MARMARA DEPREMİNİN 21. YIL DÖNÜMÜNDE, BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİ
Prof.Dr Recep AKDUR
Kuzey Anadolu Fayı 17 Ağustos 1999’da Saat 03:02’deGölcük bölgesinde kırıldı. Çeşitli kaynaklarca depremin büyüklüğünü 7,4 veya 7,5 olarak bildirildi. Resmi raporlara göre toplam 364.905 bina hasar gördü. Bunların yıkıntıları altında kalan 18.373 kişi öldü 48.901 kişi ise ağır yaralandı. Marmara depremi olarak adlandırılan afetin üzerinden tam 21 yıl geçti.
Marmara Depremi’nden yaklaşık 40 gün sonra, 30 Eylül 1999 Tarihinde, yerel saat ile 11.31’de ve MarmaraDepremi ile aynı büyüklükte Mexico City’de bir deprem oldu. Bu depremde yalnızca 35 kişinin öldüğü bildirildi. Aynı büyüklükteki 10 Ağustos 2010 tarihli Vanuatu Depremi’nde ise hiç kimse ölmedi. Benzer şeklide 6 Temmuz 2011 Yeni Zelanda’daki 7,6 büyüklüğündeki depremde de kimse ölmedi. Dahası var; dünyadaki en büyük ölçekli depremlerden biri olan 11 Mart 2011 tarihli ve 7,9 Richter ölçekli Japonya Depreminde de hiç ölen olmadı. Buna karşılık 12 Ocak 2010 Haiti Depremi buseçilen örnekler içinde 7,0 Richter büyüklüğü ile en küçük olan deprem idi. Resmi raporlara göre 300 binden fazla insan öldü.
Depremlerde iki ölçek var. Bunlardan birisi depremin büyüklüğü olup, Richter Ölçeği ile ölçülür. Kısaca depreme neden olan fay kırılmasında açığa çıkan enerjinin miktarı olarak tanımlanır. Açığa çıkan enerji miktarını ya da depremin büyüklüğünü tamamen doğa belirler. Günümüzde sahip olduğumuz bilgi ve teknolojilerle bu ölçeğe/büyüklüğe müdahale etme olanağı yok. Yalnızca oluşacak büyüklüğü ya da açığa çıkacak enerji miktarını tahmin edebiliyoruz.
İkinci ölçek depremin şiddetidir ve Mercalli Scalası ile ölçülür. Kısaca depremin mala (bina, yol, köprü, barajvb) verdiği hasar ile cana verdiği kırımın ölçüsü olarak tanımlanır. Aynı büyüklükteki/Richter ölçeğindeki depremler farklı toplumlarda farklı şiddetle/ hasarla sonuçlanır. Yukarıda verilen örneklerden de anlaşılacağıgibi üçü de 7,4 Büyüklüğünde olan Marmara Depremi 18.373 can alırken, Mexico City Depremi 35, Vanuatu depremi ise sıfır can almıştır. Başka bir anlatımla Marmara depremi 11-12 Mercalli şiddetinde iken, MexicoCity 3-4 Mercalli şiddetinde, Vanuatı depremi ise yalnızca 1-2 Mercalli şiddetindedir
Depremin verdiği hasar ve kırımlardaki, başka bir anlatımla şiddetindeki bu farklılıkta deprem merkezinin yerleşim yerlerine olan uzaklığı, yeryüzünden olan derinliği, yer kabuğunun yapısı ve sarsıntının süresi gibi doğal faktörler de etkili olur. Ancak esas önemli ve belirleyici olan yapıların (bina, yol, köprü, baraj vb) sağlamlığıdır. Bu özelliği nedeniyle de depremin şiddetini büyük oranda insanlar/yapıların sağlamlığı belirler. Yöneticilerin yapması gereken şey; en büyük (9 Richter Ölçeği) depremleri bile, topluma en küçük şiddette yaşamaktır. Bunun yolu ise tüm yapıların (bina, yol, köprü, baraj vb) en büyük depreme bile dayanıklı olacak şekilde inşa etmektir.
Depremlerde sıfır ölümlü sonuçlara ulaşabilmek için,devletin/onu yönetenlerin iki şey yapması gerekir. Bunlardan birisi geçmiş depremlerden/ acılardan ders çıkarmak. İkincisi de bu derslerin ışığında beklenen/gelecek depremlerde yaşanacak acıları en aza indirmektir.
