BÜYÜK KÜRDİSTAN’A DOĞRU

BÜYÜK KÜRDİSTAN’A DOĞRU
9 Mayıs 2025 01:24
11
A+
A-

Ahmet Süha Umar

(07 Mayıs 2025 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan yazı)

Erdoğan-AKP iktidarının yanlışlarla dolu dış ve iç politikası nedeniyle Ortadoğu’da büyük Kürdistan’ın son adımları atılmaktadır.

KAMIŞLI KONFERANSI BÜYÜK KÜRDİSTAN’A DOĞRU

Görünürde Suriye Kürtlerinin ama aslında, Ortadoğu’daki, İran hariç, Kürt grupların bir araya geldiği Kamışlı, Kürt Birliği Konferansı’nın katılımcıları, dili ve varılan mutabakat, konferansın amacı hakkında tartışmaya yer bırakmayacak kadar açıktır. Kamışlı buluşması, Ortadoğu’da kurulması planlanan Kürt devleti yönünde atılmış en somut adımdır.

Suriye’nin kuzey-kuzeydoğusu, Batı Kürdistan; Irak Kürt Yönetimi ve İran Kürtlerinin yaşadığı bölge, Doğu Kürdistan; Türkiye’nin güneydoğu ve doğu bölgeleri ise büyük Kürdistan’ın (Ortadoğu Kürt devleti) kuzey bölgesi olarak görülmektedir.

TÜRKİYE’NİN KATKISI

AKP’nin, “yeni Osmanlı” dış politikası, Özal hükümetinin Irak’ın kuzeyinde yaptığı gibi yine ABD’nin peşine takılarak Suriye’de Esad yönetiminin yıkılmasına destek olmuştur. Büyük Ortadoğu Projesi’ni uygulamaya koyan ABD-İsrail, Erdoğan-AKP iktidarının bu tutumunu, büyük bir beceriyle Türkiye’nin aleyhine kullanmışlardır. Bugün de kullanıyorlar.

UZLAŞMAZ ÇIKARLAR

Türkiye’nin ulusal çıkarı, Suriye’de güçlü bir merkezi hükümetin bulunması ve bu ülkenin bölünmemesidir. Devrilmesine katkıda bulunduğu Esad Suriye’si sadece Kürt özerkliğine engel de değildi. AKP-Erdoğan’ın görünüşte savunduğu, Filistin için de İsrail’in önündeki en güçlü ve kararlı devletti.

Türkiye’nin desteği ile Suriye’nin başına getirilmiş, Ahmet Şara yani ABD-İsrail tarafından yönetilen Suriye’de, ABD ve İsrail’in planı ise Suriye’nin bölünerek bir Kürt bölgesi oluşturulmasıdır. Türkiye, kendisine yönelecek Kürt ayrılıkçı hareketini ancak bu iki devletle anlaşarak önleyebilir ama çıkarlar bu kadar ters iken bu zordur. Türkiye’nin tehlikeyi bu iki devletle çatışarak önlemesi ise daha da zordur. Kaldı ki Bahçeli’nin Ekim 2024, Öcalan çıkışından sonra izlenen politika bu iki seçeneğin de gündemde olmadığına işaret etmektedir.

DEM VE DBP’NİN KAMIŞLI KONFERANSI’NA KATILMALARI

Bahçeli’nin, Suriye’den bağımsız olmadığı düşünülen çıkışı, Kamışlı Konferansı ile daha da anlam kazanmış görünmektedir. DEM ve DBP temsilcilerinin konferansa katılmaları; iktidarın bu konudaki sessizliği, bu katılmanın, Türkiye’nin çıkarına olduğu yorumları, her şeyin bir plan dahilinde yürüdüğü izlenimi vermekte, Dışişleri bakanı olduğu dönemde Davutoğlu’nun, Türkiye’nin Kürtler üzerinden Ortadoğu’ya doğru genişlemesi beklentisini akla getirmektedir. Trump’ın, Erdoğan iki bin yıldır gerçekleştirilmek isteneni yaptı. Suriye’ye sahip oldu!” sözleri, Türkiye’nin oyuna getirildiğinin kanıtıdır.

BARIŞ HAVARİSİ SIRRI SÜREYYA ÖNDER!

DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in vefatı, her ölüm gibi üzücü bir olay.

Önder için AKM’de düzenlenen törende, gerek Kürt kökenli Türk vatandaşlarının sloganları gerek her konuşmaya, “Kürt halkı-halklar” diye başlayan DEM Parti ileri gelenlerinin sözleri; törende yapılan uzun Kürtçe konuşmanın televizyonlardan verilmesi çok şey anlatıyor. Gelecekleri için meydanlara çıkan Atatürk gençliğinin temsilcileri üniversiteliler, liseliler yaka paça alınıp, kötü muamele görerek tutuklanıyor ama “Yaşasın Apo!” sloganı ile gösteri yapanların güvenliğini polis sağlıyor! Erdoğan ve Bahçeli için suç olmayan hareketler ve sözler, başkaları için onları yıllarca hapiste tutacak ağır suç oluyor. Türkiye’de bir şeyler, belki de bir planın uygulaması olarak hızla değişiyor.

Törende her konuşmacı, Sırrı Süreyya Önder’in barış için çalıştığını vurguluyor ama kimse savaşı kimin çıkardığını, neden çıkardığını sorgulamıyor. “Lider Apo!”nun mesajı okunuyor. Yıllardır Kürt-Türk ayrımcılığı yapan, Ekim 2024’ten bu yana, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını bozma niyetlerini açık eden ve bu tutumu iktidar tarafından cesaretlendirilen DEM yöneticilerine kimse, Kurtuluş Savaşı’nı takiben peş peşe gelen Kürt isyanlarını ve PKK’nin 1984 Eruh baskınını anımsatmıyor. Kamışlı’da ve İstanbul AKM’de olanlar, Türkiye’yi, tasarlanan sona alıştırma denemeleri gibi görünüyor.

Etnik ayrılıkçılığın kendilerine hep felaket getirdiğini geçmiş deneyimleri ile bilen Kürtler, bugün de emperyalizmin kışkırttığı, Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik büyük tehlikenin bilincindeler. Bu tehditten kurtulmanın, etnik ayrılıkçılığa karşı çıkmaktan ve bugünlere gelinmesine yol açan iktidarı ve zihniyeti değiştirmekten başka yolu olmadığını da biliyorlar.

Azim ve Karar, 09.05.2025