FİKİR VE EYLEM
Atatürkçe düşün Atatürkçe hisset Atatürkçe iş yap..
M.K. Atatürk diyor ki, ben hep yüksek fikirlerin tutkunu oldum. Çok büyüktü tutkularım. Fakat bu tutkular yüksek mevkiler elde etmek veya büyük paralara sahip olmak gibi maddî emellerin tatminiyle ilgili değildi. Ben bu tutkularımın gerçekleşmesini vatanıma büyük faydaları dokunacak, bana da liyakatle ifa edilmiş bir görevin iç rahatlığını verecek büyük bir fikrin başarısında arıyordum.
Yüksek fikirler… fikirler… Atatürk ‘fikir’ kavramına çok önem vermiş, hakkında çok şey söylemiştir. Bu konuda çok şey yazılabilir; bir sınırlama yapmam şart: Atatürk fikir hazırlığını nasıl yapıyordu, en çok neye önem veriyordu, bir fikrin uygulanması nasıl olmalıydı? Aşağıda sadece bu konulara yer vereceğim.
●Atatürk diyor ki, her işten, her eylemden önce fikir hazırlığı gerekir. Önce uygulanabilir bir düşünce, yani fikir gelir, sonra da eylem… Bir görev mi aldın üzerine, bir sorumluluk mu yüklendin, o işe fikirce hazırlanarak girişmelidir. Her eylem bir ön düşünmeye dayanmalıdır. Hiç iş yapmamak, yarım hazırlıkla, yarım önlemle yapacağın işten daha iyidir. Talihin esası da budur: Uygulanması mümkün olan sorunlarda zihin yorup iyice düşündükten sonra işe başlamaktır.
Bir defa durum kavrandıktan sonra, sıra o durumun muhakeme ve değerlendirilmesine gelir. İşte bu muhakeme kesin kararı ortaya çıkarır. Tereddütleri gidermek ve kararda sebat etmek için fikirler düzen ve sıraya konmalıdır.
Ben geçmişi bugüne taşıdım, bugünden geleceği keşfettim. Konuşmalarımı, düşünce ve eylemlerimi uzak görüşe, uzun vâdeli hesaplara, stratejik seziş ve kararlara dayandırdım. Başkalarının hareketlerini önceden sezmeye çalıştım. Geleceği gördüm. Bütün uygulamalarımda, yapacaklarım üzerinde önceden, uzun uzun düşündüm. Sonra bu fikirlerimi çevremle paylaşarak herkesin görüşünü aldım. En sonra, doğru olduğuna kanaat getirdiğim fikirlerimi büyük bir kararlılık ve cesaretle uygulamaya koydum, sonuçta hep başarılı oldum.Örneğin, Millî Mücadele’de hareket hattımı belirlerken, iç ve dış durumu bütün açıklığıyla biliyordum. Attığım adımlar; tesadüfi değil, derin düşüncelere ve sağlam esaslara dayanmaktaydı.
●Cumhuriyet görüşme ister, danışma ister. Adam olanlar, uzman olanlar, fikirleri olanlar, yüksek ideali olanlar değerlerini göstermelidir. Aynı fikirde ve aynı kanıda olarak işbirliği yapmalıdır. Bilgi ve deneyimlerini birleştirmelidir.
Hiçbir kanaati hakir, değersiz görmemek lazımdır. Ben bazen hiç umulmadık kimselerden çok şey öğrendim. Sonuçta kendi fikrimi uygulasam bile, herkesi ayrı ayrı dinlemekten zevk almışımdır.Fikir alışverişinde alçakgönüllü olmak esastır; kendini silmek, karşısındakine samimî bir kanaat ilham etmelidir. Ben, Türkiye’nin çıkarlarına uyan her türlü görüşü ve çalışmanın sonucunu saygıyla karşıladım. Fikir alışverişinde, görüşlerimden, genel amaçlara faydalı olacak özveriyi yapmakta tereddüt etmedim. Samimi olarak bu ülkenin, bu milletin menfaatine yapılacak bir görüş, bir iş olsun, ben onu göz önüne almayayım; bu, mümkün değildir.
Devlet işlerinde ilgililerin değerlendirmelerini dinlemeden, konuyu kendileriyle müzakere etmeden görüşümü açıklamadım, fikir alışverişi yapmadan emir vermedim. Bir defa bile bakanlara kesin emir vermedim, işlerine karışmadım, yalnızca önerilerde bulundum; bu önerileri oturup görüştüm, tartıştım, fikir alışverişi yaptım.
Genel çıkarlara ait ve yaygın olan işlerimizde ve hareketlerimizde kişisel görüşlerimle değil, bütün şerefli arkadaşlarımın vicdani ve samimi birliğiyle hareket ettim, onlarla fikir alışverişinde bulundum. Millî Mücadele yıllarında da kumandanlarımızla fikir alışverişi yapmayı, görüşlerini almayı hiç ihmal etmedim, sorularını severek yanıtladım.
●Bir fikir kamunun iyiliği adına ortaya atılmalıdır. Kamunun iyiliği fikri, düşünmeye, her türlü eleştiri ve tartışmaya esas olmalıdır. Aydınlarımız ve gençlerimiz hangi hedeflere ne için yürüdüklerini ve ne yapacaklarını önce kendi zihinlerinde iyice kararlaştırmalı, onları halk tarafından iyice sindirilebilir ve kabul edilebilir bir kıvama getirmelidir. Ancak ondan sonradır ki, fikirlerini ortaya atmalıdır.
İyi bir fikir uygulanmalıdır.Fikrin uygulama safhasına geçebilmesi için, o fikrin girişeni ve girişenleri olması gerekir. Ne var ki fikrin girişen ve girişenleri kendi başına ve ayrı ayrı girişimlerde bulunursa, her girişenin çalışma bileşkesi ve sonucu o kadar küçük, o kadar zayıf olur ki, bundan millet ve ülkenin yararlanması şöyle dursun, o girişimin ömrü de gayet kısa olur.
Öyle insanlar vardır ki, âdetlerini, ahlaklarını, duygularını, eğilimlerini, hatta fikirlerini yeşertmekte ve beslemekte, içinden çıktıkları ve içinde yetiştikleri toplumun genel eğilimlerine bağlı kalırlar. Fakat öyle büyük insanlar da vardır ki, onlar yalnız mensup oldukları topluma karşı değil, bütün insanlığa karşı kalplerinin ve ruhlarının hissiyatını aynı derecede tutarlar.
Kaynak: ATANAME (2019)
Azim ve Karar, 02.02.2021