İÇTİMAİ KÖYLÜLÜK MESELESİ ve REŞİT GALİP
Yazıda günümüzdeki tarımsal üretim,köylülerin topraktan kopması,gıda ürünlerinde aşırı fiyat artışları gibi konulara değinmeyeceğim.
“Köylülük Meselesi Cumhuriyetin Kuruluşunda Nasıl Ele Alınmıştı?” konusu üzerinde duracağım.
Önce 1923 yılının başlarında ekonominin en önemli ayağı olan tarımsal üretimin genel durumuna bir bakalım:
• 13.6 milyon nüfusun 10.3 milyonu kırsal kesimde yaşıyordu.
• Toprak dağılımı adaletsizdi. Ailelerin yüzde 5’i toprakların yüzde 65’ine sahipti. Feodalitenin egemen olduğu doğu ve güneydoğu bölgelerinde ise ağalar devlet konumundaydı.
• Tarım teknikleri son derece geri, köylü eğitimsizdi. Çok az sayıda ziraat mühendisi, veteriner hekim ve tarım teknisyeni vardı.
• Ekmeklik unun bile çoğu dışarıdan getiriliyordu. Şekerimiz ve yağımız yoktu. Et, bayramdan bayrama bile bulunamıyordu. Hayvanlar hastalıktan kırılıyordu.
Tarımda bu olumsuz tespitleri uzatmak olası. Kısaca tarımsal üretim halkı besleyemez durumdaydı.
Bu ortamda Cumhuriyetin kurucu aydınları,başta Atatürk olmak üzere köylülük meselesi üzerinde kafa yormuşlardı. Bunlardan birisi,çoğumuzun şimdi kaldırılan “And”ımızın yazarı olarak bildiği ve de “Atatürk’ün Milli Eğitim Bakanı, Reşit Galip Baydur” idi.
“İçtimai Köycülük”neydi?
Reşit Galip, “İçtimai Köycülük” hareketinin başlatılmasını gerekli görüyordu. Bunun için de köylere gidilmeli, onların ihtiyaçları tespit edilmeli ve çözüm üretilmeliydi. Bu amacı gerçekleştirmek için Reşit Galip Tavşanlı İlçesine bağlı köylerde halkla işbirliği yaparak bir “Köycülük Teşkilatı” projesi hazırlamıştı.
Reşit Galip, arkadaşlarıyla birlikte köy kalkınmasına hizmet etmek ve köy hekimliğini yaygınlaştırmak amacıyla “Köycüler” adı altında bir dernek de kurmuştu. Bu derneğin altı maddeden oluşan bir tüzüğü vardı. Tüzüğün birinci maddesinde derneğin kuruluş amacı: “Köylüler” arasında insaniyetkar bir tarzda çalışmak, sağlık ve eğitim-öğretim konularında kendilerine yardım etmekti.”
“Köy Muallimleri ile Sıhhi Muhasebeler” adıyla kaleme aldığı yazısında da Reşit Galip öncelikli olarak yapılması gereken işleri sıralamıştı. O,doktorların hastalarından sağıtım(tedavi) ücreti almasını da doğru bulmuyor ve şöyle diyordu:
“… Gerçi ancak geçinmek için para kazanıyoruz. Köylünün ve halkın zararına servet edindiğimiz yoktur. Fakat bu hekimlik bana dilencilikten beter geliyor. Burada ücretsiz tedaviye gücümüz olabilseydi, mutluluğumuz sınırsız olacaktı. Bir hastayı iyi etmek için pazarlık etmek veya iyi ettikten sonra avucuna bakmak pek iğrenç geliyor….Özellikle çocukların durumundan yakınıyor. Sarı benizli, şiş karınlı köylü çocuklarını muayene sırasında “Bunlar aç! Bunlar gıdasız! Bunlara her şeyden evvel yemek vermeliyiz”
Reşit Galip’e göre Atatürk Devrimleri nasıl kalıcı olacaktı?
Reşit Galip öncelikle köylünün eğitilmesi ile devrimin gerçekleşebileceğini ve kalıcı olacağını düşünüyordu.
Bunun için de;
- Köylünün borçlandırılmasının önüne geçilmesini,
- Toprak reformu ile kendi işleyeceği toprağa kavuşturulmasını ve ağalık zihniyetinin sonlandırılmasının gerekli olduğunu belirtmişti..
O,Milli Eğitim Bakanı iken de köy işleriyle uğraşacak bir komisyon kurdurmuştu.
Eğitimin köylere götürülmesi için;
- Yaz tatillerinde öğretmenlere kurslar açılması ve
- Köylerde çalışacak öğretmenleri yetiştirmek için ayrı öğretmen okullarının açılmasının gerekliliğini dile getirmişti.
Bu kapsamda Ankara, Adana, Bursa ve İzmir’de bu amaçla kurslar açılmış ve gereken destek de Milli Eğitim ve Ziraat Bakanlıkları tarafından sağlanmıştı.
Reşit Galip,köy okullarının durumunu iyileştirmek, üç sınıflı okulları beş sınıfa çıkarmak, pansiyonlu köy okulu açmak gibi girişimler yeterli olmayınca yatılı bölge okulları açılmasını dagündeme getirmiş ve bu bağlamda ilk yatılı bölge okulları Antalya ve Artvin’de açılmıştı .
“İçtimai Köylülük Meselesi ve Reşit Galip”yazısını iki amaçla kaleme aldım.Birincisi kurucu kadroların değerini bilmeyenlere aktarmak,ikincisi de ders çıkarmak.
Evet,Cumhuriyet ile köylülük meselesi ilk kez bu şekilde gündeme alınmıştı.Daha önce köylülere ancak asker gözüyle bakılıyordu.Türkler askere alınıyor,diğer unsurlar askere alınmayıp zenginleşiyordu.
Günümüze gelince,elbette önemli ilerlemeler oldu.Bunların büyük çoğunluğu Cumhuriyetin kurucu kadrolarının çalışmalarıyla gerçekleştirildi.Tarımsal kitler kuruldu,desteklemeler yapıldı,örgütler kuruldu.
Ancak,özellikle 1980’li yıllardan itibaren sürdürülen neo-liberal politikalar sonucunda, tarımsal üretimimiz insan başına artmadı. Aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli köylü/çiftçi işletmeleri güç durumda,topraktan kopmaya başladılar ve de ithalatçı bir ülke durumuna geldik.Herhalde duymuşsunuzdur,2021 yılında 11 milyon ton buğday ithal edecekmişiz.
Azim ve Karar, 31.05.2021
(*)Reşit Galip Baydur, 1892 Rodos doğumludur. 1934 yılında ölmüştür. Vatanın kurtuluşunu köylerden başlatılması gerektiğine inanmış ve bu doğrultuda eylemler yapmıştı. Bu fikir ve inancının etkileri ,ileriki yıllarda Köy Enstitüleri’nin fikir tohumlarının ortaya çıkarılmasında da görülecektir.
Reşit Galip,1933 yılında Atatürk’ün yönlendirmesiyle Üniversite Reformu’nu gerçekleştirmiş ve Hitler Rejiminden kaçmakta olan bilim adamları ve sanatkarların Türkiye’ye gelmelerini yine Atatürk’ün de desteği ile sağlamıştı.
(**)Bu yazı, Saadet Tekin’in, Mustafa Kaymakçı ve Cihan Özgün’ün editörlüğünde yayınlanan “Rodos ve İstanköy Türk Kültürü“ kitabındaki “Atatürk’ün Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip Baydur”makalesinden yararlanarak kaleme alınmıştır.