SAYIN
Ceyhun Balcı
Konuşma ve yazı dilinde kişi adının önüne getirilen san olarak tanımlanabilir yazının başlığı. Daha çok resmi yazışmalarda ve konuşmalarda kullanılır. Gündelik konuşmada ve yazıda çok da kullanılmaz.
Mustafa Kemal Atatürk’ten yazıda ya da konuşmada söz ettiğimizde “sayın” nitelemesini kullanmak aklımıza bile gelmez. Zaten saygın bir kişidir. Adının önüne eklenecek “sayın” nitelemesine gereksinimi yoktur.
Son yıllarda “sayın” nitelemesinin bir kişinin adının önüne özellikle eklendiğini izliyoruz. Terör örgütü sorumlusu, İmralı sakininden söz ediyoruz.
Açılımla birlikte hız kazanan bu önemli ayrıntı, açılımın sonlanmasından sonra da ortamdaki varlığını koruyor. Terör örgütünün döpiyesli, takım elbiseli uzantılarını barındıran HPD’liler başta olmak üzere gazeteciler, akademisyenler ve onlara eklenen bir grup insan kitle iletişim araçlarında söze “sayın ………..” diyerek başlamazlık etmiyor. Bir tür rengini belli etme, ben buyum deme aracına dönüşmüş durumda sayın nitelemesinin kullanımı.
Oysa, bu nitelemeyi uygun görerek kendilerince saygınlığa kavuşturdukları kimse Türk yargısınca yaşam boyu özgürlüğünden yoksun bırakıldı. Söz konusu yargılama uluslararası yargı kurumlarınca da incelendi. Yargılamanın evrensel hukuk normlarına uygunluğu onaylandı. Başka deyişle yargı süreci çoktan geride kaldı. Saygınlığı ve elbette sayın nitelemesini hak etmesi söz konusu değil.
Kişiye sayın demekle saygınlık kazandırılamayacağı gibi sayın nitelemesinin kullanılmaması da kişiyi saygınlıktan arındırmaz.
Buradaki incelik katile, terörist başına göz kırpmakatan kaynaklanıyor. Bir tür parola işlevi görüyor bu yersiz, gereksiz ve uygunsuz kullanım.
Parola “sayın”, işareti “hıyanet”!
Sosyal medyada rastladım.
Halktv’deki bir izlencede HDP milletvekili sayın nitelemesiyle kendisine verilen görevi başarıyla yerine getirmiş. İzlenceyi yöneten Şirin Payzın’ın da sayıncı olduğu kuşku götürmez gerçek.
Aynı izlencede katılımcı olan Emin Çapa ve Barış Terkoğlu’ndan tepki gelmemesi eleştiriyi hak etmiştir bence.
Her ikisi de HDP’li vekile sayın nitelemesinde bulunduğu kişinin eli kanlı bir katil olduğunu kısa ve özlü biçimde anımsatabilirlerdi. Hatta, bu anımsatma namuslu insanlar için sıradan değil kaçınılmaz bir görev olmalıydı.
Adamsendecilik, duyarsızlık, neme gerekçilik bu türden yanlışların zamanla kanıksanmasına yol açmaktadır.
Sayın nitelemesi günümüz Türkiyesinde suçu ve suçluyu övme aracına dönüşmüştür. Bu sınır tanımazlık onbinlerce şehidin, gazinin ve terör kurbanının gözleri önünde her geçen gün hız kazanarak sürdürülmektedir.
Daha da kötüsü bu olumsuzluğa her ortamda karşı çıkması beklenenlerin sessizliğidir.
Azim ve Karar, 03.07.2022