Küba aşısı fark yaratabilir
Bir yıldır salgın derdiyle baş etmeye çalışan insanlık aşının geliştirilmesiyle umutlansa da, aşının üretimi ve dağıtımıyla ilgili sorunlar aşıyla ilgili önemli güncel sorunlar olarak kendisini gösterdi.
Cüzdanı şişkin ülkelerin hemen her konuda olduğu gibi aşıyla ilgili olarak da sergilediği açgözlü ve benmerkezci yaklaşım az önce anılan sorunlara eşitsizlik ve adaletsizliği eklemiş oldu.
Dünyada 130 ülkede aşının yalnızca adının duyulduğunu eklersek durumu çok daha iyi anlatmış oluruz.
Covid 19 aşılarıyla ilgili gelişmeler gündeme düşer düşmez ben ve benim gibi düşünen çok sayıda kimsenin “Küba aşısı yok mu?” ya da “Küba neden aşı geliştir(e)medi?” sorularını aklına getirdiğine kuşku yok.
On milyonu biraz geçkin nüfusuyla, İngiltere büyüklüğündeki ada ülkesi Küba coğrafyada kapladığı yerle orantısız bir sağlık devidir. Koruyucu ve önleyici sağlık anlayışına eklediği halkçılık, dayanışmacılık ve uluslararası paylaşımcılık dünyanın saygı ve sevgisini kazanmıştır. Aşıyla ilgili olarak şirketlerin kazançlarını katladığının konuşulduğu dünyada Küba geliştirdiği ve geliştireceği hiçbir ilâç ya da aşıdan (çok gereksindiği halde) parasal kazanç sağlamayı aklından bile geçirmeyen kendisi küçük ama yüreği büyük ülkedir.
Kübalılar bu soylu davranışlarıyla ne kadar övünseler yeridir.
Eşitliğe, adalete, canlılığa saygının dünyanın bu küçük ülkesinde korunuyor olmasından ötürü insanlık da kendisine pay çıkartabilir.
Sağlık devi Küba’nın da Covid 19 aşısı çalışmaları yaptığını ve bu çalışmaların önemli bir aşamaya evrildiğini öğrenmek sevindirdi. Aşıya erişimin sorun olduğu, aşıya erişenlerin aşılamada başarısız olduğu dünyamızda bu habere gereksinim üst düzeydeydi.
Dünyada 67 aşı projesinin insanlara uygulanma aşamasına geldiği, bunlardan 20’sinin son aşamaya eriştiği ya da bu aşamayı da tamamladığı biliniyor. ABD, Çin, Rusya, Kanada, İngiltere, Almanya, Hindistan ve Güney Kore bu çalışmalarda öne çıkan ülkeler. Türkiye’nin de bu kapsamda adının geçtiğini ekleyelim.
Afrika’da aşı geliştirme çalışması yapan ülke yok. Küba ise Latin Amerika’daki tek örnek. Doğrudan devletin içinde olduğu aşı geliştirme çalışmaları ise yalnızca Rusya ve Küba’da yapılmakta.
Küba’daki iki aşı çalışmasından birisi olan Sovereign I (Egemen I), daha önce Covid 19 geçirmiş ve antikorları düşmekte olanların antikor düzeylerini korumayı amaçlıyor.
Diğer aşı çalışması olan Sovereign II (Egemen II) ise aşı ve plasebo (aldanca) kollarına uygulanma aşamasında, insan denemelerinde son aşamaya erişmiş durumda.
Küba’nın yeterli olmayan nüfusu nedeniyle çalışmanın bu aşaması İran’da yapılmış.
100 milyon doz üretilen aşıyla Mart ve Nisan’da 11 milyon Kübalının bağışıklanması tasarlanmış. Geriye kalan dozların ise Vietnam, İran, Pakistan, Hindistan, Venezüela, Bolivya ve Nikaragua’da kullanımı planlanmış. Bu özelliğiyle Amerika Halklarının Bolivarcı Birliği’nin (ALBA) aşısı olarak da nitelenmekte.
Küba’nın aşı çalışmaları bu kadarla da kalmamış.
Burundan püskürtmeyle uygulanması amaçlanan Mambisa (İspanyol sömürgeciliğine karşı verilen savaşta yararlılık gösteren bir kadın kahraman) ve kas içine uygulanması tasarlanan ve Jose Marti’nin Abdala şiirinden adını alan bir diğeriyle ilgili çalışmaların erken aşamalarda olduğunu öğreniyoruz.
Küba, Latin Amerika ülkelerindeki doktora düzeyindeki insan kaynağının % 11’ine sahip. Bu insan kaynağı Küba’da devletin sahibi olduğu BiyoKübaFarma Şirketi’nde çalışıyor. Küba’da üretilen ilâçların % 60’ının yanı sıra 12 aşı bu şirketin ürünü.
Küba’nın ölümcül Tip B meningokok, genetik mühendisliği ürünü Hepatit B ve akciğer kanserinin oyalayıcı tedavisinde kullanılan aşıyı geliştiren ülke olduğu bilgisini eklemekte yarar var.
Kimi bilim çevreleri Küba aşılarının ABD teknolojisine göre çok daha güvenli olduğu görüşünde. Ayrıca, Biontech gibi aşırı soğuk zincir gerektirmemeleri de önemli bir başka üstünlük olarak öne çıkmakta.
Devletlerin parasal desteğiyle aşı geliştiren özel şirketlerin kazanç sağlama ve bu işi çoğu zaman saldırganca gerçekleştirme istek ve eylemleri tanışık olduğumuz bir durum. Bu şirketlerin ürettiği aşıların % 93’ü varlıklı ülkelerce edinilmiş durumda. Bu nedenle de dünyanın pek çok ülkesinde aşının adından başka hiçbir şeyi bilinmemekte. Dünyanın % 16’sını oluşturan gönençli ülkelerin aşıların % 60’ından fazlasını elde etmiş olmaları başlı başına bir çarpıklık göstergesi olarak dikkati çekmektedir.
Özetle, Küba aşısı fark yaratabilir.
Yalnızca, bağışıklama ve koruma açısından değil!
Hakça paylaşım ve aşıya erişim eşitliği bakımından da!
Küresel salgın karşısında yere serilmiş olan insanlığın aşı paylaşımı ve aşılama konusunda da bozgun yaşadığı göz önüne alınırsa Küba aşısı insanlığa gereksinim duyduğu başarıyı yakalama fırsatı sunabilir.
İnsanlığa büyüklüğüyle ters orantılı yarar sunan Küba’ya ambargo ve abluka uygulayanların utanması dileğiyle…
Azim ve Karar, 09.02.2021