ATATÜRK’E SÖVE SÖVE: GELDİLER HIRSIZLAR CUMHURİYETİNE
3 Mart 2014 tarihinde yazdığım bir yazı. Hala güncel. Başlığa bir de uyuşturucu Cumhuriyetini eklemek gerekir sanırım…
Seksen yıldır karanlık odalarda Cumhuriyetin altını oydular. Onlar Atatürk’e kafir, hatta deccal diyordu. Vahdettin ise vatan dostu olarak pazarlanıyordu. Zannedersiniz ki Osmanlı payitahtı işgale uğramadı. Zannedersiniz ki Yunan Ege’yi işgal etmedi. Zannedersiniz ki tecavüze uğrayan kadınlar Müslüman Türk kadınları değildi. Zannedersiniz ki İtilaf Devletlerinin maşası olan Yunan askeri Ege’de köyleri yakmadı. Tarlada buğdayı, harmanda samanı-samanlığı yakmadı. Zannedersiniz ki Atatürk güllük gülistanlık Osmanlı Devletini işgal eden bir düşman kumandanıydı. Zannedersiniz ki bu düşman kumandan işgal ettiği Osmanlı yerine kendi devletini kurdu.
Bütün gerçekler yalanla yer değiştiriyordu. Dinleyenler Atatürk ve kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletini bu kadar aşağılamanın ülkeye ne faydası var diye sorgulamadı. Din kisvesi altında etki ajanlığı yapan sahtekarlar da Atatürk ve kurucusu olduğu ülkeyi aşağılarken, Türkiye Cumhuriyeti Devletini gayri meşru gösterirken, Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu devletin yerine ne koyacaklarını hiçbir zaman söylemediler. Çünkü onların işi devletin altını oymaktı. Osmanlıcılık onlar için sadece Türkiye Cumhuriyeti Devletini gayrimeşru göstermek için bir malzemeydi.
80 Yıldır imparatorluk özlemi duyanlara sormak lazım;
Siz Çarlık Rusyası hayali kuran bir Rus gördünüz mü? Roma İmparatorluğu hayali kuran bir İtalyan, Bizans İmparatorluğu hayali kuran bir Yunan gördünüz mü? Devletler gerçekler üzerinden yönetilir. Devletler geçmişten ders alarak ileriye yürür.
Eski imparatorluklar üzerinde kurulan başka devletlerin vatandaşları imparatorluk özlemi ile ülkesinin altını oymuyor. Siz kendi devletine düşman bir Papaz gördünüz mü? Siz kendi devletine düşman bir Haham gördünüz mü? Göremezsiniz. Çünkü onlar ajan Lawrenceların din adamı kisvesiyle vatandaşlarını kandırmasına izin vermiyor. Lawrence gibi takkeli ajanların arkasında Osmanlı hayali kurarken, ayaklarının altından çekilen ülke topraklarına kör olan vatandaşları yok.
1938 yılından beri devlet ile halkın arasına duvarlar örüldü. Karşı devrimin bir tarafında laik ajanlar, diğer tarafında takkeli ajanlar… Onlar her yerdeydi. Diyanette, İlahiyat Fakültelerinde, basında, Üniversitelerde, sivil toplum örgütlerinde, MİT içinde, Emniyet’in içinde, Silahlı Kuvvetler’in içinde…
Onlar bulundukları kurumları çürütüyor, devlet ile halkın arasını açma görevini mahir bir şekilde yerine getiriyordu. Sahaya sürülen Anadolu çocukları ezilirken MİT üst teşkilatından, Emniyet içindeki namuslu vatan evlatları Emniyet içindeki çeteden, Türk Ordusu içinde bulunan Milli kadrolar NATO kafalı subay ve yönetim kadrosundan, askerlik yapan erler askerlikten, Türk Halkı kendine tepeden bakan bürokratlardan nefret etti. Vatandaş kişiler üzerinden devletin kurumlarına, kurumlar üzerinden devlete yabancılaştı.
Türk halkı ile gönül bağı olmayan devşirme beyinler, devlet ile halkın arasına duvarlar ördü.
Devlete yabancılaşan halkta yurttaşlık bilinci olmaz. Günümüzde gördüğümüz yığınlaşma bir sonuçtur. Yığınlar istenilen tarafa kolay kanalize olur. Oldu da. Etki ajanlarının koyunlarında, sofralarında zihinler piçleştirildi.
Atatürk’e gardırop devrimcisi diyen laikler ile Türkiye Cumhuriyeti Devletini Osmanlı’yı yıkan işgalci dinsiz devlet gibi görenler iş birliği yaptı. Seksen yıllık öğretilmiş ezberinizi bozun artık!!
Milletin dinini öğrenmesini engelleyenler ne cumhuriyetçilerdir, ne de ateistler. Türkiye’de milletin dinini öğrenmesini engelleyenler; Dindar görünen görevliler, cübbe altına saklanan devşirmeler, din satarak geçimini sağlayan mürailerdir.
Doktor; “Ben reçeteyi okunsun diye değil, anlaşılsın ve uygulansın diye yazıyorum” diyor.
