OLİGARŞİNİN SEÇTİRDİKLERİNİN MARŞI VE GAZİ PAŞA’NIN ‘MİLLETVEKİLLERİ’NİN FARKI…
Reha Ören
Skype E-Posta ile paylaş Yazdır
Ben ezelden beridir seçtirilmiş vekillere, ‘Milletvekili’demem.
Demem çünkü onlar milletin vekilli değiller.
Onlar siyasi oligarşinin, oligark yapının seçtirdikleridirler.
Çok mu kesin ve haşin oldu?
Hayır! Bence az bile oldu.
Anayasa’nın ülkede yaşayan herkese seçme ve seçilme hakkını verdiği bilinir. Lakin bu anayasa maddesi marifetli siyasiler tarafından, yönetmelik denilerek, teamül denilerek bal gibi delinir.
Delinir de iş gelir liderin iki dudağı arasına kilitlenir.
* * *
Sorarım size, belediye başkanları sıralamasından, milletvekilleri sıralamasına kadar genel başkanın onayını almadan seçilmek mümkün müdür?
Cevabınız ‘Hayır’sa eğer, milletin iradesinden bahsetmek mümkün müdür?
Yine cevabınız ‘Hayır’ olmalıdır.
Çünkü doğrusu odur.
Siyasi partilerde Genel Başkan ve genel merkez sultası vardır.
Onlar gittikleri şehirlerde krallar gibi ağırlanırlar. Belediye başkanları karşılarında el pençe divandırlar.
Silsile böyle devam eder, milletvekili Ankara’dan gelen genel merkez etkili ve yetkilisinin karşısında el pençe divan!
Meclis üyesi belediye başkanının karşısında bilumum emre amadedir her zaman.
Bakmayın kopan tantanaya ve bir bardak suda koparılan fırtınaya, biliniz ki menfaatler çakışmıştır o zaman.
* * *
İmdi, millet nerde, nerede?
Sırası geldiği zaman milletin kutsal iradesi diye nutuk çekerler ama iradenin olmadığını söylediğiniz zaman da sizi kötüleyip defterden silerler.
Siyasilerden umar ve çıkar bekleyenler de sırtlan gibi sırıtıp, bukalemun gibi renk değiştirirler.
Sokak arası çay ocağında oturan da, mahalle kahvesinde pişpirik oynayan da, otel lobisinde vekil karşılayan da seçilmişlerin aleyhinde atar tutar, lakin karşısında görünce de sözlerini yalanır, yutar!
Şimdilerde moda oldu ya seçtirilmiş bir vekil ile yanyana duranlar da selfi çekebilmek için de bilmem neresini yırtar.
“Falanca vekil benim adamım” diyecek ya hergele, hava atmak için kalmayacak yemediği herze…
* * *
Afraları, tafraları…
Bu seçilmiş değil, seçtirilmiş vekillere bir bakın, muhtar ihtiyar heyetindekilerin bile kayfede oturuşu nasıl değişiyorsa, belediye meclis üyelerinin de tavırları anında değişiyor.
Dün süklüm püklüm girdikleri belediyelere seçildikten sonra imparator gibi giriyorlar. Burunları bir karış havada, hele o güvenlik görevlileri ile müstahdemlere bakışları var ki akıllara seza…
Vatan, millet, halk, ahali, devrim mevrim hikâye!
Önce yatırım maliyetini finanse, ardından allem edip, kallem edip kara geçerek ‘düzülenlerin’ safından, ‘Düzenler’in sınıfına geçebilmektir bunca mesarif ve mücadele!
* * *
Nasıl mı?
Nasılı var mı?
Bu gün meclis üyeliğinin rayicinden haberiniz var mı?
Büyükşehir’e girebilmek için ilçe belediyelerinin ilk üç sıralamasında olmak kaç para acaba?
Adam belediye meclis üyesi olabilmek için eşek yüküyle parayı harcayacak.
Ne içün?
Halka, millete, devlete, cumhuriyete hizmet için mi?
Aklınızı başınıza alın, var mı öylesi?
Az bulunur ahmağın böylesi!
Onca parayı harcayacak. Sonra?
Sonrası önce harcadığı parayı karşılayacak.
Dahasında zaman aşımını ve faizini de düşünüp kar etmeye bakacak. Kar edecek ki bir sonraki seçimde tekrar aday olacak…
Bu belediye meclis üyesi.
* * *
Milletvekili dedikleriniz bunlardan çok mu farklı?
Onlar da genel merkezdekilere yakınlaşacak.
El öpecek, eşeyine göre gerekirse kalça kıvırıp gerdan kıracak, göz süzecek işvelenip, cilveleşecek…
Ehh biraz da cüzdanından dökülecek!
Sonra ekâbirler ve lider onaylarsa milletvekili seçilecek.
Haa bir de şu var, kendi ilinden seçilemeyecekse eğer, lider sultası onu bir başka ilden gösterecek.
Adam ya da kadın arabasından inip, şoförünün navigasyonundan mahrum olunca kentte yitip gidecek.
Dolmuş dedim ya laf-u güzaf olsun diye!
Siz hiç halkın arasında dolaşan vekil gördünüz mü?
Bir toplu taşıma aracında bindiklerine denk düştünüz mü?
