DİNDEŞLİK
Tek kişilik iktidarın hemen her sözü çam devirmeye yeter oldu. Özdenetimdem ve danışmadan yoksun yönetim anlayışı bu şekilde sürerse ülkemizde devrilecek çam kalmayacak.
Cumhurbaşkanı’nın Taliban’a yönelik sözleri gündeme düşer düşmez önceki birçok sözü gibi tartışmaya yol açtı. “Taliban’la dindeş olduğumuza göre onlarla anlaşmamız zor olmayacaktır” anlamındaki sözleri işitir işitmez “Hoş geldin Ortaçağ” demiştir pek çok kişi. Böyle düşünmek içimden gelmedi. Ortaçağ Avrupa için söz konusuydu. Avrupa karanlıktayken Doğu altın dönemini yaşamaktaydı.
Sonradan roller değişti.
Şu anda Avrupa ortaçağının koyu karanlığı bizim üstümüze çökmüş durumda.
Bilindiği gibi “din”ortaçağın ortak paydasıydı. Birleştiren, ayrıştıran ve yeri geldiğinde kanlı savaşlara yol açabilen etkiye sahipti.
Cumhurbaşkanı’nın dindeşlik üzerinden yaptığı Taliban yorumunu “prompter” hatasına bağlayanlar çıktı. Bu görüşte olanları saflıkla özdeşleştirmekle yetiniyorum.
Cumhurbaşkanı’nın dindeşlikle ilgili ilk gafı değildir bu.
Anımsayın Suriye’yi!
Şu anda Suriye devleti topraklarının tümünde egemenlik kuramadıysa eğer bunda bizim tek kişimizin “dindeşlik” saplantısının payı yadsınamaz boyuttadır. Özellikle İdlib dolaylarında koruma altına alınmış olan köktendinci eli kanlı katil sürüleri de dindeşimizdir. Bu düz mantık gereğince dindeşlik her şeyin önüne geçirilebilir. Dolayısı ile de terörist de olsa gözümüzde değer taşır.
Dindeşlik üzerinden yakınlık algısı kişisel düzeyde olduğunda çok zararlı olmayabilir.
Ama, Türkiye gibi devlet geleneği olduğu kuşkusuz olan bir ülkede dış ilişkiler dindeşlik üzerinden yürütülmek istenirse başa gelecek felaketlere de hazır olmak gerekir.
Afganistan gibi tarih boyunca kimselerin hiçbir şekilde tutunamadığı, varlık gösteremediği coğrafyada dindeşlik ilk bakışta sağlam bir tutamak olarak görülebilir. Ama, Taliban gibi Müslümanlığı tartışmasız(!) bir oluşumun dünyaya gözlerini emperyalist maşası olarak açtığı anımsanırsa bu ne olduğu belirsiz yapıyla yakınlaşmanın yol açabileceği dehşet verici sonuçları kestirmek için devlet aklı ve belleğinin kullanılması gereği ortadadır.
Devlet geleneğinin ve aklının neredeyse silindiği günümüzde çok şey mi istiyoruz diye kendime sormaktan alamıyorum kendimi.
“Tehlikeli cehalet” felaketlerin mayasıdır…
Azim ve Karar, 22.07.2021