DENK BÜTÇE İSTİYORUZ
Mahiye Morgül
2025 bütçesi hazırlandı ve hazırlanırken “denk bütçe” zorunluluğuna dikkat edilmedi. Buna yasal itiraz etmek isteyenler için kanunda buna ilişkin hükümler aradım ve buldum.
Öncelikle bu açık bütçeye itiraz etmek için yasal dayanak arayan CHP milletvekilleri olmalı diye umuyorum, onlara sunacağım. Link veriyorum:
5018 Sayılı Kanunda Yer Alan Temel Bütçe İlkeleri
3.prg: “Bunun yanında bütçeler hazırlanırken bütçede kamu mali işlemlerinin kapsamlı ve saydam bir şekilde görüleceği, tüm gelir ve giderlerin gayri safi olarak gösterileceği, belirli gelirlerin belirli giderlere tahsis edilemeyeceği, gelir ve gider denkliğinin sağlanacağı, bütçelerde bütçeyi ilgilendirmeyen hususlara yer verilemeyeceği gibi ilkeler de Kanunda düzenlenmektedir.”
Cumhurbaşkanı yardımcısı tarafından açıklanan bütçe taslağına göre 2025 Merkezi Bütçe Kanun Tasarısı;
2025 yılı bütçe gelirleri 12 Trilyon 800 Milyar TL olarak tahmin edilmiştir.
Bütçe giderleri ise, 14 Trilyon 730 Milyar TL olarak planlanmıştır.
Görüldüğü gibi, DENK BÜTÇE değildir. 1 Trilyon 930 Milyar TL açık öngörülüyor. Bu açık hangi borçlanma ile karşılanacaktır?
Atatürk’e göre bu bütçe Türkiye Cumhuriyetinin biraz daha bağımsızlığını yok etme bütçesidir.
İsmet İnönü’ye göre ise Türk milletini tam manasıyla biraz daha iflasa sürükleme bütçesidir.
Anımsayalım, Atatürk şöyle demişti:
“Bugünkü savaşmalarımızın gayesi tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın bütünü ise ancak mali bağımsızlıkla mümkündür. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart bütçenin ekonomik bünye ile orantılı ve DENK olmasıdır.”
İsmet İnönü, 14 Mayıs 1952’de denk bütçe kuralını terk eden DP için şöyle demişti:
“Bütçe açığı, bir milleti, rutubetin bir binayı çökertmesi gibi yok eder.”
İktidar olduğundan beri her yıl Denk Bütçe kuralına uymayan AKP iktidarı, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle beraber açık bütçe makasını giderek büyütmeye geçmiştir.
Bu bütçeden MEB’na ve Sağlık Bakanlığına ayrılan bütçeyi düşünüyorum da, o borç paralar kimlerin cebine transfer edilecek bilemiyoruz. Öncelikle MEB ile protokol imzalamış olan vakıf ve dersanelere, sonra içi boş renkli pahalı kitaplar basan yayınevlerine, sonra plastik oyuncakçılara, çünkü ilkokulları oyun okuluna çevirdiğimiz için plastik oyun malzemesi yapan şirketler üretimde patladı. Erken davrananlar peygamberlerin çocukluk oyuncaklarını ahşaptan üretirler artık.
Ve Öğretmen Akademisi harcamalarına gider. Çünkü yeni Öğretmenlik Meslek Kanununa göre bu birim bundan sonra MEB’den işleri devralacak, devlet memuru öğretmenlik BİTTİ! ABD’deki gibi, öğretmenlik piyasada her hangi bir meslek statüsüne indirildi, adı da “öğretici” oldu. MEB kendini piyasaya devrederek lağvediliyor, finale az kaldı, eyalet sistemine geçip YÖK de kapanınca tamamdır. Eğitimde çeteleri asıl o zaman göreceğiz.
Sağlık Bakanlığında ise skandallarla öğreniyoruz paraların çetelere nasıl gittiğini. Yazmak bile içimi acıtıyor. Büyük çürümüşlük içinde yüzüyoruz. Buraya nasıl geldik, anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz diyenleri unutmadık.
Eğitimde çürümüşlüğü İdare Mahkemelerinde açtığım davalarla ve Ankara Cumhuriyet Savcılığına yaptığım suç duyurularıyla tarihe yazdım. Ders kitaplarında, pornodan, çeteye özendirmekten, çocuğu yalnızlaştırmaktan, çirkinlik örneklerinden, Türkçe ve İngilizce derslerinde Evangelist reklamlarıyla akıl dışı çizgi filmlerle konu işlemekten, kavramları bozmaktan, vb yanlıştan geçilmiyor. Değerler eğitimi diyerek yaşlıyla alay etmek, milli ve dini bayramlarla dalga geçmek, Rafadan Tayfa gibi sokak çetesi adlarına çocukları özendirmek, manevi varlığımızla alay eden abuk subuk varlık eşleştirmeleri yaptırmak, vb yollarla çocuğu ailesinden ve yaşadığı toplumdan soğutacak şekilde, beden sağlığını, akıl ve ruh sağlığını bozacak şekilde çok kötü bir eğitim programı kullanıyoruz ve bunun için borç bütçesi hazırlıyoruz. Eyvah eyvah!
Kendi nesillerimizi yanlış eğitip korumadığımıza göre bundan kim kazanıyor?
Borç istemeye hangi kapıyı çalacağız, o zaman göreceğiz kimin kazandığını. Sata sata buraya kadar geldik, vere vere kalmadı.
“Askerin kanını satarsınız” diyen birisi vardı, acaba ona mı sıra geldi?
Artık yetti. Kamucu töremizi özledik. Hani şu batılı vahşilerin “demokrasi” dedikleri açık toplumla buraya kadar. Demokrasi dedikleri işte bu. ABD’nin sosyetesi de çok demokrat skandallarla çalkalanıyor. Çürüdü demokrasi. Sosyal devlet gelsin!
Biz yabancı sermayenin emperyalist boyunduruğuna kapalı, halkçı, devletçi, kamucu, devrimci, milliyetçi, kendimize özgü Cumhuriyetçi laik sisteme dönüş istiyoruz.
Bu nedenle denk bütçe istiyoruz.
Son olarak:
Denk bütçe konusunda ısrarlı yazılarıyla yıllardan beri bizi aydınlatan değerli kalem arkadaşım ve hemşehrim Op.Dr.Aytekin Ertuğrul’a bugün bana ilham verdiği için çok özel teşekkür ediyorum.
Azim ve Karar, 21.10.2024