğini seçim ittifakı halinde sürdürüyor.
Başta genel başkanları olmak üzere, AKP yöneticileri bu üç örgütün propagandasını yapmak için elinden geleni yaptı yapıyor. FETÖ ile Mutlu Doğum Günleri, Türkçe Olimpiyatları düzenledi, PKK’nın her düzeydeki liderini/taraftarını televizyonlara, mitinglere çıkardı. Yandaş televizyonları aracılığı ile, Kandilden aşağı inemeyen PKK liderlerini Türk yurttaşlarının sürekli konukları yaptı. Videoları ile AKP mitinglerinin değişmez konuşmacıları haline getirdi. HİZBULLAHIN insan öldürmekten hüküm giymiş yöneticilerinin boy boy fotoğrafını yayımladı. Özetle,dünyanın hiçbir ülkesinde hiçbir iktidar bu kadar açık ve 7/24 terör/terörist propagandası yapmamıştır.
Tüm seçim dönemlerinde olduğu gibi, bu seçim döneminde de AKP’nin terör örgütleri propagandası pervasızlaşıyor.Buna paralele olarak, başta PKK olmak üzere her üç terör örgütünün eylemleri de en düşük düzeye düşüyor. Eylem yapmaya bile gerek duymuyorlar. Çünkü başta genel başkanı olmak üzere AKP, bu örgütlerin propagandasını öylesine sık ve etkili bir biçimde yapıyorlar ki onların propaganda için terör yapmasına gerek kalmıyor. AKP liderleri son iki yıldır terörist başının ve terör örgütünün adını anmadan herhangi bir konuşma yapmadı, yapmıyor.
İster doğrudan terör örgütünün kendisine“isterse istemem yan cebime koy türünden karşı görünüp de terörist örgüte yardım edenlere” karşı koyabilmenin tek yolu vardır. O da propagandistin/teröristin, terörize etmekte, yıldırmakta kullandığı söylem ve suçlama ve saldırılardan korkmamak. Onunla doğrudan onun dili ile konuşmaktır. Demokratik haklarını kullananlara “terörist suçlaması yaptığında” onun karşısında “demokratik hakları kullanmak teröristlik ise evet ben teröristim”, “adalete saygıya davet etmek provokatörlük ise evet ben provokatörüm”, “çözüm kavga ise bizde varız” diyebilmektir. Özetle beyaz, kara ve gri propaganda yöntemleri ile muhaliflerini terörize etmek isteyenlerin suçlamalarından, saldırılarında korkmamak bu araçları tek tek elinden almak gerekir.
Karamsarlığa ve üzüntüye kapılmaya gerek yok,“Atatürkçüler,Cumhuriyetçiler, demokratlar propagandistleri, propagandistler de Cumhuriyetçileri anlıyor ve tanıyor”. Herkes üstlendiği görevi yapıyor. Eğer ortamı ve toplumu propagandistlere bırakmak istenmiyorsak,onlara direnmek ve iktidardan uzaklaştırmak için ele geçen tüm fırsatları bu arada da genel seçim fırsatını iyi kullanmak ve bu amaçla ve çok çabalamak gerekiyor.
Azim ve Karar, 08.05.2023