Akşamları belli mahfillerde kafa çekerler, ya milleti incelerler ya da devrim yapmayı ancak serhoş kafayla becerebilirler.
İnmezler azizim, bunlar halkın arasına giremezler.
Ağababalarına baksanıza, kaç korumayla geziyorlar.
Kaç sivil ve resmi korumayla dolaşıyorlar?
Neden?
* * *
Nedeni var mı?
Halktan korkuyorlar. O yüzden de halkın içine giremiyorlar.
Ondan sonra da utanmadan yüzleri kızarmadan “memlekete demokrasi getireceğiz” diyorlar.
Sanki kendi partilerinde demokrasi varmış gibi!
Ele talkını verip yutuyor kendileri salkımın alasını…
Neyse!
Geçelim ve gelelim sadede.
Şimdi sizlere bir marşın sözlerini yazacağım. İyi okuyun.
Milletvekili Marşı
Sormayın kim olduğumu
Ben bilmem, liderim bilir
Varlığımı yokluğumu
Ben bilmem, liderim bilir…
Gözlerim hep ona bakar
Kaldır der, ellerim kalkar
Gül, menekşe nasıl kokar?
Ben bilmem, liderim bilir…
Ne içip, ne yiyeceğim?
Sırtıma ne giyeceğim?
Nerede ne diyeceğim?
Ben bilmem, liderim bilir…
İçimdeki riyaları
Süreceğim boyaları
Göreceğim rüyaları
Ben bilmem, liderim bilir…
Sıkı tutarım aramı
Ye derse, yerim haramı
Süt beyaz, kömür kara mı?
Ben bilmem, liderim bilir…
Enim nasıl, boyum nasıl?
Fikrim nasıl, huyum nasıl?
Kullanacak oyum nasıl?
Ben bilmem, liderim bilir…
Hasta mıyım, sıhhatta mı?
Sadakatım ifratta mı?
Otuz gün ay mı, hafta mı?
Ben bilmem, liderim bilir…
Hicap nedir, örtü nedir?
Kurt-kuş, böcek-börtü nedir?
İyi nedir, kötü nedir?
Ben bilmem, liderim bilir…
Hürmetim tamdır zatına
Minder olurum altına
Uyarım talimatına
Ben bilmem, liderim bilir…
Teslim ettim irademi
Böyle yürür benim gemi
Varsa beynimi, midemi
Ben bilmem, liderim bilir…
Bu marşın sözleri Tanrı taksiratını af, rahmetini gani, mekânını cennet eyleyesi Abdürrahim Karakoç’a aittir.
Bu düzen ve sistem böyle devam ettiği sürece de bu şiir ezberlenip söylenmelidir.
Gazi Paşa’nın milletvekillerinde aradığı vasıf.
“Sultanlarla, Halifelerle idare olunmuş ve olunan memleketlerde vatan için, millet için en büyük tehlike, Sultanların ve halifelerin düşmanlar tarafından satın alınmış olmasıdır!
Millet meclislerine kadar dahil olmak yolunu bulabilen vatansızlara tesadüf etmenin uzak bir ihtimal olmayacağına, tarihin bu konudaki misalleriyle karar vermek zaruridir.
Bunun için millet, vekillerini seçerken çok dikkatli ve kıskanç olmalıdır.
Milletin hatadan korunması için tek güvenilir çare, düşünce ve hareketleriyle milletin itimadını kazanmış siyasi bir partinin seçimde millete rehberlik etmesidir.
Genellikle millet fertlerinin, adaylıklarını ortaya atan her şahıs hakkında karar vermeye yarayacak güvenilir bilgi ve isabetli görüşe malik bulunacağını kabul etmek, teorik olarak tasarlansa bile, bunun tamamen doğru olmadığı, tecrübelerle inkâr edilmez bir gerçek olmuştur.
İçinizde memleketi ve milleti çok seven, aklına, anlayışına, vicdanına en çok güvendiğiniz insanları milletvekili olarak seçiniz.
Ancak bu sayede Meclis sizin arzularınızı yapmaya, layık olduğunuz refahı temin etme kudretine malik olacaktır.
Vatandaşlar! Vatanınızda herhangi bir şahsı istediğinizi sevebilirsiniz Kardeşiniz gibi, arkadaşınız gibi, babanız gibi, evladınız gibi, sevgiliniz gibi sevebilirsiniz.
Fakat bu sevgi sizi milli mevcudiyetinizi bütün sevgilerinize rağmen herhangi bir şahsa, herhangi bir sevdiğinize vermeye sebep olmamalıdır. Bunun aksine hareket kadar büyük bir hata olamaz.
(Afet İnan. M.B. ve MK. Atatürk’ün el yazıları S.16 1930)
Ve son söz…
Muhtemelen milletime tavsiye ederim ki sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların, kanlarında ve vicdanlarındaki asil cevheri tahlil etme dikkatinden bir an feragat etmesin.
Nutuk. 2 / S 501-502 1927
* * *
Hatılayın bakalım. Ne demişti Gazi Paşa?
“Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”
Ne yapacakmışız?
“Kanlarındaki ve vicdanlarındaki asil cevhere bakacakmışız”
Azim ve Karar, 27.01.2024