ÇOCUKLARIMIZ…
Çocuklarına bayram armağan etmiş, kuruluşuyla birlikte çocuklarının üzerine titremiş Türkiye Cumhuriyeti ikinci yüzyılına adım atarken çocuklarını doyuramayan, eğitip, öğretemeyen, çocuk yaşta işgücüne katılmalarına kayıtsız kalan ve daha da kötüsü suçtan koruyamayan duruma düşmüştür.

Ceyhun Balcı
Bu yazıya geçtiğimiz aylarda İstanbul’da yaşıtlarının saldırısı sonucu yaşamını yitiren ve ailesinin yanı sıra bizleri de derin acılara sürükleyen küçük Mattia Ahmet Minguzzi’nin yüce anısına saygıyla başlamak istiyorum.
TBMM’nin 105. Yaşını her zaman olduğu gibi coşkuyla ve gururla kutluyoruz. Emperyalizmi yenilgiye uğratan ilk kurtuluş savaşını TBMM ile, halkın egemenliği temelinde verdik.
Gelinen noktada zayıflatılmış ve işlevsiz bırakılmış olsa da TBMM’yi önemsemezlik edemeyiz.
Böylesine anlamlı bir kurumun kuruluş yıldönümü bayramını çocuklara armağan etmek de son derece soylu bir davranış. Bunun da küresel ölçekte eşi benzeri olmadığını biliyoruz.
Her ne kadar Cumhuriyetimiz 29 Ekim 1923’te duyurulmuşsa da TBMM’nin açılışını cumhuriyetin kuruluşu olarak da tarihlemek olasıdır.
TBMM’nin 105. Yaşı kutlu olsun.
Çocuklara armağan bu 23 Nisan’da çocuklarımıza bakalım.
Üç çeyrek yüzyıldır süren ekonomik bağımlılığımız ve buna bağlı sorunlar, içinde bulunduğumuz bu dönemde çocuklarımızı çok daha derinden etkiliyor.
Azımsanmayacak sayıda çocuğumuz gece yastığa başını aç olarak koyuyor.
Ertesi günü okula gitmeden önce kahvaltı yapamayan çocuklarımız olduğu kuşkusuz.
Sosyal niteliğini yitirmiş olan devletimiz okula gelebilen çocuklara bir öğün yemeği çok görüyor. Okula gelirken yanında evden yiyecek getirebilenler şanslı sayılır. Okul kantininden alışveriş yapamayan çocuklarımızın sayısı az değildir.
Tüm bu olumsuzluklara karşın okula gidebilen çocuklar kötünün iyisi durumdadır.
Çok iyi biliyoruz ki, okula gitmek şöyle dursun ekonomik nedenlerle küçük yaşta çalışmak zorunda kalan çocuklarımız var. Gün geçmiyor ki onlardan birisinin iş cinayetine kurban gittiği haberiyle sarsılmayalım.
Özetle, aç da olsa okulda olabilmek önemli bir ayrıcalık çoğu çocuğumuz için.
Ülkemizde, aklın ve bilginin çok da önemsenmediği günümüzde çocukların temel eğitimden yoksun kalması ve bunun üzerine çalışmak zorunda kalması belli ki yetkililerimiz çok ilgilendirmiyor.
Çocuklara bayram armağan eden dünyadaki tek ülke olan Türkiye’de çocukların işgücüne katılımı oranı % 20’leri zorlamaktadır.
Okullu ya da işçi olamayan çocukların önündeki seçenekler de hiç iç açıcı değil. Çok sayıda çocuğumuz ekonomik ve toplumsal nedenlerle dinsel tarikatların yaşamlarını karartacak ağına düşmekten kurtulamamaktadır. Buralardaki çocukların sonraki yaşamlarında gereksinim duyacakları diploma ise okula devam etmeksizin açıktan edinilebilmektedir. Diploma edinmek bakımından olumlu gibi görünen bu durumun da başlı başına can yakıcı bir sorun olduğu tartışılmazdır.
Çok sayıda tarikat yurdunda barınan çocuklarımızın fiziksel şiddetten cinsel saldırıya ve kötüye kullanmaya uzanan pek çok sorunu olduğunu basına yansıyan olgulardan biliyoruz.
2023 yılı verilerine göre çocuklara yönelik cinsel kötüye kullanıma ilişkin 92.103 suç kaydı oluşturulduğunu eklersek sorunun boyutu anlatılmış olur.
Çocukların çilesi elbette bununla da sınırlı kalmıyor.
Suç işleyen çocuklar başlı başına bir başka sorun olarak çıkıyor karşımıza.
2023 verilerine göre çocukların karıştığı suç olgularının sayısı 537.000 olarak geçmiş kayıtlara. Bu olgularda suça sürüklenen çocuk sayısı 172.000. Mağdur durumda olanların sayısı ise 242.000.
Çocuk suçluluğunda yaralama % 40’la birinci sırada. İkinci sırayı ise % 20’yle hırsızlık alıyor.
Çocuk suçluların % 5’inin uyuşturucu-uyarıcı madde kullanımı, alımı ya da satımıyla ilintili olmaları bir başka kaygı kaynağı.
Çocuklar arası saldırı ve suça sürüklenme oranları da artış eğiliminde.
Son olarak, İstanbul’da yaşıtlarının bıçaklı saldırısı sonucu yaşamını yitiren ve bu çocuk bayramını göremeyen Mattia Ahmet Minguzzi hepimizin içini yakan olgu olarak geçti kayıtlara.
Son söz : Çocuklarına bayram armağan etmiş, kuruluşuyla birlikte çocuklarının üzerine titremiş Türkiye Cumhuriyeti ikinci yüzyılına adım atarken çocuklarını doyuramayan, eğitip, öğretemeyen, çocuk yaşta işgücüne katılmalarına kayıtsız kalan ve daha da kötüsü suçtan koruyamayan duruma düşmüştür.
23 Nisan kıvancına çocuklarımızı düşürdüğümüz durumun utancı karışmıştır.
Çözüm kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyet ayarlarına dönmektedir.
Cumhuriyet ilkeleri yeniden egemen kılındığında çocuk sorunumuzun çözümü ilk sırada olmalıdır.
Azim ve Karar, 23.04.2025