DERİN DEVLET
Demokrasi kültürünün yerleştiği ülkelerde, devlet erki yürütme, yasama ve yargı olarak üçe ayrılmıştır.Bunda amaç, bu üç erkin birbirini denetleyerek devlet yetki ve kuvvetinin anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılmasını sağlamak ve keyfiliği önlemektir. Özellikle yürütme erkinin sınırlandırılarak iktidarların anayasa ve yasalar içinde kalmasını sağlamaktır.
Demokrat olmayan iktidarlar bu sınırlamayı içine sindiremez.Çeşitli yollar ile bu sınırları aşmaya çalışır.Bu yollardan biri kuvvetler ayırımını ortadan kaldırmak iken diğeri ise derin devlet örgüt ve uygulamalarına başvurmaktır.
Kuvvetler ayırımını ortadan kaldırmanın en sık rastlanan biçimi parlamentonun yürütmeye tabi kılınmasıdır. Daha da beteri hem parlamentonun hem de yargının yürütmeye tabi kılınmasıdır. Bu yolun sonu devlet erkinin tekleştirilmesi ve tek adama bağlanmasına çıkar.
Demokrasi görüntüsü altındaki rejimlerde, kuvvetler ayırımını ortadan kaldırma parlamento aracılığı ile anayasa ve kanunları değiştirmek yolu ile yapılır. Bu nedenle de görüntüde de olsa her şey hukuk sistemi içinde cereyan eder. En azından şekilsel olarak bu böyledir. Bu sürecin de kendine göre gizli/derin yönleri de var ise de derin devletten söz edilmez. Çünkü her şey hukuk sistemi içinde yapılmaktadır.
Antidemokratik iktidarlar, bir yandan iktidarı tekleştirme ve egemenliğini pekiştirmek için kuvvetler ayırımını ortadan kaldırmaya çalışırken öte yandan da açık devlet /demokrasi oyunu ile bağdaşmayan konularda da derin devlet yöntemlerini de kullanır. Çünkü sınırsız güç kullanma isteklerinin sonuçları toplumda yerleşmiş olan devlet ve demokrasi algısına sığmaz. Var olan hukuki düzenlemelere uymaz. Bu nedenle de bunları alenen yapamazlar. Alenen yapamadığı bu işleri derin devlet denen yapı ile gizli saklı yapar. Bu gizli saklı faaliyetleri açığa çıktığında da bunları kabul etmez. Bu işlerin sorumluluğu ya ortada kalır ya da birtakım kişilerin üzerine yıkılır.
Derin devlet iktidarın ya da içindeki bir grubun/koalisyonun mevcut hukuki sistemin iktidara tanıdığının ötesinde güç kullanmasıdır. Bu nedenledir ki derin devlet hiçbir zaman iktidardan dolayısı ile de devlet güçlerinden bağımsız olarak oluşmaz ve yaşayamaz. Derin devletin iktidar ya da onun bir kanadı tarafından değil de ona rağmen ya da ona karşı olarak var olması ancak iktidarın devlet edememesi/iktidar olamaması durumunda söz konusu olabilir.
Demokrat olmak bir yana demokrat olma iddiasında bile bulunmayan faşist iktidarlar, derin devlete gereksinim duymaz. Çünkü ele geçirerek tekleştirdiği ve tek adama bağladığı devlet güçlerini istediği gibi ve gizleme gereği de duymaksızın kullanır. Örneğin Adolf Hitler ve AugustoPinochet en acımasız katliamlarını ya da uygulamalarını bile gizlememişlerdir. Onların gizliliği ile derin devletin gizliliği birbirinden farklıdır. Faşist gizlilik, çoğunlukla alenen yapılanların halk tarafından duyulmasını ya da dile getirilmesini engellemek şeklindedir. Başka bir söylemle bunlar gizliliği, basın özgürlüğünü ortadan kaldırarak ve tek yönlü/sahibinin sesi bir basın yayın oluşturarak sağlarlar.
Faşistlerin aksine, demokrasicilik oynayan/ rol yapan iktidarlar, daima örtülü/gizli faaliyetlere dolayısı ile de derin devlete faşist iktidarlardan daha çok gereksinim duyar. Çünkü bir yandan halka/dünyaya demokrat olarak görünmek isterken öte yandan da hukuk dışı iş ve işlemlerden beslenirler.
Derin devletin en basit şekli bir partinin /grubun/ tarikatın klasik devlet güçleri dışında yandaş olmayanlara kapalı gizli bir örgüt/ örgütler kurarak yasa ve töre dışı iş ve işlemlerini bu örgüt aracılığı ile yapmaktır. Bu seçenekte klasik devlet güçlerinin olaylardan şu ya da bu şekilde haberi olur ve söz konusu gizli örgütler ile klasik devlet güçleri arasında çatışmalarçıkar. Bu nedenle de gizli örgütlenmeler tamamen devlet dışında değil de devlet kurum ve görevlileri arasında yapılır. Bu tür uygulamalara derin devlet denmesi de buradan gelir. Bu tür örgütlerin devleti ele geçirmesi ya da devlete sızması gereksiniminin nedeni de budur.
Derin devlet uygulamalarında resmi güçlerle gayrı resmi güçler arasında çatışma ve sürtüşmelerin açık açık ve herkesin gözünün önünde cereyan etmesi iktidarın egemenliğini kaybettiğinin en önemli göstergesidir. Artık çok bilinen Türk öz deyişi ile “at izi kurt izine iyicekarşımaya” başlamış demektir. Görünürdeki yasal iktidar ile görünmeyen odaklar arasındaki çatışma yeni bir iktidar biçimlenmesine dek sürecektir.
Azim ve Karar, 03.06.2021