MASKESİZ ŞİDDET
Ceyhun Balcı
Yakın geçmişte maske suç ve şiddetle özdeşleşmişti! Salgınla birlikte işler tersine döndü! Maskesizler şiddetin ve ağır insanlık suçunun özneleri oldular.
Bilim çevrelerinin de kısa sayılamayacak kararsızlık döneminden sonra maskeli yaşamın gerekliliği tartışılmaz oldu.
Türkiye bilim kurulunu erkenden oluşturarak başladı salgın sürecini yönetmeye! Bunu izleyen eksiklikler ise salgının sınırlarımızı aşmasına çağrı çıkarttı! Dünyanın hemen her köşesinden Türkiye’ye akan binlerce insan hastalık yayıcısı işlevi gördü. Çok önemli olan karantina uygulaması kişilerin keyfine bırakıldı.
Haziran ayı gelip çattığında ise salgın yönetimi sözcüğün tam anlamıyla havlu attı!
Maskeli yaşam pek çok ilde zorunlu olsa da uygulamada tam tersi oldu. Yaşadığım kent İzmir’de maske kullanımına direnç üst düzeyde. Doğrusunu yanlışını bir yana bırakıyorum. Maske denen nesneyle tanışmamış sayısız insanın varlığı salgın yönetiminin ayıbıdır.
Anımsayalım!
Salgının sıcak günlerinde Çin’de devlet otoritesi salgının gereklerini yerine getirmekten kaçınan vatandaşlarına yönelik sert bir duyuru yapmıştı. “Kurallara uymayanlar” diye başlayan tümce ölümcüllüğe varabilecek yaptırımların habercisi gibiydi.
Hindistan’da ise sokağa çıkma yasağına uymayanlar sopa yediler polisten. Her kültürün ve coğrafyanın kendine özgü yolu, yordamı var! Çin’i ya da Hindistan’ı insan haklarına aykırılıkla suçlayanlar çok geçmeden sırtlarının yere geldiğini gördüler.
Salgın hastalık yönetimi ilk kez bu denli küresel ölçekli uygulama oldu. Kurallara uyum, kurumlara saygı işin zayıf halkası. Bu zayıf halkanın kopmasına seyirci kalındığında bizde olduğu gibi her akşam sağlık bakanının yakarışları yankılanıyor topraklarımızda!
Konuya dönelim!
İzmir’de iki aile hekimi “maske takmalısın” dedikleri bir haydut grubu tarafından saldırıya uğradı. Belli ki, balkon alkışları ve yaşa, varol yüreklendirmeleri sağlıkta şiddeti önlemeye yetmedi! Hemen her zaman olduğu gibi saldırganlar saldırdıkları hekimlerden önce evlerine, barklarına ulaştılar. İki hekimin hastanede gözetim altında olduğunu ekleyelim. Onlar geç de olsa evlerine dönemediler bile.
Bu ve benzeri saldırılardan sağlık yönetimi ve büyük ölçekte ülke yönetimi öncelikle sorumludur. Maske zorunluluğu koymak iyi de izleyip, gereğini yaptırmadıktan sonra anlamsız!
Şimdi düşünelim!
Örneğin, İzmir’de maske zorunluluğu yeterince denetlense, takmayanlara yönelik yaptırımlar kamuoyunun bilgisine sunulsa hekimlerin “maske takmalısın” uyarısına karşı efelenen kent eşkıyalarının saldırganlığı söz konusu olur muydu?
Haziran başından bu yana ışık hızıyla gevşetilen kısıtlamalar haftalar süren binbir emek ve çaba ürünü kazanımların kısa sürede uçup gitmesine neden oldu!
Hiç olmazsa maske taktırmak, sosyal mesafe kurallarını sıkı şekilde denetlemek başarılamaz mıydı?
Salgının ilk haftalarındaki korku ve ürküyle ne yapacağını şaşırıp bilim kuruluna sarılan ve yarım yamalak da olsa o kurulun kararlarını uygulayan ülke yönetimi fabrika ayarlarına döndü!
“Normalleşme” adı altında uygulamaya konulan akıl ve bilime aykırı eskiye dönüş cehaletin de birkaç ay önce indiği tahtına çıkmasıyla taçlandı!
Durum böyle olunca da “maske takmalısın” diyen doktorun payına da tekme, tokat ve kafa travması düşmüş oldu! İşin psikolojik bölümüne değinmiyorum bile! Bu bakımdan verilen zararı ortaya koyacak ölçüt olmadığını belirtmekle yetiniyorum.
Bu arada soralım!
Nisan ayında korona korkusuyla alkışladığımız ve yüreklendirdiğimiz hekimleri şiddetten koruma yasası çıkartılmıştı!
Ne oldu?
O zaman az sayıda da olsa kimi hukukçular bu yasanın ölü değilse de etkisiz bir ürün olduğunu söylemeye çalışmışlardı. Her alanda olduğu gibi sağlıkta şiddeti de önlemenin yollarından yalnız birisidir yasa çıkartarak caydırıcı yaptırımlar koymak! Yasa yanlış yapıldı. Doğru yapılsa da ülkeyi yönetenlerin söylem ve eylemleriyle tamamlanmadan sonuç almak düşe eşdeğer bir durumdur.
Meslektaşlarıma geçmiş olsun!
Bu arada, akıl ve bilim hak ettiği yeri buldu korona sayesinde diyerek kendimizi avutmuş olduğumuz anlaşılıyor.
Cehalet tahtına geri döndü!
Sağlıkta şiddet dörtnala!
Sorumlusu maske takma zorunluluğunu bile uygulayabilme yeteneğinden yoksun yönetenlerdir!
Böyle biline, çare buluna…
Azim ve Karar, 01.07.2020