Kur’an da insanlar için bir reçetedir. Hayatı düzenleyen, insanları tedavi eden, kemalata ermenin yolunu gösteren bir reçete… Kuran anlamadan okumak için değil, anlayıp yaşama geçirmek için gönderildi. Din tüccarları Kuran’ın Türkçe olarak öğrenilmesini engelledi. Kuran’ı duvarlara astırdı. Uydurma hadisler üzerinden yeni bir din ürettiler. Arap geleneklerini millete din diye dayattılar. Kuran’ı mezarlıklarda okunan, okuyanlara gelir temin eden bir kitap haline getirip hayatın içinden çektiler. Hatim indirdik deyip millete din sattılar. Size din satanlara Müslüman deyip soyulmakta bir mahzur görmediniz de, size bir ülke armağan eden, dininizi öğrenin diye meal yazdırıp Türkiye’ye dağıtan, üstelik ölmüş ve kendini savunamayan bir insana küfür ettiniz. Ya da küfür edenlere seyirci kaldınız.
80 yıldır Türkiye Cumhuriyeti Devletine küfür etmek yerine, eksiklerini onarmak, ileriye götürmek için uğraşsaydınız, bugün emperyalizmin avuçları içinde bir şebeğe dönmezdiniz.
Geldiğiniz yere, kimin arkasından gittiğinize bir bakalım:
Atatürk’e kafir dediniz;
Anadolu’yu 50 binin üzerinde Evangelist kilise ile donatan, Türk kadınlarına tecavüz edilen kiliseyi onarıp tepesine haç diken, misyonerliği serbest bırakan bir şahsı alkışlıyorsunuz.
Atatürk’ün kurduğu devleti ahlaksızlık getirdi diye suçladınız;
Zinayı suç olmaktan çıkartan, kontrolünde olan televizyonlarda Türk Aile yapısının temeline dinamit koyan program ve diziler yapılan şahsı peygamberiniz gibi görüyorsunuz.
Atatürk’ün rakısı dillerinize sakız olmuştu;
Hırsızlığa meşruiyet kılıfı geçirmek için bin takla atıyorsunuz. Rakı Allah ile kul arasındadır. Hırsızlık KUL HAKKIDIR.
Atatürk’ü kadınlara düşkün zayıf ahlaklı bir insan olarak suçluyorsunuz;
Kızlarınızla, karılarınızla “miraca çıkarıyorum” diyerek “yatan” şeyh kılıklı şarlatanlar ile ittifak kuran adamı kutsallaştırıyorsunuz. Yetmiyor, bazılarınızın kadınları kendisini Erdoğan ile nikahlı gibi görüyor. Bazıları da karısını Erdoğan’ın yatağında görse kıskanmayacağını söylüyor. Küfrün içinde debeleniyorsunuz.
İsmet Paşa’yı elinizde bir belge olmadan yıllarca 12 Ada’yı Yunanistan’a vermekle suçladınız.
Erdoğan’ın Ege Denizinde “savaş kaybetmişiz gibi” 16 adayı Yunanistan’a terk etmesini inkar ediyorsunuz. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletinin elimizden kayışını umursamıyorsunuz. Tam bir ahlaki çöküş.
Atatürk’ü Batıcı olup Müslüman dünyaya sırtını dönmekle suçluyordunuz;
Atatürk Müslümanları Anadolu’da boğmak isteyen Haçlı ordusu ile savaştı. Erdoğan Haçlı Ordusu ile birlik olup Müslüman dünyaya karşı savaş açtı. Haçlı ortağı Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı oldu. Kılınız kıpırdamadı.
Ülkeyi bölüyor, görmemezliğe geliyorsunuz.
Türk Milliyetçiliğine ırkçılık diyorsunuz. Milliyetçilik şeytanın özelliğidir diyorsunuz. “Üstünlük takvadadır” deyip, sonra da; Türk Milletine Arap milliyetçiliğini dayatıyorsunuz.
Bir de inançları ZAAFI haline geldiği için bu örümcek ağına takılanlar da var.
İnsanın inançları ZAAFI haline gelirse, inançları üzerinden kullanılan bir kuklaya dönüşür. Dönüştüler de… Din diyerek dinlerinden oldular. Hainlerle kol kola girdiler. Devletin temeline dinamit koydular.
Ey sahte Atatürkçüler ve sahte dinciler; siz Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıktığınızı sanıyorsunuz ya? Sizin yıktığınız Cumhuriyet Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet değildir. Tarihçi Sinan Meydan’ın dediği gibi;
İkinci Cumhuriyetçilerin, din tüccarlarının dönüştürdüğü gayri milli ikinci cumhuriyettir.
Sizi kendi devletinize düşman yapan maskeli Müslümanların;
İngiliz, İsrail, Amerika ve diğer düşman ülkelerin cübbeli ajanları olduğunu hiç anlamadınız. Seccadeli etki ajanlarının koynunda kendi devletinize düşman oldunuz.
Din diye diye ne din bıraktınız, ne ahlak, ne devlet.
Sonunda kokladığınız torba boynunuza asıldı.
Ne yazık ki bedelini milletçe hep beraber ödüyoruz.
Allah nankörleri sevmez. Allah kendi toprağına, kendi kardeşine ihanet edenleri, hainleri sevmez.
80 Yıldır Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine küfür ede ede geldiğiniz yer neresi?
Eşkıyanın, haramzadelerin hükümdar olduğu;
HIRSIZLAR CUMHURİYETİ…
Hayrını görün(!)…
Azim ve Karar, 24.05.2021