MEMLEKET HAREKETİ
Suay Karaman
Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin, partisinden ayrılarak parti kuracağı öne sürüldü ancak “Bin Günde Memleket Hareketi” başlatacağı konusunda kendisi açıklama yaptı. Yaptığı açıklamada CHP yönetimine de eleştirilerde bulundu.
CHP yönetimine yaptığı eleştirilerin çoğunda haklı olan İnce, neden zamanında eleştirmemesini de açıklamak zorundadır? Kendi başlatacağı hareket içinde Atatürk düşmanlarının yer almayacağını söylerken, CHP içindeki Atatürk düşmanlarına neden ses çıkarmadığını da açıklamak zorundadır? “Ekmek için Ekmelettin”e cumhurbaşkanı adaylığı için ilk imzayı verip, tıpış tıpış oy verdiğini de açıklamalıdır.
Mühürsüz oy pusulaları ile kabul edilen anayasa değişikliğine karşı neden sessiz kaldığını, tepki vermediğini de açıklamalıdır? 29 Mayıs 2018 tarihinde Artvin-Borçka mitinginde, kendisine ısrarla söylenmesine karşılık, Cerattepe’den neden söz etmediğini de açıklamalıdır? Seçim gecesini tam açıklamamış, geçiştirmiştir. Seçim gecesi kaldığı oteldeki 20 odanın parasını kimin verdiğini de açıklamalıdır.
Ayasofya hakkındaki Atatürk’ün kararını İnce de savunmadığı gibi “davet gelirse Ayasofya’ya gider, namazımı kılarım” demiştir. Üstelik davet gelmemesine karşın, 24 Temmuz Lozan Antlaşması’nın yıl dönümünde Anıtkabir’e gitmek yerine Sultan Ahmet camisine gidip namaz şovunda bulunmuştur. Bunların dışında Hıyanet İşleri Başkanı’nın eşsiz liderimiz Atatürk’e lanet okumasını tepkisiz dinlemiştir.
Yaptığı açıklamada sürekli “Kürt vatandaşlarımız” diyen İnce, Kürt kökenli Türk vatandaşı demeyi henüz öğrenemediyse, oy avcılığı için bölücülük yaptığının farkında mıdır? Kürtçülüğe kucak açan İnce, 22 Mayıs 2012 tarihinde CHP Grup Başkan vekili olarak TBMM Başkanlığı’na “siyasi partilerin Türkçe’den başka dillerde de faaliyette bulunmasını öngören kanun teklifi” sunmuştu. CHP’de farklı seslerin olmasını ‘zenginlik’ olarak tanımlayan İnce, PKK terör örgütünün destekçisi Selahattin Demirtaş’ı, barışa katkı yaptığını iddia ederek övmesi boşuna değildir. Yaptığı açıklamada “13 bin sandıkta CHP’nin gözlemcisi yok” diyen İnce’yi, bilgisayar mühendisi Bilgehan Turhan yanıtladı. ”Seçimden sonra hatalı seçim tutanaklarının bazılarının sonuçlara etki edecek kadar önemli olduğunu vurgulamak üzere İnce’ye rapor olarak sunduklarını ancak İnce’nin buna ilgi göstermediğini ve ‘adam kazandı’” dediğini söyledi.
İnce’nin yaptığı açıklamada bilinenler dışında, sürekli söylediklerinden farklı bir şey olmadığı gibi, ideolojik olarak farkını fark ettirecek bir söylem de yoktu, sadece şikâyetlerini dile getirdi. Basın toplantısına birçok gazetecinin katılmasına karşın, hiç soru almadan salonu hemen terk etmesi ilginçti, sorulardan kaçtı algısı yarattı. 4 Eylül günü Sivas’ta olacağını, 29 Ekim günü yeni bir açıklama yapacağını söylemesi, Atatürk’ün izinde olduğu mesajını verme gayretidir. Peki o zaman akıllara şu soru geliyor: 15 Kasım 2017 tarihinde Tunceli CHP İl örgütü Seyit Rıza denen haini anarken, Muharrem İnce bu olaya tepki vermedi, kınamadı. Böyle milletvekillerine Atatürkçü demek, Atatürk’le alay etmek anlamına gelmektedir. Olayları unutmamak ve küçük insanları büyütmemek gerekir.
Atatürkçülük böyle günlerde nasıl davrandığımızla belli olur. Basın toplantısı yapıp, “ben Atatürkçüyüm, Kılıçdaroğlu değil” diyerek Atatürkçü olamazsınız; Kılıçdaroğlu ile aranızdaki farkı da kanıtlayamazsınız. Bugün ülkemiz aklınıza gelen her alanda tarihinin en sorunlu dönemini yaşamaktadır. Dış politikadan, iç politikaya; terörden, Ege adalarımızın işgaline; ekonomiden, enerjiye; eğitimden, sosyal güvenliğe; tarım ve hayvancılıktan, sanayiye; sığınmacılardan, koronavirüs salgınına kadar birçok sorunumuz varken, İnce’nin yaptığı çıkışın bu sorunların çözümüne katkı sağlayacağını düşünmek aymazlıktır.
Özellikle laiklik konusunda çekingen tavır alan Muharrem İnce’nin ‘Memleket Hareketi’, tek adama bağlı bir yapı görünümü çizmektedir. Çünkü ideolojisi de yoktur, gelecek için projeleri de yoktur. Hedefi cumhurbaşkanlığı seçimidir, parlamenter sisteme dönmek gibi bir hedefi bulunmamaktadır.
Türkiye’de iktidar sorunu ile birlikte muhalefet sorunu yaşanmaktadır. Bütün bu sorunları ortadan kaldırmanın yolu, Kemalizm’in Altı Oku’dur; gerisi kayıkçı kavgasıdır. Bugün CHP, CHP’li olmayanların işgali altındadır. Bunu kavrayan bilinçli CHP tabanı, partiyi geri almalı ve kuruluş ilkelerine döndürmelidir.
Azim ve Karar, 24 Ağustos 2020.