Nitekim, 1999 da 40 gün ara ile yaşanılan aynı büyüklükteki, Marmara ve Mexico City depremlerinden 14 yıl önce, 19 Eylül 1985′ tarihinde yerel saat ile sabah 7.19’da Mexico City 8,1 büyüklüğünde bir deprem yaşamıştı. Resmi kaynaklar 10.000 ölüm 50.000 yaralanma bildirdi. Resmi olmayan kaynaklara göre ise ölüm sayısının 40.000 yaralı sayısının ise 200.000 olduğu söylenir. Meksika yönetimi 1985 depreminden ders çıkardı. Böyle bir acıyı bir daha yaşamamak üzere kolları sıvadı. Deprem açısından tehlikeli bölgeler tamamen boşaltıldı, dayanıklı olmayan binalar yıkıldı, yeni bölgelere yeni ve dayanıklı binalardan oluşanyaklaşık on yıl içinde yeni bir Mexico City inşa edildi. Sonuç çok açık, 1985 acısından 14 yıl sonra Marmara Depremi ile aynı büyüklükte bir deprem yaşandı, ancak kayıplar gerek 1985 Mexico City Depremi ve gerekse aynı günlerde yaşanan Marmara Depremi ile kıyaslanamayacak kadar aa oldu.
Acısı ile sızısı ile, iyisi ile kötüsü ile Marmara depreminin üzerinden tam 21 yıl geçti. Meydana geldiği gün aynı zamanda sıranın İstanbul’a geldiğinin de bildirimi niteliğinde idi. Kuzey Anadolu Fay Hattı boyunca ilerleyen yerkabuğu kırılmalarında, Gölcükten sonra sıranın Marmara Denizi içinde ve İstanbul karşısına denk gelen bir yerde olacağı biliniyordu.
2000’i izleyen yıllarda İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılmış olan çalışmalardan birine göre; oluşacak depremin büyüklüğünün 7,5 Richter olması halinde, 51.000 ağır 114.000 orta hasarlı olmak üzere toplam 165.000 bina hasar görecek ve 73.000 kişi ölecek 120.000 kişi de yaralanacaktır
Bu bilgiler yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından2020 yılında güncellendi. Güncel bilgilere göre 7,5 büyüklüğündeki bir depreme dayanamayacağı ve çeşitli derecelerde hasar göreceği bilinen 143.200 konuthesaplanıyor. Bu iki rapordan 21 yılda yalnızca 21.800 konutun ıslah edildiği ya da kullanım dışı bırakıldığı anlaşılıyor. Bırakalım daha eski yılları, ihmalleri 17 Ağustos 1999’dan bu yana 21 yıl gibi uzun bir süre geçti. Bu sürede 7,5 büyüklüğündeki bir depreme dayanamayacağı ve çeşitli derecelerde hasar göreceği bilinen 143.200 konut ıslah edilse idi, başka bir söylemle deprem amaçlı toplanan vergiler dayanıklı konuta dönüştürülse idi beklenen 73 bin ölümden tamamı değilse bile önemli bir kısmı önlenecekti.
Çok şey yapıldı az şey yapıldı tartışmalarının ötesindeki gerçek şu; başka ülkelerde sıfır ölümle sonuçlanacak büyüklükteki bir deprem bile İstanbul’da 73 bin can alacak. İş ciddiye alınsa ve yeterince duyarlı davranılsa idi, 1999’dan günümüze sıfır ölümle sonuçlanacak bir yapı stokuna kavuşmak olanaklı idi. Üstelik finansman yurttaştan peşin toplanmıştı. Yanlışın neresinden dönülür ise kardır. Konu bugünden itibaren ciddiye alınır ise önümüzdeki 10 yıl içinde sıfır ölümlü bir depreme ulaşmak olanaklı. Ancak yerel yönetimler engellenmeye devam edilir veya mevcut hızla gidilir ise önümüzdeki60 yılda da sıfır ölümlü ya da küçük şiddetli depreme ulaşmak olanaksız olacaktır. Sonuç cümlesi olarak,beklenen İstanbul depreminin şiddeti çok yüksek olacaktır.
Azim ve Karar, 17.08.2020