ESED’DEN ESAT’A
Ceyhun Balcı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasına yansıyan “Esat” umut yarattı. Her ne kadar konuşmasının sonraki bölümünde “Esed” dediyse de hasret kaldığımız umuda sarılmak işime geldi.
Ortak bakanlar kurulu topladığımız, birlikte tatil yaptığımız Esat nasıl ya da neden Esed oldu?
BOP eşbaşkanlığı öyle gerektirdiği için.
Ortada BOP mu kaldı diye soracaklar çıkabilir. Misakı iktisadisi çöken Türkiye’nin başındaki kişi can simidi niyetine BOP eşbaşkanlığını anımsadı. Suyun üstünde kalabilmek için kendince başka çıkar yol bulamadı. Seçimden önce karşıtlarını Amerikancılıkla suçlayan Erdoğan yerini Amerika’nın ipine dört elle sarılan Erdoğan’a bıraktı.
Emevi Camisi’nde namaz kılma tutkusunun yerinde yeller esse de Esat’a Esat demek hiç kolay olmadı. Akılcılıktan değil, zorunluluktan kaynaklandı bu U dönüşü.
Öyle bir tutku ki Esed tutkusu, ders kitaplarına bile girdi. Daha doğrusu kapıkulu akademisyenlerce kitaplara yazıldı.
Dünü öğreten, bugünün anlaşılmasını sağlayan ve geleceği planlamaya da eşsiz katkısı olan tarih özel ilgi alanımda oldu hemen her zaman.
Bu ilgim gereğince Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi’nin 4 yıllık lisans programına kayıt olduğumda yıl 2015’ti. 2018 ya da 2019 yılında gördüğümüz Modern Orta Doğu Tarihi dersinin kitabında Esed’e rastlayınca gözlerimin faltaşı gibi açıldığını hiç unutmam.
Siyasetçilerimizin dillerine ve davranışlarına yansıyan özensizliğe öteden beri alışığız. Çok da şaşırtmaz çoğu zaman artık kanıksadığımız bu olumsuzluklar pek çoğumuzu.
Siyasetçinin diline yansıyanı eşzamanlı olarak ders kitabında görmek şaşırtıcı olduğu kadar düşündürücüydü.
Siyasetçi akademiye uyacak yerde akademi siyasetçiye uymuştu. Yetersiz akademinin tipik davranışıdır siyasetçiye uyarlanmak. Akademik bilgisi ve birikimi yetersiz olan, sırtını siyasetçiye dayayarak yükselmekten başka çıkar yol bulamaz kendisine. Buna ilişkin sayısız örnek tarihteki yerini almıştır.
Suriye’nin toprak bütünlüğü bozulursa Türkiye’ye buradan nasıl bir pay çıkar?
Bu yalın soruyu aklına getiremeyen getirse de gereği gibi davranamayan siyasetçilerimiz Emevi Camisi’nde namaz kılma hevesiyle yanıp tutuştular uzunca süre. Bu serüvende Rus uçağı düşürmeye bile vardırdılar işi.
Neyse ki, Suriye’deki durum Türkiye’nin zararına olacak şekilde ilerlemedi. Bizim hatalarımız bizim toprak bütünlüğümüzün tehlikeye düşmesi sonucu yaratabilirdi. Şanslıydık diyelim.
Her şey tüm açıklığıyla ortaya çıkmışken, Suriye’de Esat iktidarını sonlandırma olasılığı kalmamışken Türkiye’ye düşen Suriye’yle ivedilikle diyalog kurmak ve Suriye’nin kuzeyindeki karmaşaya ve belirsizliğe son vermekti. Silah kullanmadan diplomasiyle çözüme kavuşacak bir sorunu ortadan kaldırmak bu denli kolayken Türkiye ayak sürümeyi sürdürüyor.
Bu ayak sürüme ne aklın ne de ülke çıkarının gereği.
Suriye’yle krizin sonlandırılması ülkemizdeki Suriyeli sığınmacı sorununu çözüme götürür diye kaygılananlar mı vardır, nedir?
Not : Yazı kaleme alındıktan sonra araya bir süre girdi. Ortalığı yerli ve milli diye inleten, karşıtlarını Amerikancılıkla suçlayan iktidar NATO’nun ipine sarıldı. Esat deyişinin dil sürçmesi olduğunu düşündüren bir görünüm çıktı ortaya. Son zamanlardaki Türk dış politikasını salıncağa benzetenler bir kez daha haklı çıktı.
Azim ve Karar, 28.07.2023